İş yerinde toplantı masasının etrafında oturuyoruz. Bilgisayar aksesuarlarına meraklı bir arkadaşımız laptop’ının klavye kısmını temizleyen fırçasını göstererek “Bu şahane iş görüyor, ihtiyacınız varsa tavsiye ederim” dedi.
“Versene bakayım” dedim.
Uzattı ama elinden de bırakmadı.
Laptop’ım önümde açıktı, “Ver ben de bir deneyeyim” dedim tekrar.
“Yok veremem” dedi. Şaşırdım, anlamadım.
“Bilgisayar fırçası kişisel bir eşya, alırsan sen de kullandırma başkasına” dedi bütün kibarlığıyla.
Bu hijyen dersi beni biraz mahcup etti doğrusu ama yazarlık merakı kısa sürede bu mahcubiyeti bastırdı.
Ortada tartışmalı bir durum var; birinin “kişisel eşya” sayıp herkesten sakındığı şey başkasına göre pekala ortak kullanılabiliyor. İstisnasız herkesin fikir yürütebileceği ve kişisel eşya yelpazesinin ne kadar geniş olabileceğini gösteren bir örnek. Üzerinde konuşmaya yazmaya değer.
Kimi aynı bardaktan su bile içmezken kimi başkasının çatalını kullanmaktan çekinmiyor. Biri elini yüzünü herhangi birinin havlusuna silerken bir başkası diş macununu bile ayırıyor.
Peki bilgisayar fırçası ne kadar kişisel ya da kişisel eşya yelpazesinin neresinde?
Hijyen hassasiyeti yüksek bir evde büyüsem de yatılı okulda eşyalarımı paylaşmayı, ortak alan kullanımını, birinin elinden kek dilimi alıp tereddüt etmeden ağzıma atmayı öğrendim. Çok titiz değilim, pis pasaklı hiç değilim.
Başımdan geçeni birkaç farklı arkadaş grubumda anlattım. Onların hijyen hassasiyetlerini sordum. Çoğu bilgisayar temizleme fırçasının paylaşılmamasını yadırgadı, bence bir kısmı bana kibarlık olsun diye öyle söyledi. Diğer hassasiyetlerini ilk ağızdan aktarıyorum. Altına kendi yorumumu da ekledim.
Bilgisayar fırçası konusu ilginç. Laptopla çok yakın ilişkilerimiz var. Elimizdeki mikroplar, nefesimiz vs. geçiyor olabilir.
Aslında düşününce bana da mantıklı gelmeye başladı. Yalnız fırçasını vermeyen bilgisayarını hiç vermemeli.
Bir arkadaşım yemeğe gittiğinde tabağından asla vermez, hani sen başka o başka bişey ısmarlarsın, kendi tabağından “tadına bak çok güzel” dersin ya da “seninkinden bir çatal alayım nasılmış” dersin, hiç vermez/almaz.
Bu yemek paylaşmama olayını anlayamıyorum. Birlikte aynı masaya oturacak kadar yakın olduğun insanın tabağından bıçakla bir parça börek kesip alsan ne olur. Yalnız yemek paylaşmayan çok insan var, belki bir kısmı da yemek eksiliyor diye gıcık oluyor.
Hijyen nedeniyle ödünç kitap vermeyene rastladım.
Kitaplarına çok özenen geri dönmemesinden endişelenen insanlara rastladım ama hijyen nedeniyle vermeyeni ilk kez duyuyorum. Aslında titiz biriyseniz gayet mantıklı.
Annem diş macununu kullandırmaz. Yani evde dört kişi yaşıyorsa dört diş macunu mu olacak. Bana hep tuhaf gelmiştir.
Bana da tuhaf geldi, en azından aynı evde herkes aynı macunu kullanabilir diye düşünürüm.
Annem hiçbir şeyini ödünç vermez. Mesela ona giderken bir şeyini unuttun, mesela tişört, verir ama senin olsun der. Vaktinde sormuştum neden diye, sevmiyorum demişti.
Bozulmasını zarar görmesini istemediğin bir kıyafeti kızına da olsa vermek istemeyebilirsin ama anne kızına neden tişörtünü vermez, çok anlayabildiğim bir şey değil.
Bir tarihte patronum gelip gözlük temizleme mendili istemiş alırken de temiz mi diye sormuştu. Sinir oldum, benim mendilim temiz, sizin gözlük temiz mi diye cevap vermiştim.
Çok güzel cevap. Gözlük direkt göze temas etmese de paylaşılmak istenmemesini anlıyorum.
Ev terliğimi başkasına giydirmem, gittiğim yere de kendi giyeceğimi götürürüm.
Çok yerinde bir hareket. Terlik giyilen evlerde gidip gelen herkese aynı terliklerinin verildiği düşünülürse…
Cep telefonumu başkasının kullanmasından hiç hoşlanmıyorum ama çoğu insanda bu hassasiyet yok. Halbuki en kişisel olması gereken eşyalardan biri.
Kesinlikle doğru, ben de telefonumun başka ellerde gezmesinden hoşlanmıyorum.
Makyaj malzemelerimi kız kardeşime dahi kullandırtmam. Ödünç çorap verirsem de bir daha giymem. Eskiden aile içinde veya aynı evdeysem çok gerekirse aynı bardak veya şişeden içki tatmışlığım vardır ama şimdilerde pek zor.
Gençken her şeyi arkadaşlarımızla paylaşırdık. Yemek, giysiler, aksesuarlar, makyaj malzemeleri… Şimdi ben de makyaj malzemelerimi başkasının kullanmasını istemiyorum.
Kişisel eşya tanımı ve hijyenin sınırları kişiden kişiye değişiyor. Karşımızdakinin kim olduğuna göre de sınırlarımız genişleyip daralıyor. Bir de yaş konusu var. Gençken, hayatın merkezini arkadaşlar oluştururken her şeyi paylaşma eğilimindeyiz.
Bilgisayar fırçası hikayesini üniversitede okuyan 19 yaşındaki bir gence de anlattım. “Ne garip insanlar var” dedi. “Senin paylaşmayacağım bir şey var mı” diye sordum. Cevabı kısa ve netti: “Yok.”
İncir çekirdeğini doldurmuyor gibi görünse de konuş konuş bitmeyecek bir konu.