New York şehrindeki Columbia Üniversitesi’nde yüzlerce öğrenci iki gündür kampüste Filistin yanlısı protesto eylemleri yapıyor. Olup bitenleri izlediyseniz birkaç sene önce Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşananları hatırlamamanız mümkün değil.
Ortadaki çim alanları ve onu çevreleyen binalarıyla iki üniversite fiziki olarak birbirine benziyor. Fotoğraflara pek de dikkat etmeden baktığınızda hangisinin nerede çekildiğini ayırt edemeyebilirsiniz bile.
Hatta bir tesadüf daha var ki yaşananları benzer olmaktan çıkarıp neredeyse “ikiz” eyleme dönüştürüyor. Boğaziçi’nde öğrenciler oturma eylemini Güney kampüsteki çim alana çadır kurarak yapmıştı. Columbia’da da çadırlar aynı şekilde Güney çimenlikte (South Lawn) kuruldu.
Boğaziçi Üniversitesi’ndeki protestolar Melih Bulu’nun üniversite dışından atanarak rektör olmasıyla 2 Ocak 2021’de başlamıştı. Öğrencilerin ve her öğlen sırtını rektörlük binasına dönen hocaların ısrarlı eyleminden sonra bir sabah görevden alınıverdi.
Bulu’dan sonra gelen ve hala görevde olan Naci İnci de üniversite bileşenlerinin benimsediği biri değil. Zaten Boğaziçi de artık eski Boğaziçi değil. Bölümlerin ihtiyaç ve talepleri dışında dışarıdan atanan “paraşüt” akademisyenlerin sayısının birkaç ay içinde 100’ü aşması bekleniyor. Nitekim Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Bilgisayar Bilimleri Anabilim Dalı Başkanı Cem Say’ın 2 Nisan’da görevinden alınma sebebi de bu “paraşüt” atamalara itiraz etmesi.
Boğaziçi olaylarını çok yakından izledim, koskoca bir kurumunun dönüşümüne şahit oldum. Boğaziçi eski Boğaziçi değil ama değişim devam edecek ve olup bitenin kurumun DNA’sını ne kadar ve nasıl etkilediği, herkesin bu süreçten nasıl dersler çıkardığı zamanla berraklaşacak.
Boğaziçili hocaların neredeyse tamamı doktoralarını Avrupa ve daha çok da ABD’deki üniversitelerde yapmıştır. Dolayısıyla Batı’daki meslektaşlarıyla organik bağları var. Bu kişiler en kaotik günlerinde Boğaziçi’yle dayanışma halindeydi. Çok yakın bir zamanda kendi kampüslerinde de benzer olaylar yaşanacağı o zaman belki çok azının aklına geldi.
Columbia Üniversitesi’ndeki eylemler 17 Nisan gecesi başladı. Yüzden fazla öğrenci grubu çatısı altında toplayan CUAD (Columbia University Apartheid Divest) üniversiteden “İsrail apartheid ve soykırımından, Filistin’in işgalinden kâr eden şirketlerle finansal bağını kesmesini” talep ediyor.
Öğrenciler bu taleplerini yönetime iletmek için Güney’deki çimlere çadırlarını kurdu. Ertesi gün rektör polisi arayarak protestocuların kampüsten çıkarılması için polisten yardım istedi. Polis 108’den fazla öğrenciyi gözaltına aldı. Ama gençler Karacaoğlan’ın “dirilirler dirilirler gelirler” dediği gibi eyleme devam ediyor.
Columbia Üniversitesi’nin bir nevi işgali ABD çapındaki en büyük Filistin yanlısı öğrenci eylemlerinden biri, ama tek değil. Ülkedeki liseli ve üniversiteliler, özellikle de azınlıklıklar arasında gözle görünür bir Filistin desteği var. 2024 seçimleri öncesinde gençlerin oy kullanma davranışını izleyen kar amacı gütmeyen Circle’ın yeni bir raporuna göre toplam genç nüfusun yarısı İsrail – Filistin çatışmasıyla yakından ilgili. Ekonomi ve iklim kriziyle birlikte Orta Doğu da gençlerin oyunu etkileyecek.
Columbia’daki eylemciler başka üniversiteleri eyleme katılmaya çağırıyor. Hareket büyürse gençler ülkelerindeki demokrasi sınırını da test etmiş olacak. Tıpkı Boğaziçi’nin geçen yıllarda yaptığı gibi.