Wilhelm Schmid ‘Hediye Vermek ve Hediye Almak Üzerine’ adlı kitapta bir hediye paketinin açılma anını şöyle anlatır:
“Hediye emeği paket yapılmadan çok önce başlar, paket açılınca sona ermez; bu arada da taraflar değişir: Hediye veren hediye alan olur. Hediye paketi kağıdı geçiş sürecini biçimlendirir. Pürüzsüz bir akış önemli olduğundan, sadece hediyeyi değil kağıdı seçmek de biraz zahmet ister.
Sonrasında, hediyeyi veren paket hışırdayarak açılırken son bir defa hediyesini tetkik edebilir ve hediyeyi alanın tepkisinden duyacağı sevincin peşinen tadına varabilir. An hâlâ onun anıdır. Berikine ise paketi açma karmaşasıyla meşgul olurken bir sürünceme anı bahşedilmiştir. O esnada yüz hatlarını her tür tepkiye hazır tutacak, mülkiyeti devralışını neticede bu çeşitlemelerden birini seçerek bağlayacaktır.”
Paket açılış anındaki gerilim
Bu ölçüde detaylandırıp söze dökmemiş olabilirsiniz ama hediye alıp verirken hissedilen o “gerilimi” daha önce mutlaka ve hem de birçok kere yaşadınız.
Hediye vermek yalnızca karşıdakini sevindirmek üzere girişilen bir eylem değil, bencil yanı da var. Hediye alan ötekine verdiği sevinçle kendisini de iyi hissetmek ister. Alınacak hediye üzerine vakitlice düşünmek, hem verenin hem alanın mutlu olma ihtimalini artırır. Mecburen ve aciliyetle alınan hediyeler ise tatsız sonuçlar doğurma tehlikesi barındırır.
Veren hediyesinin beğenilmemesi durumunda mutsuz olabilir, alan da hediyeyi beğenmediği için sıkıntıya girebilir. Aslında müthiş sevinmesi gerekiyordur, sevinemez. Hediye istediği bir şey değildir. Belki canını sıkacak bir şeydir, hatta daha beteri bozulmaya bile değmeyecek kadar önemsizdir. Bazı durumlarda düşüncesizce seçilmiş bir hediye hakaret olarak bile algılanabilir.
Amma da abarttın diyorsanız ya da hediyenin bir modern zaman sorunu olduğunu düşünüyorsanız hediye alıp verme sanatının antik Yunan’da felsefede etiğin en önemli konuları arasında olduğunu söylemek isterim.
Hediyeyi son dakikaya bıraktınız, belki bir çözüm olur diye bu yazıya geldiniz. Ben ise bırakın derdinize çare bulmayı daha çok moralinizi bozuyorsam lütfen sabırlı olun çünkü sözümü tutacağım. Ama önce Wilhelm Schmid’in kitabından birkaç notu daha buraya düşmek istiyorum.
Bugün en değerli ikilisi: Zaman ve dikkat
Schmid beş bölümden oluşan 65 sayfalık incecik kitabında, hediye konusunda tatlı tatlı düşündürtüyor. Hediye vermek kadar almanın da inceliklerine değiniyor. Kitabın bir bölümününü günümüzün en değerli ikilisine ayırmış yazar. ‘Zaman ve Dikkat Hediye Etmek’ kısmında bu iki kavramının kıtlığınından şikayet etmeyeceğimiz bir formül bile sunmuş.
“Modern insanlar için zamanın gitgide kıtlaşıyor olmasının aleyhte bir durum olması gerekmez” diyor: “Bu durum hediye vermek için yeni imkanlar da açar. Kendine, başka bir insana veya bir şeye zaman ayırmak, yeni bir özen gösterme biçimine dönüşür.”
Schmid’e göre bölünmeyen dikkat “bal kadar tatlı”, özellikle sevgiliye gösterilen (ve ondan gelen) dikkat. İlişkinin ilk başlarında kendiliğinden beliren bu dikkatin sonraları bilinçli olarak nasıl korunabileceği üzerinde de duruyor.
Bugünün hediyesi
Zamanınızı ve dikkatinizi veremediniz, bu yıl hediyeyi es geçtiniz. Öyleyse ‘Hediye Vermek ve Hediye Almak Üzerine’ kitabından önce bir tane kendinize alın. Şu yılbaşı telaşını bittikten sonra zamanınızı ve dikkatinizi vererek hediye konusuna bakış açınızın genişleyeceğinden emin olabilirsiniz.
Sonra bir tane daha alın; hediye alıp vermek üzerine bir kitap hediye etmek nereden baksanız sempatik olur. İster arkadaşınız olsun ister sevgiliniz, üzerine sohbet edecek bir çok konu çıkacaktır ve niyet ve istek varsa daha güçlü bir ilişkinin kapıları açılacaktır.
İsterseniz daha sonra mutluluk, aşk, arkadaşlık, ebeyenlik, sağlık gibi gündelik konuları sıradanlığa düşmeden açık ve anlaşılır bir üslupla ele alan yazarın başka kitaplarına da bakarsınız.
Yeni yılınız kutlu olsun.