Tasarım deyince aklınıza zevkli bir çanta, avangart bir elbise ya da şık bir kanepe geliyorsa kavramın genişleyen sınırlarını keşfetme zamanı gelmiş demektir. 

Derme çatma öğrenci evlerinde, dumanaltı nargile kafelerde, kalabalık plajlarda üstünde tepindiğimiz “armut koltuk” aynı zamanda dünyanın önde gelen modern sanat müzelerinin daimi koleksiyonları arasında yer alıyor.

1968’de İtalyan Piero Gatti, Cesare Paolini ve Franco Teodoro tarafından tasarlanan bu mobilyanın orjinal adı ‘Sedia Sacco’ yani ‘Çuval koltuk’. 60’larda başlayan, inovatif ve isyankar olarak tanımlanan ‘Radikal Tasarım’ stilinin bir örneği. Yılları aşıp bugüne gelmesinin sebebiyse hantal ve “komik” görünümüne rağmen oturanı beklenmedik şekilde rahat ettiren tasarımı.

1968’de Sacco koltuğu tasarlayan Piero Gatti, Cesare Paolini ve Franco Teodoro

Tasarım deyince aklımıza zevkli bir çanta, avangart bir elbise ya da şık bir kanepe gibi moda ve dekorasyona ait ürünlerin gelmesi doğal ama geçen hafta İstabul’da İtalyan tasarımını ele alan iki toplantı, kavramın sınırlarını nasıl sürekli genişletip güncellediğini bir kere daha gösterdi.

Bir İtalyan mutfağı bir de alüminyum

İstanbul İtalya Başkonsolosu Elena Clemente’nin Eataly İstanbul’da düzenlediği ilk toplantının üç konuşmacısı BÜ Çevre Bilimleri Enstitüsü’nden İrem Daloğlu Çetinkaya, Eataly-İstanbul’un kurucu yönetici şefi Claudio Chinali ve alüminyum kap üreten İtalyan şirketi Contital’in Türkiye Genel Müdürü Andrea Leo’ydu.

“Alüminyum, İtalya, ne alaka” diye sorduysanız İtalyanların Türkiye’de güçlü olduğu  bir iş kolu yeme içme sektörü diğeri alüminyummuş.

Moderatörlüğü İtalyan Mutfak Akademisi temsilcisi ve Purpose-Sustainable Ideas platformu kurucusu Dilek Bil (en solda) yaptı. Andrea Leo, İrem Daloğlu Çetinkaya, Claudio Chinali

Tasarım artık üründen çok daha fazlası demiştim ya, her üç konuşmacı da kendi alanlarında iş akışlarını nasıl oluşturduklarını (tasarladıklarını) anlattı. Tasarımın artık bir isimden çok bir eylem olarak ele alındığını ve kalbinde de ekonomik, çevresel ve sosyal sürdürülebilirlik hedefi olduğunu vurguladı.

İkinci gün İtalyan Kültür Merkezi’ndeki ‘Made in Italy’ konferansında aralarında Sacco koltuğun da olduğu ikonik İtalyan tasarımlarından bahsederken konu yine sürdürülebilir üretim daha az tüketimdi.

Bilim, sanat, teknoloji üçlüsünün yanında yer alıyor

Tasarım sadece bir süreç yaratmak değil bir düşünme pratiği de. Misal ‘Design Thinking’, (tasarım odaklı düşünme) farklı bakış açıları çerçevesinde çözüm odaklı fikir yürütmeye dayanan bir metodoloji. Hakkında sayısız kitap bir o kadar da makale var. Yayımlandığı dönemde çok konuşulan ‘İstediğiniz hayatı tasarlayın’ kitabının yazarı, endüstriyel tasarımcı Ayşe Birsel hayatın da tasarlanabileceğini hatta tasarlanması gerektiğini savunanlardan. Hatta bir dönem MIT Media Lab’de yöneticilik de yapan Japon profesör Hiroshi Ishii’nin  dediği gibi geleceği şekilllendirmede bilim, sanat ve teknolojiyle eşdeğer görülüyor.

Bu durum elbette iyi dikilmiş bir pantolonun yahut özenle üretilmiş bir çift kaliteli ayakkabının da tasarım olduğu gerçeğini değiştirmez.