10. sınıfta (o zaman lise 2 deniyordu) sınıf gezisiyle, hem de otobüsle Almanya’ya gitmiştim. O geziden aklımda en çok, küçük bir mağazadan aldığım 50 ml’lik klasik bir Jill Sander kaldı, hayatımda aldığım ilk orijinal parfüm.
Koskoca geziden aklında kala kala bu mu kaldı diyebilirsiniz ama kokuya hep meraklıydım. Üniversite yıllarında harçlığımın bir kısmını öğrenci bütçesinde yeri olamayacak kadar pahalı parfümlere harcadım, şişelerini biriktirdim.
Neredeyse 30 yıldır koku trendlerini takip ediyorum. Taze çiçek ve meyve kokuları zamanla yerini okyanus, çimen, orman gibi derin doğa kokularına bıraktı (Calvin Klein Truth’u hatırlayanlara selam olsun). Yıllar içinde baharatlı, arkasından hiç ısınamadığım tatlı parfümler geldi. Derken bir araya gelmeyeceği düşünülen esanslardan son derece katmanlı, sofistike kokular çıktı. Ben de bazılarını birer şişeyle geçtim bazılarında daha uzun kaldım.
En önemlisi de 2000’lerde Türkiye’de D&P ile başlayan, sonra Loris, MAD, Bargello gibi markalarla çeşitlenen açık parfümlere hiç yüz vermedim. Daha açık söyleyeyim, hiç taklit ya da amiyane tabirle “çakma” parfüm kullanmadım.
‘Çakma’ değil ‘versiyon’
Ama artık onları görmezden gelmek ne mümkün. Her şeyden önce parfüm pazarındaki dil değişti. Artık “taklit” denmiyor, hatta “açık” ya da “doldurma” bile kullanılmıyor. Genelde “muadil” daha da ilerisi “versiyon” parfüm deniyor.
Asıl talep gören orijinal parfümlerin “versiyon”ları olsa da firmalar kendi kokularını da üretiyor.
Siirtli girişimci Fehmi Okuyan İstanbul’da market işletirken 2006’da parfüm işine girmiş. Kurucusu olduğu Loris’in hikayesini Akşam gazetesinden Özgül Öztürk’e şöyle anlatmış: “Uygun fiyatlı ve kaliteli muadil ürünlerle Ortadoğu, Avrupa ve Afrika’da ilgi görüyoruz. 250’si yurt dışında toplam 500 mağazamız var. 2024’te mağazalaşmaya ağırlık vereceğiz. Londra’nın ünlü alışveriş caddesi Oxford’da mağaza açarak marka algımızı bir üst seviyeye çıkarmayı amaçlıyoruz.”
Metro istasyonları hala tercih edilen satış noktalarından ama kalburüstü AVM’ler kapılarını versiyon parfümcülere çoktan açtı. Artık sokak arasında değil geniş alışveriş caddelerindeler.
Açık parfüme bakışım nasıl değişti
Benim versiyon parfümlere bakışımı değiştiren birkaç unsur var.
İster orijinal olsun ister versiyon, bütün parfümler uçucu yağlardan üretiliyor. Bunlar her türlü bitkinin kök, kabuk, odun, yaprak, reçine, çiçeklerinden veya meyvelerinden damıtma, özütleme, sıkma yoluyla elde ediliyor. Gül yağı, sedir ağacı yağı, limon kabuk yağı… Dünyanın farklı köşelerinden bu şekilde elde edilen 2 binin üzerinde yağ var.
Koku veren yağların ve koku moleküllerinin karışımından çıkan formülasyona da esans deniyor. Ve dikkat, bu esanslar patentlenemiyor. Yani herkes bunları satın alıp parfüm üretebiliyor. Dahası, versiyon ya da orijinal, tüm üreticiler aynı esans şirketlerden alım yapıyor.
Vergi rekortmeni esans üreticisi
Japonya’da ve Fransa’da çok sayıda esans şirketi var, Türkiye’de de var. Bunlardan en büyüğünün kurucusu ODTÜ’de kimya mühendisliği okumuş Hüseyin Erdoğmuş. Erdoğmuş aynı zamanda son vergi rekortmenleri listesine 19’uncu sıradan girdi.
Erdoğmuş Türkiye’deki doldurma parfüm geleneğini eskiden eczanelere götürülüp doldurulan kolonya şişelerine benzetiyor: “Bu tür pazarlama Türkiye’deki yokluk yıllarında kullanılmış şişeyi götürüp kolonya doldurma adetinden geliyor. Açık parfümlerde pazarın büyümesi de tamamen ekonomik.”
Erdoğmuş açık parfümler sağlık açısından bir sakınca oluşturmadığını da söylüyor: “Dünyada kullanılan esanslar Uluslararası Koku Birliği (IFRA), Avrupa Birliği kriterleri, Koku Malzemeleri Araştırma Enstitüsü (RIFM) gibi kuruluşların kod ve pratiğiyle üretildiği için sağlık yönünden zararlı değildir.”
Versiyon parfüm pazarının ekonomik sebeplerle büyüdüğünü bütün markalar söylüyor ama hepsinin büyüme stratejisi farklı. Türkiye’nin en eskilerinden D&P tek şişe ve tek fiyat politikasıyla farklılaştı, maliyeti bu şekilde düşük tuttu. Loris ve MAD mağazalaşmaya ve kendi kokularını yaratmaya ağırlık verdi.
Boyner bile satıyorsa…
Bugün orijinal dediğimiz parfüm fiyatları butik markaların özel ürünleri de hesaba katılırsa 1,500 ile 15 bin lira arasında değişiyor. Versiyon parfümlerde aynı miktar ortalama 200 lira. Hüseyin Erdoğmuş parfümleri marketteki pirince benzetiyor: “Markete gittiniz pirinç alıyorsunuz, çeşit çeşit fiyat var. Markasına türüne göre çeşit çeşit fiyat var fakat neticede hepsi de pirinç. Esansların da organiği var çok pahalı girdilerle oluşturulanı var, neticede her şeyi belirleyen tüketicinin satınalma gücü.”
İkinci sebep Boyner gibi parfüm kategorisiyle ünlü bir mağazanın bile versiyon parfüm markalarının ürünlerini satmaya başlaması. Gerçi satılanlar MAD markasının Boyner’e özel hazırladığı ürünler ama neticede mağazadan içeri bir doldurma parfüm markası giriyor.
Boyner’e bu kararı nasıl verdiklerini sordum, “Zengin marka karmamızı genişletmek istiyoruz” diye cevap verdi: “Farklı kategorilerde ve farklı marka segmentlerinde denemeler yapıyoruz. alıyoruz. En son kozmetik kategorisinde böyle bir çalışmamız oldu, kokusundan şişesine ve kutusuna kadar tüm detaylarıyla Boyner’e özel olarak tasarlanan parfümleri Boyner Outlet’lerde müşterilerimize sunmaya başladık. Müşterilerimizin bütçelerine, tercihlerine göre çeşitlerimizi çoğaltmayı ve aynı zamanda Boyner güvencesiyle alışveriş yapmalarına olanak sağlamayı önemsiyoruz.”
Taklitler aslını yaşatır
Bu oyunda kaybeden yok. Orijinal parfüm fahiş fiyatlar nedeniyle ulaşılmaz olduğu için tüketici bir alternatif bulduğu için mutlu. Parfümcüler kazanıyor ki büyüyor, onlar da mutlu.
Peki şişesinden kutusuna bütün süreci tasarlayan, sadece bir ürün için büyük bir ekiple 2 – 3 yıl çalışan büyük markalar açık parfümcülerin bu emeğin üstüne konmasına ne diyor? Tahmin etmezdim ama onlar da şikayetçi değilmiş. Hüseyin Erdoğmuş “Hiç sorun yapmazlar” diyor: “Çünkü taklit orijinali yaşatır!”