Lübnan son dönemde İsrail’in hava saldırılarıyla sarsılan Beyrut’ta yeniden bir sessizliğe tanıklık ediyor. Altı gündür İsrail’in saldırı düzenlemediği Beyrut ve çevresinde bu durumun ardında ABD Başkanı Joe Biden’ın etkisinin olup olmadığı konuşuluyor. Lübnan Başbakanı Necib Mikati’nin yaptığı son açıklamalar da bu iddiaları güçlendirdi.
Katar merkezli Al Jazeera televizyonuna verdiği röportajda Mikati geçen hafta ABD’li yetkililerle temaslarda bulunduklarını ve bu görüşmelerde gerilimin düşürülmesi için bir tür güvence aldıklarını belirtti. ABD’nin İsrail üzerinde baskı kurarak Beyrut ve güneyindeki saldırıların durdurulması için çaba sarf ettiğini dile getirdi. Ancak Mikati güvencenin İsrail’in Lübnan’daki stratejik hedeflere, özellikle havaalanı ya da liman gibi kritik tesislere saldırmayacağı anlamına gelmediğini de sözlerine ekledi.
Biden ve Netanyahu arasında gizli iletişim
İsrail’de yayın yapan devlet televizyonu KAN’ın ortaya attığı iddia ise gündemi daha da hareketlendirdi. Kanal Hizbullah’ın Hayfa’daki Golani askeri üssüne düzenlediği saldırıdan sonra ABD Başkanı Joe Biden’ın Başbakan Binyamin Netanyahu’ya saldırıları durdurma talebinde bulunduğunu öne sürdü. Bu talep üzerine Netanyahu’nun İsrail ordusuna Beyrut’a hava saldırılarını durdurma emri verdiği iddia ediliyor.
Bu iddiaların gölgesinde 9 Ekim’de Biden ve Netanyahu arasındaki telefon görüşmesi dikkat çekiyor. Bu görüşmeden hemen sonra İsrail ordusunun Beyrut’a hava saldırılarını durduğu görülüyor. 10 Ekim’de Beyrut’un merkezine düzenlenen iki saldırının ardından ‘Hizbullah’ın kalesi’ Dahiye bölgesindeki iki farklı hedefin de vurulacağına dair tehditler savrulmuş, ancak saldırılar gerçekleşmemişti.
İsrail’in saldırılara devam edeceği iddiası
Öte yandan İsrail içinden gelen açıklamalar bu iddialarla çelişiyor. İsrail’in yerel basınında ismi açıklanmayan bir yetkilinin verdiği bilgiye göre Tel Aviv hükümeti Beyrut’a yönelik hava saldırılarının askıya alındığı iddialarını yalanladı. Yetkili saldırıların devam edeceğini ve bir duraksama olmayacağını belirtti. Ancak pratikte Beyrut’ta saldırıların 10 Ekim’den beri durduğu bir gerçek.
Gökyüzündeki sessizlik
Beyrut’ta İsrail’e ait insansız hava araçlarının (İHA) sesleri 10 Ekim’den beri duyulmuyordu. Ancak Hizbullah’ın Hayfa’ya düzenlediği saldırının ardından sessizlik bozuldu. Beyrut semalarında yeniden İsrail İHA’larının sesleri yankılanmaya başladı. Bu gelişme İsrail’in Beyrut üzerindeki gözetimi sıkılaştırdığına dair bir işaret olarak yorumlandı.
Biden’ın rolü ne?
Peki İsrail’in bu geri çekilişinin ardında gerçekten ABD Başkanı Joe Biden’ın isteği mi var? Lübnanlı yetkililer bu konuda net bir açıklama yapmasa da, ABD’nin bölgede gerilimi azaltma çabaları biliniyor. Biden yönetimi Ortadoğu’daki dengeleri korumaya çalışırken, İsrail’in Lübnan’daki saldırılarına sınır koyma arayışında olabilir. Özellikle Beyrut gibi önemli bir merkezde yaşanacak büyük çaplı saldırıların bölgesel ve küresel sonuçları olabileceği göz önüne alındığında ABD’nin bu konuda devreye girmesi şaşırtıcı değil.
Bu diplomatik girişimler İsrail-Lübnan geriliminde yeni bir sayfanın açılmasına neden olabilir mi? Henüz belirsiz olsa da Beyrut’ta altı gündür süren sessizlik yine de ABD’nin bölgede oynadığı kritik rolü ortaya koyuyor olabilir. İsrail’in saldırılara devam edip etmeyeceği ve Biden yönetiminin bu konuda ne kadar etkili olacağı ise önümüzdeki günlerde daha net anlaşılacak.
İsrail yine Lübnan’ı vurdu: 15 ölü
Beyrut’ta sessizlik devam ederken İsrail ordusu Lübnan’ın başka bir noktasını hedef aldı. Lübnan Sağlık Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, İsrail ordusunun Bekaa vilayetine bağlı Riyak beldesini bombaladığı belirtildi. İsrail saldırısında 3’ü çocuk 5 kişinin hayatını kaybettiği, 16 kişinin de yaralandığı aktarıldı.
Lübnan haber ajansı NNA’nın haberinde, ülkenin güneyindeki Sur kentine bağlı Kana beldesinde İsrail savaş uçaklarının düzenlediği saldırıda 10 kişinin yaşamını yitirdiği, en az 15 kişinin de yaralandığı kaydedildi. Yaralıların tedavi edilmek üzere Sur’daki hastanelere götürüldüğü ifade edildi.
THAAD ve ABD askeri personeli İsrail’e ulaştı
Lübnan meselesi gündemdeki sıcaklığını korurken Pentagon Sözcü Yardımcısı Sabrina Singh ABD’nin İsrail’e göndereceğini ilan ettiği hava savunma sistemi THAAD bataryası ve ilgili ABD askeri personelinin İsrail’e ulaştığını söyledi.
Singh, gazetecilerin İsrail’de asker konuşlandırmasının ‘ABD’yi çatışmaların içine daha fazla çekip çekmediği’ yönündeki sorusuna, bununla İsrail’i daha iyi korunması için geçici bir hava savunma kabiliyeti sağlamanın amaçlandığını, bunun ABD’nin gerilimi azaltma niyetiyle de uyumlu olduğunu savundu.
ABD’nin İsrail’e asker konuşlandırmasının İran’ın olası bir saldırısında personelinin vurulma ihtimaline vurgu yapan gazetecilere Singh “Açık konuşayım, İran ile bir savaş ve daha geniş bir bölgesel çatışma görmek istemiyoruz. Ancak İran’a bağlı gruplar Irak ve Suriye’de, Kızıldeniz’de bize saldırıyor zaten. Bu (konuşlandırma) İsrail’in kendini savunmasına karşı verdiğimiz bir taahhüttür” karşılığını verdi.
THAAD neden Ukrayna’ya verilmedi?
Singh, Rusya’nın hava saldırılarına karşı THAAD sisteminin niye Ukrayna’ya kurulmadığı sorusuna ise “Bu biraz elma ile portakala benziyor. Yani farklı yetenekler, farklı savaşlar, farklı bölgeler. İki ülkeye olan taahhütler farklı. İsrail’in kendini savunması için uzun süredir devam eden bir ortaklığımız var” yanıtını verdi.
Pentagon 13 Ekim’de yaptığı yazılı açıklamada, İran tehdidine karşı İsrail’e THAAD batarya sistemi ile bunu çalıştıracak 100 civarında askeri personelin gönderileceğini duyurmuştu.