Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) Başsavcısı Kerim Han, Gazze savaşı başladığından beri uluslararası toplumun odağında. Savaşa nasıl bir yaklaşım getireceği konusu uzun süre tartışma yarattı. En sonunda bir karar alarak hem İsrail hem de Hamas tarafına ceza getirmeyi uygun gördü. Buna göre hem İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Gallant, hem de Hamas liderleri İsmail Haniye, Yahya Sinvar ve Mustafa Deyf hakkında tutuklama talebinde bulunmuştu. Haniye ve Sinvar’ın öldüğü biliniyor, Deyf’in akıbeti ise henüz belli değil. Ama şimdi Kerim Han bambaşka bir konuyla gündemde: İngiliz gazetesi The Guardian’ın haberine göre Kerim Han bir kadın avukata cinsel tacizle suçlanıyor. Üstelik iddiaya göre resmi şikayette bulunan kadın iddiasını geri çekene kadar epey mesai harcamış.
Konuyla ilgili bilgi sahibi UCM çalışanları taciz şikayetinde bulunan kadının iddiasını geri çekmesi için hem Kerim Han hem de başsavcıya yakın başka bir yetkilinin baskı uyguladığını söylüyor. Hem telefon aramalarıyla hem de yüz yüze görüşmelerde yapılan bu baskılar özellikle de mahkeme yetkililerinin bilgilendirildiği öğrenildikten sonra iyice artmış. O dönem açılan iç soruşturmada Kerim Han’a şikayetçi kadınla bire bir temastan kaçınması tavsiye edilmiş.
Guardian’a konuşan Han’ın avukatları iddiaları reddederek gizli yürütülen bir iç soruşturmanın ifşa edilmesinin “yürütülen yüksek profilli çalışmaları baltalama amacı taşıdığından” büyük endişe duyduklarını söyledi.
Suçlamalar ne?
İddiaların odağındaki 30’lu yaşlarında olduğu söylenen avukat kadın konuyla ilgili yorum yapmaktan kaçınıyor. Ancak şikayet dilekçesine göre 54 yaşındaki Han kadına istemediği halde cinsel niyetle dokunmuş, ayrıca dilekçede istismar ifadesi yer alıyor. Verilen örneklerden biri de Han’ın kadının kulağına “dilini bastırması.” Han’a yöneltilen diğer suçlar arasında yetkinin kötüye kullanımı da var.
UCM’deki çalışanlar bu iddiaların tek ya da birkaç olayla ilgili değil, birkaç aylık süre içinde gerçekleşen istismarlar olduğunu anlatıyor. Örneğin Han’ın Londra’daki iş gezisi sırasında kadının elini tutmaya çalıştığından bahsediliyor. Daha sonra buna benzer başka eylemler de olmuş.
İsrail’in oyunu mu?
Han son günlerde medyada cinsel taciz iddialarının dolaşmaya başlamasıyla hakkındaki iddiaları reddetmiş, hem kendisinin hem de UCM’nin diğer üyelerinin çok çeşitli saldırı ve tehditlere uğradığını söylemişti. Savcıya yakın mahkeme yetkilileri de brifinglerinde Han’ın karalama kampanyasının hedefi olmuş olabileceğini öne sürdü. Han’ın açıklamasında “Bu tür istismar iddialarında doğruluk payı yoktur. 30 yıl boyunca çok çeşitli ortamlarda çalıştım ve hiç kimse hakkımda böyle bir şikayette bulunmadı” dendi.
Gazeteye konuşan kaynaklarsa kadının tam da bu nedenle, iddialarla ilgili yalan yanlış haberler çıkar, durum siyasileştirilir ve İsrail tarafından istismar edilir korkusuyla başta şikayette bulunmaktan geri durduğunu söylüyor. Aynı kişiler kadının bu olaydan dolayı travma geçirdiğini ve “ciddi duygusal bozukluklar yaşadığını” iddia ediyor.
Bu iddiaların ortaya çıkışı gerçekten de hassas bir döneme denk geldi. UCM’nin üç yargıcından oluşan bir heyet Kerim Han’ın Gazze’deki savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar nedeniyle İsrailli yetkililer hakkında tutuklama emri çıkarılması için yaptığı talebi değerlendiriyor. Merkezi Lahey’deki UCM iddiaların nasıl ele alınacağı konusunda artan iç çekişmeler nedeniyle görülmemiş bir krizle karşı karşıya.
Han hakkındaki iddiaların arkasında İsrail’in olduğunu açık açık söylemiyor, ama aslında “çok çeşitli saldırılarla karşı karşıya olduğunu” söylemesi buna işaret ediyor.
Önceki UCM başsavcısı da baskıya uğramıştı
Guardian bu yılın başlarında İsrail istihbarat teşkilatının önceki UCM başsavcısına nasıl baskı yaptığını ortaya çıkarmıştı. Buna göre Han’dan önceki Başsavcı Fatou Bensouda yıllarca dönemin Mossad Başkanı Yossi Cohen tarafından takip edildi, sevdikleriyle tehdit edildi, devlet başkanları bile araya sokuldu, Bensouda’ya vize yaptırımları uygulandı.
İşte bu yüzden İsrail’in bu iddialarda dahlinin olmasından şüphe duyuluyor. Ancak Guardian aylar süren araştırmada işin içinde İsrail ya da başka bir ülkenin olduğuna dair kanıt bulamadıklarını söylüyor. Bununla birlikte gazete anonim kişilerin gazetecileri konuyla ilgili bilgilendirmek ve bilgi sızdırmak gibi çabalarda bulunduğunu not düşüyor. Geçen hafta çıkan bazı haberlerde de dilekçede yer alan birtakım atıfların da yanlış olduğunun altını çiziyor.