Dünyanın her bir köşesi krizlerle sınanıyor. Ortadoğu ve Doğu Avrupa savaşlarla, Pasifik savaşın endişesiyle Latin Amerika da şu sıralar çoğunlukla çete şiddetiyle. Meksika’da bir haftadır yaşanan şiddet olayları ülkeyi diken üzerinde tutmaya devam ediyor. Meksika’nın Sinaloa eyaleti denilince birçok kişinin aklına Sinaloa Karteli de gelecektir. Sinaloa Karteli’nin eyalette sürdürdüğü şiddet olaylarında bir haftada ölenlerin sayısı 30’a ulaştı. Devlet, kartelin yarattığı kaosu bastırmakta zorlanırken Meksika Devlet Başkanı Andrés Manuel López Obrador, Amerika Birleşik Devletleri’ni (ABD) suçladı.
Obrador son verdiği brifingde Sinaloa’daki şiddet olaylarından ABD hükümetinin “müştereken sorumlu” olup olmadığı sorusuna “Evet, elbette…” yanıtını verdi.
Obrador, Zambada’yı yakalamak için “operasyonu Amerikalı yetkililerin gerçekleştirdiğini” ve “bunun tamamen yasadışı olduğunu ve Adalet Bakanlığı ajanlarının Bay Mayo’yu beklediğini” iddia etmişti. Meksika Başkanı, “Eğer şu anda Sinaloa’da istikrarsızlık ve çatışmalarla karşı karşıyaysak, bunun nedeni onların (Amerikan hükümetinin) bu kararı vermiş olmasıdır” dedi. Bu şekilde “tek taraflı kararlar alırlarsa işbirliğine dayalı bir ilişki olamayacağını” da sözlerine ekledi. Meksikalı savcılar Zambada’yı yakalama planına dahil olanlara karşı vatana ihanet suçlamaları getirmeyi düşündüklerini söylediler. Günün ilerleyen saatlerinde kısa zaman içerisinde göreve başlaması beklenen yeni devlet başkanı Claudia Sheinbaum da “iletişim ya da işbirliği olmamasını asla kabul edemeyiz” dedi.
Sinaloa Karteli’nin eski lideri Joaquín “El Chapo” Guzmán’ın oğlu Joaquín Guzmán López’in, 25 Temmuz’da Ismael “El Mayo” Zambada ile Teksas’ta tutuklanmıştı. Bu haberin de kartel içinde büyük bir liderlik yarışı ve çatışmayı tetikleyeceği tahmin ediliyordu. Zambada kartelin en yaşlı ismi ve münzevi lideriydi. Tutuklanmasının ardından avukatı tarafından yapılan açıklamada genç Guzmán tarafından kaçırıldığını ve isteği dışında ABD’ye götürüldüğü ifade edilmişti.
Taht kavgaları
Sinaloa Karteli’nin karşı karşıya gelen ve çatışan iki fraksiyonu eyaleti adeta kan gölüne çevirdi. Liderlerinin temmuzda ABD’de tutuklanmasının ardından adeta “taht kavgası” veren fraksiyonlar arasındaki çatışmalarda en çok eyaletin başkenti Culiacan etkileniyor. Kartel için çatışmalarda ölenler ise yalnızca çete üyeleri değil, olayları bastırmak isteyen güvenlik güçleri de şiddetten nasibini alıyor.
Savaş alanına dönen kentte, her köşe başında bir cesede rastlamak ise gayet “normalleşmiş” durumda. İşlek bir caddenin köşesinden şiddet gözlemlerini aktaran AP muhabirinin yazdıkları, kabusun boyutunu ortaya koyan nitelikte. Cesetlerin üzerinde uzandığı kan havuzlarına bata çıka yoluna devam araçlar… Söz konusu gözlemlere göre hayat “bir şekilde” devam ediyor gibi.
Culiacan’da çatışmalara rağmen trafik yoğunluğu vardı. Okullar da bölgede süren şiddet olaylarına rağmen hükümet tarafından tatil edilmemişti. Ebeveynler yine çocuklarını okullara göndermemeyi tercih ettiler. Birçok dükkan da kepenkleri erken saatlerde indirmeyi sürdürüyor. İnsanlar okula ya da işe giderken çapraz ateşe yakalanacaklarından korkuyor.