Dışarı çıksın diye para teklif ettiğiniz çocuğunuz çıkmak istemiyor. Ne yaparsanız yapın kendini odasına kapatıyor; oyun oynuyor, bir şeyler izliyor ya da kitap okuyor. Bunun böyle olduğu bir ülke var: Güney Kore. Üstelik orada bunun ismi de var; “Hikikomori.” Güney Kore geçen yıl bu zamanlar 9-24 yaş arasındaki hikikomoriler dışarı çıksın diye 490 dolar karşılığı 650 bin won vereceğini söyledi. Şimdi de anne-babalar çocuklarının neden kendilerini odalarına kapattığını anlamak için inzivaya giriyor.
Güney Kore’deki “Mutluluk Atölyesi” denen bu merkeze anne-babalar hapsedilme duygusunun nasıl olduğunu anlamaya geliyor. Küçücük hücrelerini dış dünyaya bağlayan tek şey kapıdan yemek geçirilen bir delik. Hücrede telefon ve dizüstü bilgisayara izin yok. Mavi hapishane formaları giyen müşterilere içeride geçirdiği vakitte sadece çıplak duvar eşlik ediyor. Böyle anlatınca Çağla Şikel’in bir kulübede aç, susuz geçirdiği üç gün gelmiş gelebilir ama bu merkeze gelenlerin çoğunun toplumdan kendini tamamen soyutlamış bir çocuğu var ve amaç dünyadan kopuk olmanın nasıl bir his olduğunu anlayabilmek.
Geçen yıl Güney Kore Sağlık ve Refah Bakanlığı 19 ila 34 yaş arasındaki 15 bin kişiyle yapılan ankette katılımcıların yüzde beşinden fazlasının kendini herkesten izole ettiğini açıkladı. Bu oran Güney Kore’nin genel nüfusunu temsil etse yaklaşık 540 bin kişinin aynı durumda olduğunu söylemek mümkün.
Nisan ayından beri anne babalar Kore Gençlik Vakfı ve Mavi Balina Kurtarma Merkezi adındaki sivil toplum kuruluşlarının finanse ettiği 13 haftalık ebeveyn eğitim programına katılıyor. Programın amacı insanlara çocuklarıyla nasıl daha iyi iletişim kurabileceklerini öğretmek. Gangwon eyaletindeki Hongcheon-gun’da bir tesiste uygulanan programda katılımcılar bir odada üç gün kalıyor.
Evlatlarının neden kendilerini eve kapattıklarını daha iyi anlıyorlar
BBC International’ın haberine göre Jin Yong He’nin oğlu üç yıldır kendini odaya kapatmış halde. Bu merkezde üç gün kalan ve 24 yaşındaki oğlunun kendisini kapattığı “duygusal hapishaneyi” daha iyi anladığını söyleyen 50 yaşındaki anne “Nerede hata yaptığımı merak ediyordum. Böyle düşünmek acı verici. Ama düşünmeye başladığımdan beri bir şeyler netlik kazandı” diyor.
Oğlunun yetenekli biri olduğunu söyleyen anne Jin hem kendisinin hem de eşinin oğullarından beklentilerinin yüksek olduğunu anlattı. Ne var ki oğulları sürekli hastalanıyor, arkadaşlıklarını sürdürmekte zorlanıyordu. Sonunda da yeme bozukluğu yaşamaya başladı, okula gitmesi zorlaştı. Üniversite başlayan oğulları ilk dönem hiç sorun yaşamıyormuş gibi görünse de bir gün kendisini tamamen odasına kapattı. Ne kişisel bakımını yapıyor ne de doğru düzgün besleniyordu. Annesine neden böyle olduğunu da anlatmıyordu. Mutluluk Fabrikası’na geldiğinde kendini hayata kapamış gençlerin yazdığı notları okuyan Jin “O notları okuyunca ‘Demek ki kimse onu anlamadığı için konuşmuyor’ diye düşündüm” dedi.
Park Han Şil de bu merkeze yedi yıl önce dünyayla iletişimini kesen 26 yaşındaki oğlu için geldi. Birkaç kez evden kaçan 26 yaşındaki genç artık odasından nadiren çıkıyor. Anne Park oğlunu doktora götürmüşse de oğlu reçete edilen ilaçları kullanmayı reddederek kendisini tamamen oyun dünyasına kapatmış. Oğluyla iletişim kurmakta zorlanmaya devam etse de inziva programı sayesinde onun duygularını daha iyi anlamaya başladığını söyleyen Park “Çocuğumu belli bir kalıba sokmadan böyle kabullenmenin önemli olduğunu anladım” dedi.
Sebepleri neler?
Güney Kore Sağlık ve Refah Bakanlığı tarafından yapılan araştırmada gençlerin kendilerini dış dünyaya kapatmasının ardındaki en yaygın nedenlerin iş bulmada yaşanan zorluklar (yüzde 24,1), kişisel ilişkilerde yaşanan sorunlar (yüzde 23,5), ailevi sorunlar (yüzde 12,4) ve sağlık sorunları (yüzde 12,4) olduğunu gösteriyor.
Dünyadaki en yüksek intihar oranlarına sahip ülkelerden biri olan Güney Kore’de hükümet geçen yıl bu sorunun üstesinden gelmek için beş yıllık planını açıkladı. Bu plana göre 20-34 yaş arası yetişkinler iki yılda bir ücretsiz bir şekilde ruh sağlığı kontrolünden geçirilecek.
Hikikomori kavramı ilk olarak Japonya’da 1990’larda ortaya çıktı. Bu ilk dalga sonrasında yaşlı ebeveynlerine bağımlı orta yaşlı nüfusu oluşturdu. Yetişkin evlatlarını emekli maaşıyla geçindirmeye çalışan bazı yaşlılar daha da yoksullaştığı gibi kendileri de depresyona girdi.
Aileler de dertlerini anlatamıyor
Kyung Hee Üniversitesi Sosyoloji profesörü Jong Go Won Kore toplumunda belli başarılara belli yaşlarda ulaşamamanın özellikle de ekonomik durgunluğun olduğu ve istihdamın düştüğü bir dönemde gençlerin kaygılarını daha da artırdığını söylüyor. Mavi Balina Kurtarma Merkezi yöneticisi Kim Ok Ran kendini dünyadan koparan gençlerin pek çokları tarafından “aile sorunu” olarak görüldüğünü belirtiyor. Bu da ebeveynlerin çevrelerindeki insanlarla ilişkilerini kesmelerine neden oluyor. Kim’e göre bazı aileler yargılanmaktan korktukları için yakın akrabalarıyla bile bu dertlerini paylaşamıyor.
Kore toplumunda yaygın olan bir diğer şey de çocukların başarılarının ebeveynlerinin başarıları olarak görülmesi. Bu kez çocuk başarısız olduğunda ailenin tamamının izolasyon bataklığına batması daha da kolaylaşıyor. Jong “Kore’de ebeveynler sevgilerini sözlü ifade etmekten ziyade eylemleriyle gösterir” diyor ve örnek olarak da ebeveynlerin çok çalışarak çocuklarının okul masraflarını karşılamasını gösteriyor. Çok çalışmak ülkenin Konfüçyüsçü kültürünün düsturlarından. Çok çalışma düsturu Güney Kore’yi gerçekten de 21’nci yüzyılın en hızlı yükselen ekonomilerinden biri yaptı. Ancak Dünya Eşitsizlik Veritabanı’na göre ülkede servet eşitsizliği son 30 yılda daha da kötüleşti.