Geçen ay Merkez Bankası’nın yaptığı 7.5 puanlık faiz artışı ve yaşanan gelişmeler, bugünkü toplantı için yine yüksek faiz artış beklentisi yarattı. Piyasalar bugünkü toplantıdan en az 5 puanlık faiz artışı çıkmasını bekliyor ama 7.5 puanlık artış yapılırsa da artık sürpriz niteliğini kaybetmiş bir haber olacak.
7.5 puanlık faiz artışı Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve Merkez Bankası ekibinin, iki ay gecikmeyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ikna etmesiyle gerçekleşti. Bu değişiklik artık Cumhurbaşkanı’nın yüksek faize devam edebileceğini gösterdiği için 5 puanlık artış yapılması beklenir oldu. Sürpriz ağustos ayı faiz kararıyla politika faizi yüzde 25’e çıktı. 2 ay önceki toplantıda bu orana ulaşılsa, şimdi bu kadar büyük faiz artışları gerekmeyecekti. Ama bu iki ayda yaşananlar, şimdi faizde daha yüksek oranlara ulaşılmasını gerektiriyor.
Yabancı ve yerli bankacılar, artık faiz oranlarının en az yüzde 35’e çıkacağı konusunda hemfikirler. Bu oranının da yetmeyeceği ve yıl sonunda yüzde 40 politika faizine ulaşılacağı konusundaki tahminler de giderek artmaya başladı. Dış kaynak gelişinin gecikmesi, dolayısıyla yabancı fonların ikna edilmesi için artık daha fazla faiz artışına ihtiyaç duyulduğu belirtiliyor. Bu nedenle de piyasaların beklentisi olan 5 puan yerine 7.5 puanlık artış bekleyenlerin sayısı son günlerde bir hayli yükseldi. Artık, 7.5 puanlık faiz artışının sürpriz etkisinin pek olmayacağını söyleyebiliriz.
TEPAV: Faiz enflasyon beklentisinin üzerine çıkmalı
Ekonomi yönetiminde eskiye kıyasla daha rasyonel bir yola girilmesi, araştırma kuruluşlarını da Para politikası konularında tahminler yapabilir kıldı. Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) bundan sonra faiz kararlarından önce “Para Politikası Değerlendirme Notu” yayımlamaya karar verdi. Eski Merkez Bankası Başkan Yardımcılarından Fatip Özatay, eski Para Piyasaları genel müdürlerinden Ali Çufadar, Bilkent öğretim üyesi Burcu Aydın Özüdoğru ve TEPAV uzmanı Ekrem Cunedioğlu’dan oluşan TEPAV Makro Ekonomi Çalışma Grubu tarafından bu notun ilki dün yayımlandı.
G-20 ülkeleri arasında Türkiye ile Arjantin’in yüksek enflasyonla ayrıştığı, 193 ülke arasında Türkiye’nin en yüksek enflasyon sahip beşinci ülke olduğu belirtilen notta, OVP’de yer alan enflasyon hedefi gerçekleşse bile, Türkiye’nin sıralamadaki yerine koruyacağı belirtildi. Merkez Bankası tarafından bu ay içinde açıklanan piyasa katılımcıları anketine göre 2024 yılsonu enflasyon bekleyişi yüzde 67,2 iken, 12 ay sonraki enflasyon bekleyişinin yüzde 45, 24 ay sonraki enflasyon bekleyişinin ise yüzde 24 civarında olduğu belirtilen notta “Bu durumda para politikası açısından temel soru, 2024 ortalarında yüzde 70 civarında bir düzeyde tepe noktasına ulaşacak enflasyonun 2024 sonunda yüzde 33’e nasıl düşürüleceği” saptamasında bulunuldu.
Notun “Ne yapmalı” bölümünde Türkiye’nin risk priminin düşürülmesi ve lira cinsi finansal varlıkların döviz cinsi varlıklara kıyasla daha cazip hale gelmelerinin sağlanması gerektiği belirtildi. Bunun için seçim ve deprem harcamaları nedeniyle çok büyüyecek bütçe açığının, seçimden sonra alınacak önlemlerle düşürüleceği sözünün arkasında durmak gerektiği kaydedildi. Bir yandan cari işlemler açığını azaltmak diğer yandan da cari işlemler açığının normal yollarla finanse edilebilmesi gerektiği belirtilirken, açığın azaltılmasının kısa vadede potansiyel büyüme oranının üzerine çıkmaması gerektiği, bu çerçevede kredi artışını sınırlayan önlemlerin önemli olduğunun altı çizildi.
Merkez Bankası ve TÜİK bağımsızlığı
Enflasyon eğiliminin hedeflerle uyumlu olarak düşmesi için, iç talebin kısılması, kur istikrarının tesisi ve hedeflerin çok üzerindeki mevcut enflasyon bekleyişlerinin kırılmasının zorunlu olduğu kaydedilen notta, sıkılaşmanın bir an önce yapılması istendi. Notta faiz oranları hakkında, politika faiz iv enflasyon beklentileri aktarılarak, “Para politikasının mevcut duruma göre daha sıkılaştırılması ve bu sıkılaşmanın bir an önce yapılması gerektiği çok açık. Sıkılaşmadan kasıt -bir tahmin hatası payını da dikkate alarak- 2024 sonu enflasyon hedefinin üzerinde ve 12 ay sonrasının piyasa enflasyon bekleyişleri ile uyumlu bir politika faizinin belirlenmesi” denildi. Yaz aylarına doğru yüzde 70 civarına çıkması beklenen enflasyonun altı ay sonra yüzde 33 düzeyine inmesi konusunda büyük şüphe bulunduğu, bunun büyük bir risk olduğu kaydedilen notta, “Eylül-Ekim aylarında politika faizi önden yüklemeli olarak yüzde 33’ün üzerine çıkmalı” denildi.
TEPAV notunda Merkez Bankası’nın piyasa aktörlerini kararlılığına ikna edebilmesi halinde enflasyon eğiliminin yavaşlayabileceği ve enflasyon bekleyişlerinin düşebileceği, “bunun da çok daha yüksek faiz artırımları gereğini azaltabileceği” belirtildi. Bu arada Para politikasının işini kolaylaştırmak için başka adımlar olduğu belirtilirken, TÜİK’in son verilerinin “resmi enflasyon” algısını yıkma açısından olumlu olduğu ancak TÜİK’in kurumsal yapısının bağımsızlık yönünde değiştirilmesinin yerinde olacağı belirtildi. Aynı şekilde Merkez Bankası’nın bağımsız yapıya kavuşturulması istenirken, bu takdirde Türkiye’nin risk priminin hızla düşeceğinin altı çizildi.