Seçim nedeniyle uzun süre tutulduktan sonra Türk Lirası (TL) dolar ve euro karşısında serbest düşüşe bırakılırken, şimdi ekonomi kadrolarının yenilenmesiyle birlikte gözler Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun (PPK) 22 Haziran’da açıklayacağı politika faizi kararına çevrildi.
Seçimin ardından TL dolar karşısında günlük olarak en az yüzde 1 değer kaybı yaşamaya başladı. Dün sabah dolar/TL’de 21,67, Euro/TL’de ilk kez 23,38 seviyesi görülürken, böylece seçimin ilk turundan bu yana TL’deki değer kaybı 8.8’e ulaştı. Fransız Société Générale’nin önceki gün Merkez Bankası’nın 22 Haziran’da politika faizini yüzde 15’e yükseltmesini beklediğini açıklamasının ardından, ABD bankası JPMorgan el artırdı. JP Morgan tarafından yayımlanan notta Merkez Bankası’nın 22 Haziran’daki PPK toplantısında veya “belki daha da erken bir tarihte” politika faizini yüzde 25’e yükseltebileceği belirtildi.
Piyasalar, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in “Türkiye’nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeceği kalmamıştır” açıklamasının ardından Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın da cari açığı sorun olmaktan çıkaracak bir yapı ile çalışacaklarını ve enflasyonla mücadeleye özel öncelik verecekleri sözlerini normalleşmeye geçişin sinyali olarak yorumladı. Erdoğan’ın alışılagelmiş ekonomi politikalarına daha önce de yöneldiği ancak hızlı bir şekilde karar değiştirdiğine dikkat çeken analistler, bu kapsamda Şimşek’e ne kadar bağımsızlık tanınacağına ve görevde kalacağı sürenin de önemine vurgu yapıyorlar.
Bir bankanın döviz masası işlemcisi, “Normalleşme sinyalleri oldukça kuvvetli atamalar ardından icraatler başlayacak. Eski sistemden farklı olarak normalleşme ile birlikte yabancı yatırımcının önemi artacak. Bu yatırımcılar, Türkiye’nin tekrar yatırım yapılabilir bir ülke konumuna geldiği ve bu konumunu koruyacağı garantisi isteyecek” dedi.
The Economist: Erdoğan mantıklı ekonomiye dönüyor
İngiliz ekonomi dergisi The Economist Türkiye’yi seçim öncesi ve sonrasında yakından takip eden yayınların başında geliyor. Geçen hafta “Türkiye’nin tuhaf ekonomi deneyi yeni bir aşamaya giriyor” başlığıyla yayınladığı analizin ardından dergide yayınlanan yeni yazıda yeni kabinenin politikada U dönüşü umudu verdiğine dikkat çekilerek, “Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın mantıklı ekonomiye dönüyor” ifadelerine yer verildi. Yazıda şöyle denildi:
“Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan son 2 yıldır borçlanmayı ucuzlatarak enflasyonu düşürmeye çalışan çılgın bir politika izledi. Bu, herhangi bir ana akım ekonomistin tavsiye edeceğinin tam tersiydi ve asla işe yaramayacaktı. Kısa bir süre önce yeniden seçilen Cumhurbaşkanı’nın yeni kabinesinde, ekonomik ortodoksinin sesi Mehmet Şimşek’in yeni Hazine ve Maliye Bakanı olarak yer alması, onun çılgın yolculuğunun sona ermiş olabileceğini gösteriyor.
Şimşek, kabineye atanmasından bir gün sonra yaptığı açıklamada, ‘Türkiye’nin politika yapımında rasyonel bir temele dönmekten başka seçeneği kalmadığını’ söyledi. Bu sözler, son birkaç yıldır Türkiye’den umudunu kesmiş olan birçok yabancı yatırımcının kulağına hoş gelecektir. Ancak ülke ekonomisini düzeltmeye yönelik somut adımlarla desteklenmedikleri sürece pek bir anlam ifade etmeyeceklerdir.”
‘Şimşek’in atanması bir U dönüşü mü yoksa göz boyama mı?’
Atılması gereken somut adımlar arasında en önemlisinin, 2021 sonbaharında başlayan ve Türkiye’nin gösterge faiz oranının yüzde on puandan fazla düştüğü gevşeme döngüsünü tersine çevirmek olacağına dikkat çeken dergi, şu ifadelere yer verdi:
“Erdoğan’ın talimatıyla yapılan faiz indirimleriyle bu yılın ilk 3 ayında yüzde 4’le ekonomik devam etti. Ancak aynı zamanda enflasyonun geçen yıl yüzde 86 ile zirve yapmasına da neden oldu. Faiz artırımı bu hasarın bir kısmını telafi edecek ve Merkez Bankası’na olan güveni yeniden tesis edecek. Asıl soru, Şimşek’in atanmasının gerçek bir U dönüşünün işareti mi yoksa yabancı yatırımcıları memnun etmek için bir göz boyama mı olduğu. Pek çok yatırımcı için bu bir deja vu. Şimşek, Erdoğan’ın önceki kabinelerinde önce Ekonomi ve Maliye Bakanı, ardından da Başbakan Yardımcısı olarak yaklaşık 10 yıl geçirdi ve rekor büyüme dönemine başkanlık etti. Ancak sonunda Cumhurbaşkanı’nın politika oluşturma üzerindeki etkisini kaybetti. 2018’de Cumhurbaşkanı’nın damadı Berat Albayrak tarafından üst düzey ekonomi danışmanı olarak değiştirildi. O zamandan beri Sayın Erdoğan, bir zamanlar ifade ettiği gibi, faiz oranlarını ‘tüm kötülüklerin anası’ olarak gören kendi ekonomik felsefesini uygulamakta özgür.”
TL’deki değer kaybı
Şimşek’in atanacağına dair söylentilerin geçen hafta liradaki düşüşü durduramadığına dikkat çekilen yazıda, “Zira yatırımcılar Merkez Bankası’nın döviz piyasalarına müdahale edecek rezervinin tükendiğine inanıyor. Banka, geçen ayki seçimler öncesinde para birimini desteklemek için on milyarlarca dolar sattı; bu politika Erdoğan’ın üçüncü kez cumhurbaşkanı seçilmesine yardımcı oldu ancak bankanın kasasını boşalttı. Net döviz rezervleri mayıs ayı sonunda 20 yıldır ilk kez eksiye düştü. Sonuç olarak liranın büyük ölçüde aşırı değerli olduğu düşünülüyor. Analistler para biriminin yıl sonuna kadar zaten çok azalmış olan değerinin üçte birini kaybetmesini bekliyor” denildi.
Liranın istikrara kavuşup kavuşmayacağı ve ne zaman kavuşacağının Şimşek’in Erdoğan’ı faiz artırımına ihtiyaç olduğu konusunda ikna etme becerisine bağlı olduğuna vurgu yapılan haberde, “Bu zor bir görev olabilir. Türkiye’nin lideri birçok kez, en son seçimlerin arifesinde, iktidarda olduğu sürece faiz oranlarını düşük tutacağına dair yemin etti. Ekonomiyi elden geçirme ihtiyacı yakında Erdoğan’ın siyasi çıkarları karşısında arka planda kalabilir. Yerel seçimler önümüzdeki mart ayında yapılacak” ifadelerine yer verildi.
Merkez Bankası’nın rotasını değiştirip değiştirmeyeceğinin 222 Haziran’da PPK toplantısından önce netleşebileceğine de dikkat çekilen haberde, “Son birkaç yıldır Erdoğan’ın gündemini harfiyen uygulayan Şahap Kavcıoğlu’nun yerine yeni bir Merkez Bankası Başkanı’nın atanması cesaret verici bir işaret olacak. Hafize Gaye Erkan’ın bu göreve atanacak ilk kadın olacağı söyleniyor. Kavcıoğlu’nun günleri sayılı olabilir. Türkiye bu yüzden daha iyi durumda olacaktır” denildi.