Türkiye son yıllarda uluslararası suç örgütleri için cazibe merkezi olduğu iddiasıyla sık sık gündemde. İçişleri Bakanlığına Süleyman Soylu’nun yerine Ali Yerlikaya’nın atanmasının ardından yapılan operasyonlar da iddiaları haklı çıkaracak örnekler sunuyor.
Geçen yılın son günlerinde Interpol tarafından kırmızı bültenle aranan ve Belçika’da uyuşturucu ticareti yapan İngiltere vatandaşı Muhammed Zakir Miah ile Vietnam’da ağır yaralama suçundan aranan Çin vatandaşı Chen Xuefeng’in (Çen Şufeng) İstanbul’da yakalandığı açıklanmıştı.
Interpol tarafından kırmızı bültenle aranan uyuşturucu baronu Hollandalı Joseph Johannes Leijdekkers’ın sağ kolu ‘Kara Mamba’ lakaplı İsaac Bignan da 13 Haziran’da Isparta’da yakalanarak tutuklanmış, fakat 15 Eylül’de ‘yurtdışına çıkış yasağı’ tedbiriyle tahliye edilmişti. Ev hapsini ihlal ederek kaçacağı bilgisine ulaşılması üzerine Büyükçekmece’de bulunduğu eve operasyon düzenlenmiş ve Bignan yakalanmıştı.
Yine hakkında kırmızı bülten ile yakalama kaydı bulunan Eric Schroeder’in Hamburg’da uyuşturucu madde ticaretini yönettiği, suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama suçlarından arandığı belirtilmiş, o da İstanbul’da yakalanmıştı.
Yakalanan bazı isimlere Türk vatandaşlığı verildiğinin ortaya çıkması ise tartışmanın başka bir boyutunu oluşturuyor. Yerlikaya döneminde bir yandan operasyonlar sürerken diğer taraftan uluslararası suç örgütü lideri Maximilian Rivkin’in Interpol veri sisteminde parmak izleri olmasına ve vatandaşlık başvurusunda parmak izi vermesine karşın yakalanmadığı ve Türkiye’den vatandaşlık aldığı ortaya çıkmıştı.
Geçen ay ise uluslararası uyuşturucu kaçakçılığı suçundan iki Kırmızı Bülten’le aranan Waleed İssa Ahmad Khamees Brezilya’nın ihbarı üzerine Marmaris’te tatil yaptığı sırada yakalandı. Khamees’in aranırken ‘Robert Sekeres’ adına düzenlenmiş sahte Sırp pasaportuyla ikamet izni aldığı ve şirket kurduğu ortaya çıkmıştı.
Son olarak yine İnterpol tarafından dünyanın her yerinde Kırmızı Bülten’le aranan Yasemin Gündoğan’ın Almanya’da 8.2 milyon Euro’luk vurgun yaptıktan sonra Türkiye’de saklandığı ve parayı lüks otellerde harcadığı ortaya çıktı.
Sabah’ın haberine göre Türkiye’nin ve Almanya’nın gündemini meşgul eden 31 yaşındaki Yasemin Gündoğan’ın çalıştığı şirketteki 8.2 milyon Euro’luk vurgunundan yeni detaylar ortaya çıktı.
Almanya’da 2019’da para dağıtım şirketi Loomis’te işe başlayan Yasemin Gündoğan müşterilerin talep ettiği nakit tutarları mühürlü torbalar şeklinde paketlemekle görevlendirildi.
Dört yıl boyunca soygun için tüm planlarını yapan Gündoğan 21 Mayıs 2023 gecesi çalıntı bir aracın plakasını taktığı kiralık siyah minibüsle şirkete geldi.
Müşterilere gönderilmek üzere torbalanmış 8.2 milyon euro’yu alıp şirketten çıkan Gündoğan çalıntı plakayı söküp orijinal plakayı takarak Viyana’ya gitti.
İzmir’de kurduğu çağrı merkezleriyle yüzlerce yaşlı Alman vatandaşını dolandıran bir şebekenin lideri olan çocukluk arkadaşı, blondy (sarışın) lakaplı Yiğit Tufan’ın yardımıyla paraların bir kısmını lüks saatler alıp özel jetle Türkiye’ye getiren Gündoğan parayı burada tekrar nakde dönüştürdü.
Yiğit Tufan İzmir’de yakalanmasına rağmen uzun süre Muğla, Marmaris ve Ege Denizinde bir yatta saklanan Gündoğan bir türlü yakalanamıyordu.
İnterpol tarafından kırmızı bültenle de aranan Gündoğan 21 Mart 2024 günü Yasemin Gundogan yazan pasaportuyla İstanbul’dan uçakla gittiği Almanya’nın Bremen Havalimanı’nda avukatıyla birlikte polise teslim oldu.
Gündoğan’ın polise teslim olduktan iki hafta sonra serbest bırakıldığı ortaya çıktı.
Yasemin Gündoğan’ın serbest bırakıldığını doğrulayan avukatı Carsten Scheuchzer “Müvekkilim iki hafta gözaltında kaldı ve o tarihten bu yana şartlı olarak serbest. Haftada iki kez polise rapor vermesi gerekiyor” dedi.
Yasemin Gündoğan’ın suçunu itiraf etmesine rağmen serbest kalması Alman medyasında bile şaşkınlık yaratırken yargılamanın henüz başlamadığı belirtildi.
Yasemin Gündoğan’ın Türkiye’ye kaçtıktan sonra lüks otellerde kaldığı da ortaya çıktı. Gündoğan’ın önce İzmir’de 5 yıldızlı bir otelde kaldığı, buradan başka bir otele geçtiği, ardından Antalya’da kaya içine oyulmuş içinde birden fazla odası, mutfağı, banyosu ve havuzu olan lüks bir villada yaklaşık 2,5 yıl kaldığı kaydedildi.