18 yıl önce Trabzon’daki Santa Maria Kilisesi’nde Rahip Santoro suikasta uğramıştı. 18 yıl sonra 2024’ün ilk günlerinde de İstanbul’daki Santa Maria Kilisesi’nde silahlar patladı. Bir de Dink cinayeti... Üç cinayette aynı izler...

Biz unuttukça, sıradanlaştı ölümler…

Biz unuttukça, çöktü kara bulutlar üstümüze…

18 yıl önce ve hala bugün, tükenmedi silahlarındaki mermiler…

5 Şubat 2006 Pazar günü.

Trabzon’daki Santa Maria Katolik Kilisesi’ne giden 16 yaşındaki Oğuzhan Akdin, kilisenin rahibi Andrea Santoro’yu iki mermiyle öldürdü.

Santoro cinayetinin üzerinden 18 yıl geçti ve unuttuk.

Ne cinayet aydınlatılabildi, ne de Santoro cinayetini hatırladı medya…

10 yıl…

Türkiye’yi ayağa kaldıran, infial uyandıran bir cinayetin bedeli 10 yıl…

Oğuzhan Akdin 24 Ağustos 2016 günü cezaevinden çıktı. Trabzon’da yayın yapan Karadeniz gazetesine konuştu ve cinayetin “nedenini” şöyle anlattı:

“Santoro’nun misyonerlik yaptığını çevremde duyunca kiliseye gittim. Konuşmak istedim. Bana ‘Hak din Hristiyanlıktır. Bir gün bütün Türkler Hristiyan olacak’ deyince çok sinirlendim, yanından uzaklaştığım bir sırada ‘Sizin dininiz değil bizim dinimiz (İslamiyet) gerçek hak dinidir’ dedim ve tekbir getirerek ateş ettim. Rahip Santoro’ya iki mermi isabet etmişti. Çıkarken de havaya bir el ateş ettim ve olay yerinden ayrıldım. Olay sadece bundan ibarettir.”

Rahip Santoro’yu öldüren Oğuzhan Akdin 16 yaşındaydı.

26 yaşında yeniden hayata karışan Oğuzhan Akdin, Bodrum’a yerleşti. Ağabeyi Alparslan Akdin’le birlikte burada yaşıyordu. İki kardeş o dönem Sebastian Beach’te ‘bodyguard’ olarak çalışıyordu.

2 yıl…

Cezaevinden çıktıktan 2 yıl sonra yerleştikleri Bodrum’da ağabey-kardeş silahlı saldırıya uğradı. İkisi de ayaklarından vuruldu.

Silah ve kan kokusu, girdiği bünyeleri kolay terk etmiyordu!

16 yaşındaki Oğuzhan Akdin’in eline tutuşturulan silah, Glock marka bir tabancaydı.

Cinayette kullanılan bu silah, “Sarı Osman” olarak bilinen Osman Köse tarafından 28 Ocak 2006’da Trabzon’daki Yeşilyurt restoranda yaşanan ve cinayetle sonuçlanan bir eylem sonrası Alparslan Akdin’e verilmişti. O da silahı eve getirmiş ve evlerde “yüklük” olarak bilinen yatakların arasına saklamıştı.

Rahip Santoro cinayetinden bugün elimizde kalan;

“16 yaşındaki bir genç milliyetçi ve dini duygularla cinayet işledi”!

Bu cümleyi bir cinayetten daha anımsıyoruz: Hrant Dink.

Rahip Santoro öldürüldüğünde 60 yaşındaydı.

İki cinayette silahları tutan eller aynı isimlere çıkıyor

Rahip Santoro cinayetinden de Hrant Dink cinayetinin ipuçları çıkıyor.

Cinayetler arasındaki ipucu elbette silah.

Öncelikle, Hrant Dink cinayetini hatırlayalım.

Agos gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink 19 Ocak 2007’de gazete binası önünde o dönem 17 yaşında olan Ogün Samast tarafından düzenlenen suikast sonucu yaşamını yitirdi.

Oğuzhan Akdin 16 yaşındaydı, Samast 17 yaşında!

Ogün Samast 24 Ocak 2007’de tutuklandı ve 15 Kasım 2023’te cezaevinden çıktı.

16 yıl…

Türkiye’yi ayağa kaldıran, infial uyandıran bir cinayetin bedeli 16 yıl…

Yeşilyurt restorana geri dönelim.

Bu restoranda 28 Ocak 2006’da bir cinayet işlenmişti, silahı ise “Sarı Osman” lakaplı Osman Köse, Alparslan Akdin’e vermişti. Kimdi bu Sarı Osman, Trabzon’un yeraltı dünyasından Şeniz Dervişoğlu’nun adamı.

Şeniz Dervişoğlu, Dink cinayetinde de karşımıza çıkıyor.

Hrant Dink’i 19 Ocak 2007’de öldürdükten sonra 20 Ocak sabahı Trabzon’a gitmek üzere saat 10.30’da otobüse binen ve aynı gün saat 22.30’da Samsun otogarında yakalanan Ogün Samast’ın Giresun’da öldürülmesinin planlandığı iddiası vardı. İşte bu iddianın dayanağı olan telefon tapesinde konuşan bir polis ile bir çete üyesi denilen kişi, kimse henüz Ogün Samast’ın adını bilmezken hem Samast’tan hem de Yasin Hayal’den bahsediyordu. Telefonun ucunda konuşan çete üyesi denilen kişi “Şeniz Dervişoğlu çetesi” kapsamındaki dinlemeye takılmıştı.

Bu telefon tapelerini aşağıdaki yazıda ayrıntılı olarak anlatmıştım:

Ogün Samast’ın 16 yılda çözülemeyen sırları

Santoro ve Dink cinayetindeki tek bağlantı, silahın izini sürerek yakaladığımız değil.

Rahip Santoro öldürülmesinden önce kilisede bir papaz dövülmüştü. Kimdi bu saldırgan: Yasin Hayal.

Başbakanlık Teftiş Kurulu’nun raporuna göre, Dink cinayeti sanıklarından “büyük ağabey” olarak bilinen Erhan Tuncel 2002’de Yasin Hayal’e “Trabzon’da misyonerlik çok artmış, papazı indirelim” dedi. Yasin Hayal’in, Hrant Dink cinayetinden yaklaşık bir yıl önce, Rahip Santoro ile telefonda görüştüğü ortaya çıktı.

Müfettişler, Rahip Andrea Santoro’nun görev yaptığı Santa Maria Kilisesi’nde 2002 yılında Papaz Pierre Brunessen’in dövülmesi olayına ilişkin yaptıkları araştırmada Yasin Hayal’e sorular yöneltti. Hayal ise “Ben, 18 Mart 2002 tarihinde kilisede bir kişiyi darp ettim, kişi sivil giyimliydi, boynunda haç vardı, Hıristiyan olduğunu anladım, açıkçası papazı dövmek için gittim, o şahsı buldum, onu dövdüm. Ama kişinin 40 gün hastanede yattığı mevzusu espri konusu olmuş benim arkamdan. Olaydan 3 gün sonra Ankara’ya (askere) geri döndüm, 5 ay sonra askerliğim bitti.”

Yani, Hayal açıkça Rahip Santoro’yu dövmek için gittiğini söylüyordu.

1999 yılından beri Santa Maria Kilisesi Rahip Yardımcısı Luneta Roman da müfettişlere verdiği ifadede dayak olayını doğrulayıp “Yasin Hayal’i zaman zaman kilisede görürdüm” dedi.

Başbakanlık Müfettişlerinin bu raporu önemli, bir de Hrant Dink’in katili Ogün Samast’ın itirafları var.

Hrant Dink öldürüldüğünde 53 yaşındaydı.

Ogün Samast, 17 Kasım 2014’te soruşturma savcısına ifade verme istemini içeren 4 sayfalık mektup yazdı. Sonra da Cumhuriyet Savcısı Yusuf Doğan’a cinayet döneminde kimlerle bağlantı kurduğunu ve cinayeti nasıl işlediğini anlattı.

Peki, neden Ogün Samast’ın ifadesinin sonunda anlattığı şu itiraflar için bir arpa boyu yol alınmadı:

“Rahip Santoro’nun dövülme olayını görmedim fakat Yasin anlatıyordu. Bundan dolayı polis işlem yapmamış. Zaten Yasin’in bombalama ve Dink’in öldürülmesi olayı dışındaki eylemleri polis tarafından soruşturulmadı. TAYAD saldırısında akrep aracın üstüne çıkan kişi zaten Yasin Hayal’dir. Bildiğim kadarıyla hakkında işlem yapılmadı. Kısacası Yasin’i, Trabzon’da polis ve jandarma koruyordu. Yasin’e de Erhan Tuncel destek veriyordu.”

Gelelim Samast’ın ifadesinin en önemli noktasına…

Okuyalım, Ogün Samast’ın ifadesinden:

“Rahip Santoro cinayetine katılan Oğuzhan Akdin benim durumumdan farksızdır. Bu iki dosya bağlantılı incelenirse aynı adamlar olmasa bile aynı isimler ile bağlantı kurulacaktır.”

Evet, okudunuz!

Hrant Dink’i öldüren katil, açıkça “Dink suikastıyla Rahip Santoro suikastı bağlantılı” diyor.

Hrant Dink, katledilişinin 17’nci yılında anıldı: Katil artık aramızda

Ogün Samast yetmez belki, Erhan Tuncel de bunu söylüyor, Gazeteci Nedim Şener’e gönderdiği mektubunda. Şener, Kırmızı Cuma kitabında bu mektubu yayınlamıştı.

Dink davasında azmettirmek suçuyla yargılanan Tuncel’in 12 Ocak 2011’deki mektubuna göre, Dink ile Santoro cinayetleri arasındaki bağlantı, istihbaratçı polis memuru Muhittin Zenit.

Tuncel, Zenit’in Santoro’yu öldüren Oğuz Akdin’in ağabeyi ile tanıştığını yazdı. Tuncel, son mektubunda şöyle diyor: “Zenit ile görüştünüz mü? Rahip Santoro, Zenit’in çok samimi arkadaşıydı. Zenit’in iddiasına göre istihbarat faaliyeti sırasında tanışmışlar. Doğrudur. Ayrıca, Santoro’nun tetikçisinin ağabeyi de Zenit ile tanışıyor.”

Peki, kim bu Muhittin Zenit?

Dink davasında sanık olan ve o dönem Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü’nde görevli polis memuru olarak çalışan Muhittin Zenit, Dink suikastından hemen sonra Erhan Tuncel ile bir telefon görüşmesi yapmıştı:

Muhittin Zenit: Ne oğlum, direk kafaya sıkmışlar.

Erhan Tuncel: Öldü mü?

Muhittin Zenit: Tabii canım. Tek farklılık, kaçmayacaktı ama bu kaçtı.

Ne Dink suikastıyla ne de Rahip Santoro suikastıyla gerçekler ne yazık ki yan yana gelemiyor.

Karanlık bir el her şeyin üstünü örtüyor sanki…

Ve geldik bugünkü Santa Maria Kilisesi saldırısına…

18 yıl önce Trabzon’daki Santa Maria Kilisesi’nde Rahip Santoro suikasta uğramıştı, 18 yıl sonra 2024’ün ilk ayıda İstanbul’daki Santa Maria Kilisesi’nde silahlar patladı.

İstanbul’un Sarıyer ilçesindeki Santa Maria Kilisesi’nde 28 Ocak Pazar günü ayin sırasında maskeli iki kişi tarafından silahlı saldırı düzenlendi.

52 yaşındaki Tuncer Murat Cihan hayatını kaybetti.

Saldırıyı IŞİD terör örgütü üstlendi.

Silahlı saldırıyla ilişkin 25 şüpheli tutuklanmış, 9 şüpheli hakkında ise adli kontrol kararı verilmişti.

10Haber’den Masum Gök, kilise saldırısından sonra tutuklanan 2 IŞİD üyesinin bu saldırıdan 47 gün önce mahkeme tarafından “delil yetersizliğinden” cezaevinden tahliye edildiğini yazdı.

18 yıl önce Trabzon’da, 17 yıl önce İstanbul Şişli’de ve günler önce İstanbul Sarıyer’de ölenler öldü!

Geriye kalan bir kuru ağıt oldu, ne acı…

Skandal: Kilise saldırısının planlayıcısı tanıdık çıktı, daha 47 gün önce tahliye edilmiş