İstanbul ve Düzce’de liderliğini bir eczacı kalfasının yaptığı çete ortaya çıkarıldı. Gerçek kişilere sahte reçeteyle ilaç yazılıyor, parasını SGK'nın ödediği bu ilaçlar yurt dışına kaçırılıp fahiş fiyatla yabancılara satılıyordu. 18 tutuklu var.

Amerika’da olur da Türkiye’de olmaz mı? Bir eczane kalfasının kurduğu çetenin Sosyal Güvenlik Kurumu’nu dolandırarak ilaç aldığı ve bu ilaçları da kaçak yollarla yurt dışına sattığı ortaya çıktı.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı koordinasyonunda “suç işlemek amacıyla örgüt kurma, nitelikli dolandırıcılık ve rüşvet” kapsamında sahte ilaç ve ilaç yolsuzluğu ile ilgili çalışma başlattı.

İlk incelemede özellikle son üç yılda emniyet birimlerince metruk depolarda ele geçirilen ilaçların seri numaraları kontrol edildi. Çok sayıda ilacın hastalara reçete edilmiş gibi gösterilerek SGK Başkanlığına fatura edilen ilaçlardan oluştuğu anlaşıldı. Bu ilaçların piyasaya çıkış kaynağına yönelik inceleme derinleştirildi.

Liderliğini bir eczacı kalfasının yaptığı çetenin doktor, eczacı, tıbbi sekreter, hastane veri giriş personeli ve çok sayıda eczacı kalfasından oluştuğu belirtildi. Suç örgütünün 162 kişi adına sahte reçete düzenleyip 78 suç işlediği, beş milyon liralık ilacı kişilere yazılmış gibi gösterip SGK’ya ödettiği ve sistem dışına çıkardığı anlaşıldı.

Çaldıkları doktor imzalarıyla yeşil reçeteli ilaç yazıp satmışlar

Kamera kayıtları incelendiğinde örgüt liderinin getirdiği TC kimlik numaralarına sekreter tarafından doktorun e-imzasıyla seri şekilde reçete düzenlendiği belirlendi. Sahte reçetelerdeki ilaçların eczacı kalfalarının çalıştığı eczanelerden temin edildiği tespit edildi. İlaçların eczanenin sistemi üzerinden hayali hastalara teslim edilmiş gibi gösterilerek SGK Başkanlığına fatura edildiği, gerçek hastalara satılmış gibi gösterilen ilaçların yurtdışına satıldığı, böylece ücreti kamuya ödetilen ilaçların kaçak yollarla yurtdışına satılarak aynı ilaçlardan iki kez haksız kazanç edinildiği belirlendi. Doktorların sekreterlerine talimat vererek örgüt lideri eczacı kalfasının liste şeklinde getirdiği TC kimliklerine reçete yazdığı tespit edildi.

HTS bilgileri incelendiğinde adına reçete düzenlenen kişilerin muayene günü hastane civarında bulunmadığı, hesap hareketleri incelendiğinde ise adına reçete düzenlenen bazı şüphelilerle doktorlar ve örgüt lideri arasında şüpheli hesap hareketleri olduğu ortaya çıktı. Adına reçete düzenlenen çoğu kişinin durumdan haberi olmadığını, herhangi bir rahatsızlıkları bulunmadığını, yazılan ilaçları kullanmadıklarını beyan ettikleri belirlendi.

İstanbul ve Düzce’de eş zamanlı operasyon

Bunun üzerine operasyon için düğmeye basıldı. Suça karıştıkları anlaşılan 40 şüpheliye 20 Şubat’ta İstanbul merkezli olmak üzere Düzce’de eşzamanlı operasyon yapıldı. Operasyonlarda 39 şüpheli yakalanarak gözaltına alındı. Şüphelilerden birinin cezaevinde olduğu belirlendi. Olaya karışan sekiz eczanedeki aramalarda piyasa değeri yaklaşık 1.7 milyon lira olan 3 bin 458 tablet ilaç ele geçirildi. Ayrıca denetimlerde eczanelere 73 bin 456 lira idari para cezası uygulandı. Aralarında üç doktor ve eczacıların da olduğu 18 şüpheli tutuklanırken bir şüpheli hakkında ev hapsi kararı verildi. 20 şüpheli hakkında adli kontrol hükümleri uygulandı.

Amerika’da da olmuştu

Buna benzer dolandırıcılık yöntemleri ABD’de de uygulandı. Bu ülkede yaşanan ve artık hakkında TV dizileri ile filmler yapılan Afyon içeren ağrı kesici ilaçlar skandalında çeteler bazı evsiz ve fakir insanları kullanıyor, onlar üzerinden Amerikan hükümetine parasını ödeterek aldıkları ilaçları sokakta bağımlılara satıyordu.

Sebebi ilacın fiyat farkı

Türkiye’de yakalanan bu çetenin bu işi yapabilmesinin, özellikle de parasını SGK’ya ödettiği ilaçları yurt dışına daha yüksek fiyatla satmasının sebebi, bu ilaçların fiyatlarının Türkiye’de Avrupa’ya göre ucuz olması. Ucuzluğun arka planında ise SGK’nın Euro kuru tarifesi var. Türkiye menşei yurt dışı olan ama eşdeğeri Türkiye içinde de üretilen ilaçlara piyasa fiyatının  oldukça altında bir Euro kuru uyguluyor ve bu fiyattan satın alıyor.

Bu sayede bazı ilaçlar Avrupa ülkelerine göre Türkiye’de bu kur farkı sayesinde çok ucuz kalabiliyor. Bir dönem Bulgaristan’dan, Yunanistan’dan günü birlik gelen turistler eczanelerin kapısında kuyruk oluşturuyordu. Ama daha sonra bu ilaçların reçetesiz satılmaması için yeni bir uygulama geliştirildi, elektronik reçete kullanılmaya başlandı.

Anlaşılan çeteler bunun da etrafından dönmenin yolunu buldu, sahte reçeteyle ilaç gerçek bir kişiye yazılmış gibi gösteriliyor, ilacın parası da üstelik SGK’dan alınıyor, sonra o ilaç yurt dışına fahiş fiyatla satılıyor, çete çifte kazanç elde ediyor.

Baskı sonuç getirdi: Japonya’da ertesi gün hapının reçetesiz satışı deneniyor