Yasemin Özcan'ın toprak, kimlik ve göç temalarını işlediği Islak Zemin, Finlandiyalı sanatçı Maaria Wirkkala’nın kırılgan deniz temasıyla trajik göçmen ölümlerini hatırlatan 'Karaya Çıkmak Yasaktır yerleştirmesi Arter'de ziyarete açıldı.

Farz Et ki Sen Yoksun ve Jackie Matisse: Uçurtma Zamanı sergilerine ev sahipliği yapan Arter iki yeni sergiyi daha sanatseverlerle buluşturuyor.

İlki görsel sanatçı ve yazar Yasemin Özcan’ın Islak Zemin başlıklı kişisel sergisi. Son olarak Pera Müzesi’ndeki Kütahya Çini ve Seramikleri Koleksiyonu’ndan yola çıkan Gelecek Hatıraları sergisindeki işleriyle karşımıza çıkan sanatçı bu kez insanın toprakla, hatırlamanın dille, otobiyografinin kurguyla ilişkisi üstünden nesiller arası aktarım, göç ve kimlik inşası gibi konulara odaklanıyor. Sanatçı aileden devraldığı Alevi geleneğine referansla kıymet bilmenin, yas tutmanın, iz bırakmanın ve doğadaki döngüsel süreçleri kabulün farklı yöntemlerini eserleriyle görünür kılıyor.

Özcan seramik, fotoğraf, metin, video, ses ve performans gibi farklı mecra ve malzemelerde üretim yapan bir isim. Bu sergisinde de önceki çalışmalarının yanı sıra Arter’deki galeri mekânı için ürettiği yeni eserleri de ilk kez ziyarete açılıyor.

‘Umut ya da Işık Stresi.’

Topraktan geldik, dönüşüyoruz ve gideceğiz!

Sanatçı bu sergide başrolü toprağa veriyor. Toprak deyince aklınıza ilk ne geldiğini düşünerek başlayabilirsiniz Arter’in giriş kat galerisindeki sergiyi gezmeye. Yapı malzemesi, doğanın yer örtüsü, hayat veren madde… Sanatçı toprağın bu özelliklerinin yanına bir de kültürel aktarım metaforunu ekliyor. Toprak dönüşür, dönüştürür; hayat verir ve nihayetinde hayat sona erdiğinde karışılan yerdir. Özcan da toprağın tüm bu özellikleriyle insanın kurguladığı dil, kimlik ve ilişkilerin evrimi arasında bir ilişki kuruyor.

Islak Zemin Özcan’ın kariyerindeki ilk dönem işlerinden, bu mekana özel yaptığı eserlerden oluşan bir seçki. Örneğin ‘Umut ya da Işık Stresi’ başlıklı iş. Özcan 2011 yılında bir seyahatten sonra eve dönüyor, o an  kendisini mutfak evyesinde bekleyen sürprizden haberdar değil. Evyenin giderinden ışığa uzanan bitki filizi sanatçıyı harekete geçiriyor. “Su ve ışığın olduğu yer hayat da verir” diyen sanatçı bu anı fotoğraflıyor. Bu kare de olumsuzluklar karşısında azmetmek, zorluklarla baş etmek ve esneklikle direnmek için cesaret veren bir yorum olarak ilk kez Eylül 2016’da gerçekleşen Saadet Çıkmazı adlı kişisel sergisinde izleyici karşısına çıkıyor.

V Yaka, 2024.Fotoğraf: Barış Aras & Elif Çakırlar.

Sanatçının bu sene ürettiği V yaka isimli yerleştirmesi aslında bir göç hikayesi. Kırmızı çamurdan tabletler üstüne aşındırılmış yazılar, elle şekillendirilmiş seramik formlar ve pikolu mendil, seramik karolardan saksı içinde filiz gibi çeşitli öğelerden oluşan V Yaka 1950’lerde Malatya’dan İstanbul’a göç eden bir ailenin yaşamının izlerini sürüyor.

Tekinsiz alanlar, kaygan düzlemler

Sergiye ve Yasemin Özcan’ın bu bağlamda ürettiği geniş ölçekli yerleştirmeye adını veren Islak Zemin ise seçkinin yıldızı diyebiliriz. Özcan bu tabiri yine günlük hayatındaki deneyimlerinden ilhamla esere dönüştürmüş. Taşınma sürecinde emlakçılardan sıklıkla duyduğu bu tabir suyla temas eden alanlar için kullanıldığı gibi kaygan ve tekinsiz alanları da ima ediyor. Özcan’ın ‘Islak Zemin’ serisi özellikle ‘V Yaka’ isimli yerleştirmeyle birlikte düşünüldüğünde geçmiş ve bugün, kırsal ve kentsel mekânlar arasında değişen üretim ve tüketim alışkanlıklarını, kimlik aidiyetlerini, ilişki kurma biçimlerini, dil kullanımını ve toplumsal cinsiyet performanslarını sorgulatmayı hedefliyor.

‘Islak Zemin’ isimli yerleştirme.

Her bir harfin ayrı bir seramik formun üzerine yazıldığı ve bir araya gelerek “Her şeyi hatırlamak bir tür deliliktir” cümlesini oluşturduğu 33 parçalık yerleştirme, Özcan’ın 2017’de Fulya Erdemci küratörlüğünde Kapadokya’da düzenlenen Dünya’dan Çıkış Yolları başlıklı Cappadox festivali için ürettiği ‘Toprak Hepimizin’, sanatçının çocukken dedesiyle birlikte çektirdiği, aile arşivinden siyah beyaz bir fotoğrafla dedesinin geleceğe, torunlarına bıraktığı ses kaydının güncel versiyonu ‘Kıymet Bilene’ de sergide yer alan eserlerden.

Dahası için Arter giriş kattaki sergiyi ziyaret edebilirsiniz. ‘Islak Zemin’ 6 Nisan 2025’e kadar ziyarete açık.

‘Karaya Çıkmak Yasaktır’, Fotoğraf: Orhan Cem Çetin.

Karaya çıkmak kimlere yasaktır?

Arter’in bir diğer sergisi ise Maaria Wirkkala’nın, 2007 yılında 52. Venedik Bienali’nde sergilenen ve aynı yıl Arter Koleksiyonu’na dahil edilen ‘Karaya Çıkmak Yasaktır’ başlıklı yerleştirmesi. Bu eser kırık cam parçalarından bir ‘deniz’, sandolo adı verilen ve bu ‘deniz’in ortasında hafifçe sallanan içi suyla dolu geleneksel bir Venedik teknesi, tavandan sarkan bir cam merdiven ve duvara yaslı tek bir kürekten oluşuyor. İlk kez İstanbul’a konuk olan bu sergi de, Wirkkala’nın hırçın, tehlikeli ve karaya çıkmanın imkânsız olduğu bir deniz izlenimi yaratmak için kullandığı kırık cam parçalarının hikayesi de bir hayli ilginç.

Bu cam parçaları sanatçının babası Tapio Wirkkala’nın 1960’ların ortalarından itibaren cam tasarımcısı olarak çalıştığı, Venedik’teki Murano Adası’nda bulunan Venini Cam Fabrikası’ndan gelmiş. Venedik kanallarında sıkça görülen “Karaya çıkmak yasaktır” uyarısını hareket noktası alan Wirkkala bu ifadeyi dünyanın birçok yerinde geçerli olan göçmen karşıtı tavırla ilişkilendirerek eserini politik bir bağlama oturtuyor. Gündeminde ise göçmenlerin çoğu kez trajediyle sonlanan tehlikeli deniz yolculukları var. ‘Karaya Çıkmak Yasaktır’ 23 Şubat’a kadar Arter’de görülebilir.

Arter’in güncel programlarına ilişkin daha detaylı bilgiye www.arter.org.tr adresinden ulaşabilirsiniz. Pazartesi hariç her gün açık olan Arter Salı-Pazar günleri 11:00-19:00, Perşembe günleri ise 11:00-20:00 saatleri arasında ziyaret edilebiliyor. Tüm sergilere giriş 24 yaş altı izleyiciler için her gün; perşembe günleri ise her yaş için ücretsiz.

Bunlar da var

Bir koleksiyona sızmak

Koleksiyoner Mustafa Taviloğlu’nun 50 yılı aşkın süredir biriktirdiği eserlerden oluşan Taviloğlu Koleksiyonu: Bir Koleksiyoner Hikayesi Taviloğlu’nun 52 yıllık sanat koleksiyonerliğinin hikâyesini anlatıyor. Taviloğlu’nun 1972’den beri topladığı sanat eserlerinin 2400’den fazlası İş Sanat ana sponsorluğunda, İstanbul’un tam 7 farklı sanat mekanında birden sergilenecek. Artİstanbul Feshane, Galeri Eyüpsultan, İstanbul Resim ve Heykel Müzesi, İstanbul Sanat Müzesi, İş Sanat Kibele Sanat Galerisi, Mecidiyeköy Likör Fabrikası ve Müze Gazhane 21 Eylül’den itibaren ziyaretçilerini bu zengin koleksiyona ‘sızmaya’ davet ediyor. Geçenlerde Artİstanbul Feshane’de basın buluşması yapılan sergiyi 10Haber kültür sanat şefi Olkan Özyurt yazdı.

Beklenmedik karşılaşma

📍İstanbul Modern, Olafur Eliasson: Senin Beklenmedik Karşılaşman: Günümüz sanatının en önemli isimlerinden, heykelleri ve enstelasyonlarıyla bilinen Olafur Eliasson’un haziran ayında kapılarını açan sergisi izleyiciyle buluşmaya devam ediyor. Sanatçının 30 yıllık kariyerinin özeti niteliğindeki Olafur Eliasson: Senin Beklenmedik Karşılaşman başlıklı sergi 9 Şubat 2025’e kadar izleyiciyi bekliyor.

Alman sanatının ustası Sabancı’da

📍Georg Baselitz: Son On Yıl / Sabancı Müzesi:Sabancı Müzesi sezonu Alman ressam, heykeltıraş Georg Baselitz ile karşıladı. Kendisi Alman sanatına büyük etkisi olan bir isim. 1960’larda figüratif, etkileyici resimleriyle tanınır hale gelen Baselitz 1980’den bu yana uluslararası sanat dünyasında önemli bir isim haline geldi. Sanatçının çalışmaları da doğrudan ülkesinden ilham alıyor. Almanya tarihine özgü çalışmalarında Nazi döneminden kalan sıkıntıları, yıkıntılar, asiler, çobanlar, ağaçlar ve savaş gazileriyle resimlerine taşıyan Baselitz, 13 Eylül’de Akbank Sanat’ın desteğiyle açılacak sergide Baselitz’in yakın geçmişte ürettiği 100’e yakın büyük boyutlu resim ve heykeli SSM’nin tüm galeri alanları ve bahçesine yayılacak. Georg Baselitz’in son on yılda ürettiği eserler 13 Eylül 2024 – 2 Şubat 2025 arasında Sakıp Sabancı Müzesi’nde sergilenecek.

Pera’da birtakım hesaplar ve tesadüfler!

📍Hesaplar ve Tesadüfler: Dóra Maurer, Vera Molnár, Gizella Rákóczy – Macaristan Ulusal Bankası Koleksiyonu’ndan Algoritma Sanatı / Pera Müzesi : Pera Müzesi bilgisayarla sanat olur mu; hesap kitap sanatın içine girer mi diyen düşünenlerin fikrini değiştirmeye yönelik bir sergiye ev sahipliği yapacak. Bilgisayar sanatının üç öncü ismi Dóra Maurer, Vera Molnár ve Gizella Rákóczy’nin eserleri 19 Eylül’den itibaren izleyicilerini bekliyor. 2024 Macar-Türk Kültür Yılı etkinlikleri kapsamındaki sergi üç öncü sanatçının algoritma ve soyutlama ile sanatlarına nasıl yön verdiklerine tanıklık etme fırsatı sunacak. 10Haber kültür sanat ekibinden İhsan Dindar sergiyi ziyaret etti.

Yerebatan Sarnıcı’nda heykeller

📍Yerebatan Sarnıcı, Yeraltının Kapıları – Geçiş ve Yansıma ile Mekâna Dokunma; Vlastimil Beránek: Yerebatan Sarnıcı 1500 yıllık tarihinin büyülü atmosferinde bu kez kristal heykelleri ağırlıyor. Çekyalı heykeltıraşlar Vlastimil Beranek ve Jaroslav Prosek’in ‘Yeraltının Kapıları: Geçiş ve Yansıma ile Mekana Dokunma’ sergisi açıldı.  Bu kez aceleye gerek yok, sergi 30 Kasım’a kadar ziyarete açık. Yerebatan Sarnıcı’nın meşhur kuyruğuna girmiş, sergiyi ziyaret etmiştik.

Bayburt’a bir de böyle bakın

📍Baksı Müzesi, Gel Zaman Git Zaman: Aralarında Bubi, Genco Gülan, Gülsün Karamustafa, Haluk Akakçe, Komet, Seçkin Pirim, Şenol Yorozlu, Mehmet Kavukçu’nun da yer aldığı 85 sanatçı, Gel Zaman Git Zaman başlıklı sergiyle Bayburt’taki Baksı Müzesi’nde. Müzenin kurucusu ve sanatçı Prof. Dr. Hüsamettin Koçan ile Ayça Okay’ın küratörlüğünü üstlendiği sergi, Bayburt dahil olmak üzere halk kültürü üretimlerini günümüz sanatı örnekleriyle yan yana getiren insan hikayeleri sunuyor. Resim, heykel, video, yazı-resim, kilim, seramik ve enstalasyonlarından oluşan seçkiyi 2025 yılının Kasım ayına kadar pazartesi günleri hariç her gün ziyaret edilebilirsiniz.

İzmir’de zaman yolculuğu

📍Arkas Sanat Merkezi, Nejad Devrim & Mübin Orhon: İki İmge Yolcusu: İzmir’in önde gelen sanat merkezlerinden Arkas Sanat Merkezi, yeni sezona Türk resminin iki büyük ismini buluşturan sergiyle merhaba demişti. Yaşamlarının büyük bir bölümünü Paris’te sürdüren Nejad Devrim ve Mübin Orhon’un yapıtlarının yer aldığı sergi, Necmi Sönmez’in küratörlüğünde kapılarını ziyaretçilerini ağırlamaya devam ediyor. Nejad Devrim & Mübin Orhon: İki İmge Yolcusu sergisi, iki ressamın ağırlıklı olarak Paris yıllarında yaptıkları çalışmalara ev sahipliği yapıyor. Sergi 18 Şubat’a kadar açık.

Eskişehir’de de toprağın hikayesi var

📍Sakin Topraklar, Eldem Sanat Alanı: 2018 yılında kurulan Eskişehir merkezli güncel sanat platformu Eldem Sanat Alanı, Sakin Topraklar adlı bir karma sergiyle sanatseverlerin karşısında. Yasemin Ülgen’in küratörlüğünü üstlendiği sergide toprak konusunu ele alan eserler var. 31 Ağustos’a kapılarını açacak sergide Ahmet Karabulak, Ali Cindoruk, Aslıhan Demirtaş, Aşkın Ercan, Cansu Yıldıran, Cemil Batur Gökçeer, Dilşad Aladağ, Eda Gecikmez, Ekin Kano, Ender Özer, Evrim Kacar, Flora Araştırmaları Derneği (Deniz Bozok, Emel Kangal, Rachel Mollman, Hürmüz Yeniceli, Hande Evrenos, Sema Niğdeli, Şebnem Akyıldız), Gökçe Erhan, Gözde Mimiko Türkkan, Gülçin Aksoy, İrem Tok, Kıymet Daştan, Larissa Araz, Serkan Taycan, Sinem Dişli’nin resim, fotoğraf, video, yerleştirme gibi eserleri yer alacak. Eskişehirliler ya da yolu şehre düşenler ldem Sanat Alanı, Dalyancı Konağı’nda sergiyi görebilir. Sergi, 31 Mayıs 2025’e kadar açık.

Eskişehir’de ehlikeyf zamanı

📍Ehlikeyif / OMM Eskişehir: Eskişehir’deki OMM – Odunpazarı Modern Müze, çağdaş eserleri ve fantastik tasarımları bir araya getiren Ehlikeyif sergisiyle sezonu açıyor. Küratörlüğünü İdil Tabanca’nın üstlendiği sergi; resim, heykel, yerleştirme ve mobilya tasarımı disiplinlerinde geleneksel sınırları aşarak yeniden yorumlayan uluslararası sanatçı ve tasarımcıları bir araya getiriyor. Sergi, 8 Eylül 2024—20 Temmuz 2025 tarihleri arasında ziyaret edilebilir.

İstanbul yeni sezona hazır: Sanatın starları sergileriyle geliyor