Takvimler 1959 yılını gösteriyor. Ruth Handler isimli bir anne, kızı Barbara’nın oyuncak bebekleriyle oynarken bir eksiklik olduğunu fark ediyor. O dönemde piyasada yalnızca küçük bebekler var. Onlarla oynanabilecek oyunlar da kısıtlı. Handler kızı ve başka çocuklar için bu eksikliği gidermeyi kafasına koyuyor ve bambaşka bir bebek tasarlıyor. Amacı, küçük bir kızın oyuncak bebek aracılığıyla olmak istediği her şey olabileceğini göstermek. Ve böylece Barbie bebek doğdu…
İlk olarak 1959 yılında Amerikan oyuncak şirketi Mattel tarafından üretilen Barbie, tüm zamanların gelmiş geçmiş en prestijli bebeği. Herkes gelip gidiyor, gündem değişiyor, savaşlar olup bitiyor, dünya düzeni değişiyor ama o her zamana uyum sağlamayı başarıyor. İşte tam da bu nedenle Barbie, hiçbir zaman yalnızca oyuncak bir bebek olmadı. Etki alanı çocuklarla da sınırlı kalmadı. Günün sonunda bir meta olarak her dönemin ruhuna ve taleplerine uyum sağladı ama karakterinden de ödün vermedi. En çok da bu nedenle bugün hâlâ Barbie bebeklerin yerini doldurabilecek başka bir muadil yok.
Barbie ve temsil ettikleri tartışmalıydı
60 ve 70’ler popülerliğini artıran Barbie, en çok satılan oyuncaklardan biriydi. Yükselen bu ilgi eleştirileri de beraberinde getirdi. Evet, Ruth en başta Barbie bebekler aracılığıyla çocuklara olmak istedikleri her şey olabileceklerini göstermek istedi ama Barbie’nin mevcut haliyle gerçekten mümkün müydü? Bebek en başından beri tartışmalara yol açtı. Tartışmaların nedeni belliydi: Barbie’nin görünümü ve temsil ettikleri.
29 santim boyundaki bu bebek, kusursuz vücut hatlarına sahipti. Uzun sarı saçları, düzgün bacakları, büyük göğüsleri ve incecik bir beli vardı. Gerçek dışı ‘güzelliğiyle’ ideal bir beden algısı çiziyordu. Barbie bebeklerin sadece giyinmek ve güzel görünmekle ilgilendiği sınırlı bir dünyaları vardı. Üstelik dünyanın pek çok yerinde rol model haline gelen bu bebek, ona sahip olmanın hayallerini kuran çocuklara o kadar da benzemiyordu. Sadece belirli bir beden tipini ve etnik kökeni yansıttığı için temsiliyet konusunda da sınıfta kalıyordu.
Ancak buna rağmen ‘yenilikçi’ bir yönü vardı Barbie’nin. Varlığıyla, bir şekilde toplumsal cinsiyet rollerine baş kaldırıyordu. Barbie’nin anne olduğunu, bir aile kurduğunu görmedik hiçbir zaman. “Anne olmak zorunda değilim” diyordu Barbie. Evlenmedi de… Sevgilisi Ken ile plastik bir dünyada partileyerek geçiriyordu günlerini.
Barbie’ler de değişir
Gelen eleştirileri dikkate alan Mattel, farklı etnik kökenleri, cinsiyetleri, beden tiplerini ve cinsel yönelimleri temsil eden Barbie bebeklerini tasarladı. 2015’te farklı etnik kökenleri temsil eden yeni bir Barbie bebek koleksiyonu olan ‘Fashionistas’ı piyasaya sürdü. Bu koleksiyonda, Asyalı, Afrikalı, Latin, Hint ve Ortadoğulu etnik kökenleri temsil eden bebekler yer aldı. Yeni bebekler dört farklı vücut tipine, 22 göz rengine, yedi farklı ten rengine, farklı yüz şekline ve 24 saç stiline sahipti. Barbie yine pembe plastik evrenindeydi ama daha gerçek olmak istiyordu.
Ayrıca, farklı beden tiplerini de temsil eden Barbie bebekler üretildi. 2016’da kendi cinsiyet kimliğini ifade eden trans bir genç kız olan Jazz Jennings’in onuruna bir Barbie bebek serisi geldi. Ayrıca, 2019 yılında, çeşitliliği temsil etmek için, ilk kez fiziksel engelli bir Barbie bebek piyasaya sürüldü. Barbie ilkleri başarıyor, ‘Barbie’ler de değişir’ diyordu.
Yanı sıra ünlü isimlerin de Barbie formuyla karşımıza çıktığını gördük. Jennifer Lopez, Katy Perry, Beyonce, Cher, Ava Duvernay, Elizabeth Taylor ve bizden bir isim Gülse Birsel de Barbie bebek formuyla karşımıza çıktılar. Barbie değişiyordu ve bir gün herkes Barbie oluyordu.
Bu Barbie başka Barbie: Feminist bir Barbie mümkün mü?
Barbie’nin popülerliği onu pek çok alana taşıdı. Markalar Barbie’ye özel koleksiyonlar çıkardı, Barbie’nin maceraları ekranlara ve beyazperdeye uyarlandı. Bu uyarlamalar daha çok animasyon türünde olsa da bu kez farklı bir Barbie dünyasına konuk olacağız. Oyuncu, yazar ve yönetmen kimlikleriyle tanıdığımız Greta Gerwig sağlam bir referans örneği olan filmografisi ile ‘Barbie’ filmi ile karşımıza çıkacak.
Margot Robbie’yi Barbie; Ryan Gosling’i ise Ken rolünde izleyeceğimiz filmin kadrosunda ayrıca Will Ferrell, America Ferrera, Simu Liu, Issa Rae, Michael Cera ve Kate McKinnon da yer alıyor. İddialar o ki; hiç görmediğimiz bir Barbie evreninden içeri gireceğiz. Biz değil, film ekibi söylüyor bunu. Örneğin Robbie, ‘Barbie’ olmanın ‘çok fazla yükle geldiğini’ şöyle anlatmıştı: “İnsanlar Barbie’yi duyunca, ‘Bu filmin nasıl olacağını tahmin edebiliyorum’ diyorlar. Ancak sonra Greta Gerwig’in yazıp yönettiğini duyunca yanıt ‘Ah, belki de bu farklı olabilir; bilmiyorum…’ şeklinde değişiyor.”
Ken’in adı yok
Yukarıda da bahsettiğimiz Barbie’ye yönelik eleştirileri ele alan, farklı bir “Barbie evreni mümkün” diyebilen bir film izleyebilecek miyiz bir şey söylemek için henüz çok erken ancak filmden gelen ilk fragmanın umut verici olduğunu söyleyebiliriz. Yayınlanan fragman ve karakter afişleri nasıl bir film izleyeceğimiz konusunda ipuçları veriyor. Barbie’nin alametifarikası pamuk şeker tadındaki pembe dünyası olsa da bu ‘yapay’ dünyanın öteki yüzünü görecek gibiyiz.
Fragmanda, oyuncak bebeklerin ötesinde gerçek insanlar da görüyoruz. Tek bir yıldız Barbie yok, onlarca Barbie var. Üstelik hepsinin de farklı kimlikleri var. Pulitzer ödüllü, fizikçi, gazeteci, doktor, yargıç, hamile, yazar ve diplomat olmak üzere farklı kimliklerde Barbie’ler izleyeceğiz filmde. Ken’e gelince… Filmde Ryan Gosling başta olmak üzere, birçok Ken daha var. Onları da ‘Bir Ken; bir başka Ken daha ve diğer Ken’ şeklinde tanıtan posterlerle gördük. Birbirinden pek de farkı olmayan ‘sadece Ken’ler ‘Barbie’ filmine dair feminist okumalar yapmak isteyen bir yanımızı da heyecanlandırıyor, itiraf edelim.
Bu arada heyecanın bir başka nedeni filmin yıldız kadrosu. Dua Lipa, Kingsley Ben-Adir, Kate McKinnon, Alexandra Shipp, Will Ferrell ve Ncuti Gatwa gibi isimler de farklı Ken ve Barbie’ler olarak çıkıyor karşımıza. Fragmanla birlikte yayınlanan her bir karakteri tanıtan posterler de kısa sürede sosyal medyanın ilgisini çekmeyi başardı. Sosyal medyanın gündeme adapte olup mizaha dönüştürme hızı malum, kısa sürede herkes kendi posterlerini hazırlamaya başladı. Film ve dizi karakterlerinden, ünlü isimlere pek çok tanıdık sima esprili bir şekilde Barbie posterlerinde yerini aldı. HBO’nun son gözdesi ‘Succesion’u posterlere uyarlayanlar da vardı, yerele ve gündeme dönüp Kemal Kılıçdaroğlu’nu Barbie evrenine götürenler de.
Yani Barbie bir kere daha Barbie’liğini yaptı. Bu kez merakla beklenen filmiyle, her zamanki gibi bir bebekten çok daha fazlası olduğunu gösterdi. Bu arada not düşelim, film Temmuz 2023’te vizyona girecek.