Pink Floyd dinleyicilerini zorda bırakan bir soru vardır; David Gilmour mu? Roger Waters mı? Orta yolcu olarak anılabilecek bir grupsa her ikisini birden sahiplenir. Ancak gelinen noktada müzikal ve politik açıdan da da bu iki yaşayan efsane arasında farklılıklar giderek artıyor. Geçen yıl ‘Dark Side of the Moon’un 50. yılı şerefine albümü sil baştan yorumlayan Roger Waters, bu hareketiyle uzun süre konuşulmuştu. Şimdiyse David Gilmour tamamı yeni şarkılardan oluşan bir albüm yayınladı. Yazının devamına geçmeden albümün Spotify’daki kaydını aşağıya iliştirelim. Video konusunda da cömert davranan David Gilmour, kısa süre içinde albümden üç şarkıyı kliplendirdi.
İstikrarlı sesler hakikattır
Tüm zamanların en iyi gitaristlerinden biri olarak kabul edilen David Gilmour, solo kariyerindeki altıncı solo albümünü yayınladı. ‘Luck and Strange’ adını taşıyan çalışma, Pink Floyd’un ‘The Division Bell’ hatta ‘A Momentary Lapse of Reason’dan bu yana sahip olduğu sesin bir devamı olarak da görülebilir. 11 şarkıdan oluşan ‘Luck and Strange’ 61 dakikalık bir dinleme süresine sahip.
Melankolik ama bir o kadar da umutlu albümü dinleyiciyle buluşturmadan önce David Gilmour iki tekli yayınlamıştı. Gitar solosu sevenlerin bir hayli tatmin eden ‘Between Two Points’ ve ‘The Piper’s Call’, albümün öncüleri olarak paylaşıldığında ‘Luck and Strange’2 dair tahminler de yapılmaya başlanmıştı. Tarz olarak albüm bir sürpriz barındırmamakla birlikte ortaya çıkan eser, sadık Pink Floyd dinleyicilerini tatmin eden türden.
Bir aile albümü
Gilmour’un eşi, romancı Polly Samson, şarkı sözlerinin çoğunu yazdı. Bu, zaten ikilinin yıllardır görmeye alışkın olduğumuz işbirliğiydi. Ancak ikiliye bu kez ailenin bir diğer üyesi daha katıldı. Çiftin 22 yaşındaki kızları Romany Gilmour da vokaliyle babasına ‘Between Two Points’ ve ‘Yes, I have Ghosts’ şarkılarında eşlik ediyor. Romany’nin yumuşak, melankolik ve içten yorumunu olumluyor.
Kendisini bundan sonra babasının konserlerde görüp görmeyeceğimiz diğer bir merak konusu. David Gilmour 9-15 Ekim tarihleri arasında Royal Albert Hall’da altı konser verecek. Tüm konserlerin biletleri haftalar öncesinden tükenmiş durumda. Yeni albümünün tanıtım konserlerini bu tarihi ve prestijli salonda gerçekleştirecek olan Gilmour, tam sekiz yıl sonra Royal Albert Hall’da sahne alacak.
David Gilmour sürekli ölümü düşünüyor
6 Eylül’de yayınlanan albümü sonrası ilk röportajını The Times gazetesine veren David Gilmour, ‘Luck and Strange’ın öyküsü kadar politika ve Roger Waters’la olan daha doğrusu pek de olmayan ilişkileri üzerine konuştu. Malum müziğin zirvesindeki isimler belki de ilerleyen yaşlarının da etkisiyle bu tip röportajlara bazen açık olmayabiliyor. Bu nedenle David Gilmour’un cevaplarındaki her satırın tarihi önemi var. 78 yaşındaki müzisyen Will Hodgkinson’ın sorularını yanıtladığı röportajda “Sürekli ölüm ve ölümlülük hakkında düşünüyorum” diyor.
Albümdeki şarkıların pandemi sırasında ortaya çıktığını söyleyen David Gilmour, bu sürecin kendisi adına derin bir karamsarlıkla kaplı olduğunu itiraf ediyor. Bu dönemde insanlığın büyük bölümünün hayatını kaybedeceğine dair düşüncelere kapıldığını söyleyen Gilmour, eşi Polly Samson’ın kaleme aldığı albümdeki şarkı sözlerinde bunun yansımalarının fark edilebileceğini de sözlerine ekledi.
David Gilmour’la Pink Floyd’un içine işleyen karamsarlık
Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik müdahalesine başından beri karşı çıkan ve bu konuda aktif bir tavır takınan David Gilmour, röportajın bu politik kısmındaysa şunları söylüyor: “Biz baby boomers kuşağıydık. Hippi hareketi ve dünyanın daha iyi bir yer olacağına dair belirgin fikirle büyülü bir an yaşadık. Şu anda daha karanlık bir dünyaya gidiyoruz. Putin dehşeti devam ettirmek için takdire şayan bir iş yapıyor ve bu korkutucu. Yaşadığımız o an alışılmadık bir an mıydı? Biz de bunu düşünüyorduk.”
Yer yer varoluşçu fikirlerle ördüğü düşüncelerini açıklamaya devam eden David Gilmour “Bize öğretmedikleri şey ise nasıl yaşlanıp öleceğimizdi. Ama bu insanlar yaşlandıkça kaçınılmaz olarak bunu düşünecekler. Ben hep onlar hakkında düşündüm. On üç yaşındayken bir farkındalık yaşadığımı hatırlıyorum: hepimiz öleceğiz. Bu biraz takıntı haline geldi ve Pink Floyd’un içine işledi”
‘Artık Pink Floyd ile bağlantı kuramıyorum’
Son yıllardaki müzikal üretimini şarkı sözlerinden ziyade melodilere odaklandığını belirten David Gilmour, The Times gazetesinde verdiği röportajda edebiyatçı eşi Polly Samson’dan aldığı desteği şu sözlerle açıklıyor: “Yıllar içinde birkaç iyi şarkı sözü yazdım ama ortaya çıkardığım melodilerin yarısı kadar bile değil. Bu yüzden Polly’nin sözleri yazmasını istedim.
Söz konusu yeni albüm olsa da kaçınımaz bir şekilde söz Pink Floyd ve Roger Waters’a geliyor. David Gilmour bu konuda, Floydianların pek de hoşuna gitmeyecek sözler söylüyor: “Eski grubumda çok güzel zamanlarım oldu. Ama Roger [Waters] , ben otuzlu yaşlarımdayken gruptan ayrıldı. Sonra da Rick [Wright] öldü. [15 Eylül 2008] Dolayısıyla tüm o şeylerin benim için önemi ortadan kalktı. Roger’la neredeyse 40 yıldır konuşmuyorum. Artık Pink Floyd ile bağlantı kuramıyorum”