Guy Ritchie Netflix’teki yerini aldı
Türkçeye ‘Ateşten Kalbe, Akıldan Dumana’ diye çevirilen ‘Lock, Stock and Two Smoking Barrels’ hayatımıza girdiğinde sene 1998’di. Dünya, Guy Ritchie’nin nev-i şahsına münhasır sinemacılığını büyük bir heyecanla karşıladı. Filmdeki birbirinin içine geçmiş, çözülmesi imkansız gibi görünen düğümler, su gibi akan bir olaylar örgüsü, olayları açıklamak için bazen dışardan müdahale eden bir anlatım, bol küfürlü, bol kanlı, bol şiddetli, İngiliz aksanlı gangsterler dünyası kısa sürede Guy Ritchie stilini yarattı ve klişeleşme tuzağına düşmeyip tekrarlara rağmen seyirciyi sıkmadan klasikleşti. Tekrar tekrar kendi kastıyla çalışmayı seven Ritchie, “hep aynı şeyi yapıyor” ile “kendi tarzı var” arasındaki ince çizgide “tarz” tarafına düşebilen, aralarında Woody Allen, Wes Anderson, Tim Burton’ı sayabileceğimiz az sayıdaki yönetmenden birisi olmayı başardı.
Daha sonraki yıllarda bize ‘Snatch’, ‘RocknRola’, ‘Sherlock Holmes’ ve ‘Revolver’ gibi kalbimizi fetheden filmlerle gelen ve bu arada sadece klişeleşme tuzağını değil, kısa bir süre evli kaldığı dünyaca ünlü müzik starı Madonna’nın “kocası” olarak bilinme tehlikesini de bu sıfat üzerine yapışmadan bertaraf edebilen yönetmen bu kez karşımıza çok da başarılı olmayan filmlerinden birinden ilham almış ve filmle aynı ismi taşıyan bir Netflix dizisiyle, ‘The Gentlemen’ ile çıkıyor.
‘The Gentlemen’, Mathew McConaughey, Hugh Grant ve Collin Farrell gibi starlarla dolu kadrosuna rağmen Ritchie’nin daha az ses getiren filmlerinden birisi olmuştu belki de tam bu yüzden usta yönetmen şahane bir tadilatla filmi orijinalinden çok daha iyi bir hale getirerek seyircisine tekrar servis ediyor. İzleyicinin IMDB’de diziye verdiği 8.4 puana bakılırsa seyirci de bu yeni versiyonu oldukça beğeniyor.
Dizi aslında filmdeki hikayenin önü ya da arkası değil, hatta filmdeki karakterlerden hiçbirini dizide göremiyoruz. Dizi, filmin sadece atmosferini ve temasını ödünç almış. Film gibi dizi de “mafya ile karşılaşan İngiliz aristokrasisi” hikayesi anlatıyor. Çalışmaya bayılmayan ve başarılı yatırımları ile tanınmayan aristokratlarının 21. Yüzyılda büyük maddi sıkıntılar yaşadıkları bir sır değil.Koca
Malikaneler ve şaşalı ünvanlara sahip olsalar da aristokratların nakit sıkıntısı yüzünden bu ünvanların hakkını veremediği ve malikaneleri artık çeviremediği bilinen bir gerçek ve çokça işlenen de bir konudur. Ritchie, bu nakit sıkıntısının uyuşturucu mafyası tarafından telafi edildiği bir evren yaratıyor. Aristokratların devasa malikanelerini ve büyük arazilerini kullanan uyuşturucu mafyası karşılığında onlara “saygın” hayatlarını sürdürebilmeleri için gereken parayı temin ediyor.
Halstead Dükü öldüğünde, küçük oğlu Eddie babasının mafyayla bu tarz simbiyotik bir ilişkiye girmiş olduğunu öğrenir. Beş yüz yıllık malikanenin altındaki tünellerde bir esrar imparatorluğu kurulmuştur. Burada çok büyük miktarlarda esrar üretilip paketlenerek satışa hazır hale getirilmektedir. Vefat eden Dük operasyona hiç bulaşmamış sadece malikanenin dehlizlerini kiraya vererek buradan büyük paralar kazanmıştır. Yerine geçen oğlu Eddie, devlet okulunda okumuş, dövüş sanatlarını ve silah kullanmayı iyi bilen, Suriye’de görev yapmış bir askerdir. Bu sıra dışı aristokrat, babasının vefatının ardından abisi Freddy’nin mafyaya çok yüklü miktarlarda kumar borcu olduğunu ve ödemek için bir haftası kaldığını öğrenir. Eş zamanlı olarak babasından kalan “uyuşturucu” ticaretinden de haberi olur. Gözüpek, maceracı ve karizmatik Eddie, bölgenin en büyük mafya babalarından birisinin kızı olan ve malikanedeki işi yöneten Susie Glass ile işbirliği yaparak hem malikaneyi hem de abisini kurtarmaya karar verir. Bu karar sonucu Eddie ve Freddy kendilerini mafyanın kanlı ve tehlikeli dünyasının içinde bulurlar. Her bölüm bir başka belanın içine düşen Dük ve kardeşi acaba zarar görmeden bu bataklıktan kurtulabilecek midir?
Son derece başarılı komedi unsurları içeren bu nefes kesen aksiyonu türün meraklılarının ve Ritchie hayranlarının kesinlikle kaçırmaması gerektiğini düşünüyorum.
‘Peaky Blinders’, ‘Breaking Bad’ ve ‘Narcos’ gibi dizileri sevdiyseniz The Gentlemen’ı beğenebilirsiniz.
Oyun uyarlaması Halo
Şunu kabul etmek gerekiyor ki yeni yüzyılla birlikte sinema ve dizi sektörü kendisine yepyeni kaynaklar edindi. Bu kaynakların başında da yeni jenerasyonun çok düşkün olduğu animeler, çizgi romanlar ve bilgisayar oyunları geliyor. ‘Halo’ dizisi de bir oyun uyarlaması. Halo oyunu ilk kez 2001 yılında X-Box oyun konsolu ile birlikte piyasaya çıktı ve ‘Halo’ konsolun en gözde oyunu oldu. Bu başarının üzerine oyunun hikâyesi uyarlanıp detaylandırılarak bir roman serisine dönüştürüldü. Halo tüm zamanların en çok oynanan yedinci oyunu oldu.
(Spoiler içerir)
‘Halo’ bir bilimkurgu evreninde geçmektedir. Hikâyeye göre Dünya’da hızla artan nüfus ve ışıktan hızlı hareket etme hayallerinin gerçeklik kazanması sonucunda insan ırkı diğer gezegenlerde kolonileşmiştir. Bu kolonilerin merkezi yıldızlararası bir tersane ve bilimsel-askeri araştırma merkezi olan Reach’tir. Reach’te çok gizli bir askeri çalışma olan vSPARTA Projesi yürütülmektedir. Çalışmanın amacı biyolojik olarak değiştirilmiş yarı robot süper askerlerden oluşan bir ordu yaratmaktır. Projenin başındaki bilim insanı Dr. Catherine Halsey kutsal saydığı hedefleri uğruna etik değerleri hiçe sayan bir kişidir. Sparta Programı için uygun gördüğü çocukları henüz altı yaşlarındayken ailelerinden kaçırmış ve çocukların yerine birkaç gün içinde ölen klonlar koymuştur. Kaçırılan çocukların çoğu olağanüstü zorlu Sparta dönüşüm programı sırasında gerçekten ölmüş ancak dört tanesi programı tamamlayabilmiştir. Bunlardan bir tanesi de kendisine Master Şef denilen Komutan John-117’dir.
İnsanlık aynı zamanda Covenant denen acımasız ve çok güçlü uzaylılarla savaşmaktadır. John bu savaş sırasında Madrigal gezegeninde çok eski bir eloktronik kalıntı ile karşılaşır ve kalıntı ile temas etmesinin ardından Master Şef’te çok güçlü psikolojik değişiklikler baş gösterir. Bir silah olduğu düşünülen kalıntı Reach’e taşınırken John-117, biyolojik olarak, hiçbir duygu hissetmeyecek ve çocukluğunu hatırlamayacak şekilde dönüştürülmüş olmasına rağmen kalıntı ile temasın ardından geçmişini hatırlamaya başlar. Dizinin geri kalanında başta John olmak üzere Soartalıların kendilerini tanıma ve geçmişle yüzleşme serüvenini ve insanlığın Covenant ile yaptığı acımasız ölüm kalım savaşını izleriz.
İlk sezonu 2022 yılında yayımlanan ve dizi hem oyuncular hem de bilim kurgu hayranları tarafından beğenilince ikinci sezonu da çekilen Halo’nun yeni bölümlerini Digitürk Beinconnect’te izleyebilirsiniz.
Star Trek Serisi, ‘Battlestar Galactica’ ve ‘The Expance’i sevdiyseniz ‘Halo’yu beğenebilirsiniz.
Martin Scorsese’nin ‘Broadwalk Empire’ı Blu TV’de
‘The Sopranos’un yapımcısı ve senaristi Terence Winter tarafından yaratılan, ilk bölümleri Martin Scorsese tarafından yönetilen efsanevi dizi ‘Boardwalk Empire’ın çok yakında Blu TV’ye geleceği duyuruldu.
2010 ve 2014 yılları arasında yayımlanan, kadrosunda Steve Buscemi, Kelly Macdonald ve Michael Shannon gibi oyuncuları barındıran dizi 1920-1933 yıllarında ABD’de tüketime yönelik içki satışının, üretiminin ve dağıtımının yasak olduğu İçki Yasağı Yasası döneminde gangsterler ve politikacılar arasında kurulan karmaşık ilişkileri konu alıyor. Boardwalk Empire, Nelson Johnson’ın “Boardwalk Empire: The Birth, High Times, and Corruption of Atlantic City” adlı romanının bir uyarlaması.
Dizide o dönem ünlenip dünya çapında tanınan Al Capone, Lucky Luciano gibi gerçek mafya karakterlerini ve olayların merkezindeyse siyasetçi Enoch L.Johnson’dan esinlenerek yaratılan Enoch Thompson ve ailesini izliyoruz. Steve Buscemi’nin canlandırdığı Enoch ‘Nucky’ Thompson, sözde saygı duyulan bir politikacı gibi görünse de aslında bir tür gangsterdir. Atlantic City’de içkinin bir tutku olduğu o dönemlerde, içki yasağının gelmesi Thompson’ un işine gelmiştir. İçkinin resmen yasaklanması içki ticaretini tamamen mafyanın kontrolüne sokmuştur. Bu yasakları bir fırsat olarak gören Thompson bu işten çok paralar kazanmayı umar ancak önünde Fedaral Polisler, diğer gangster ve çeteler vardır.
Kostümleri ve setleriyle dönemi müthiş bir başarı ile yansıtan bol Emmy Ödüllü ‘Boardwalk Empire’, kendisini ciddi bir dizi izleyicisi olarak gören hiç kimsenin kaçırmaması gerek bir baş yapıttır.
‘The Sopranos’, ‘Peaky Blinderse’ ve ‘Ozark’ gibi dizileri sevdiyseniz, Boardwalk Empire’ı beğenebilirsiniz.