Almanya’da Yahudi bir ailede dünyaya gelen, II. Dünya Savaşı sonrasında İngiltere’ye yerleşen ve orada yaşayıp üreten Frank Auerbach yaşayan en önemli ressamlardan. 1950’lerde yerleştiği Londra’yı “fiziksel yıkımla harap olmuş bir şehir’’ olarak tanımlayan sanatçı o dönemde resim yaparken herkesten farklı bir malzeme kullanıyordu: Kömür.
Karanlığın içinden izleyiciye bakan portrelerde ana malzeme olarak kömür kullanan sanatçı bunu yeni bir akım başlatmak ya da farklı maceralara atılmak için yapmıyordu. Özellikle kömürü tercih etme sebebi yeterince parası olmayışı ve kömürün boyadan ucuz olmasıydı.
“Kömür kağıdı mahvetmedi mi” sorusu akıllara düşmüş olabilir. Defalarca yırtıp yama yaptığı kağıt yüzeyler aşınmış, soyulmuş, çizilmiş sonra bazen tekrar aynı işlemlerden geçmiş. Kısacası kömür portrelerinin zemini olan kağıtlar da paramparça. Zaten kömür dağınık, her yere bulaşan bir yapıya sahip. Sanatçı da kömürün tam olarak bu özelliğinden faydalanarak üretiyor eserlerini.
Şimdi Auerbach’ın erken dönem eserleri arasında sayılan, kömür kullanılarak üretilmiş portrelerinden oluşan bir sergi ilk kez ziyaretçilerle buluşuyor. Londra The Courtauld Gallery’de açılan The Charcoal Heads isimli sergide kömür kullanılarak yapılmış 17 portre var. Küratörlüğünü Barnaby Wrigh’ın üstlendiği sergide 17 portre eserde nadir de olsa tebeşirle boyanmış beyaz, mavi ya da kırmızı renk detaylar da var. Ayrıca sanatçının yağlıboyayı katmanlaştırarak elde ettiği üç renkli portreler de ziyarete açık.
Sergi 27 Mayıs’a kadar Londra’da ziyaretçilerini ağırlayacak. Bu arada Frank Auerbach kömürden vazgeçmiş değil. Hala Londra’daki atölyesinde kömürle çalışmaya devam ediyor.