Alban Tepeleri’nin altında, günümüzde çam ağaçları ve çayırlardan oluşan hoş bir manzaradaki tüm Roma kalıntıları arasında, Quintilii Villası belki de en etkileyici olanı. Bu villa, 24 hektarı kaplayan neredeyse minyatür bir şehir. Roma’dan güneydoğuya uzanan antik Appian Yolu üzerinde yer alan villanın kendi tiyatrosu, araba yarışları için bir arenası ve duvarları ve zemini lüks mermerle kaplı bir hamam kompleksi vardı.
Ancak kökenleri MS 2. yüzyıla uzanan villanın hikayesi, cömertlik açısından Roma dünyasında eşi benzeri olmayan özenle hazırlanmış bir şarap imalathanesinin keşfedilmesiyle daha da dikkat çekici hale geldi. Tesis, şarapların fışkırdığı çeşmelere bakan bir dizi lüks yemek odası içeriyordu. Ayrıca imparatorun, beraberindeki kişilerle ziyafet çekerken belki de seyrettiği, köleleştirilmiş işçilerin yeni hasat edilen meyveleri ezip geçtiği mermer kaplı yürüyüş alanları da vardı.
Bu villa adeta mini bir şehir
Antik çağda Roma’nın şehir sınırlarının hemen ötesinde bulunan şaraphane, bir zamanlar meyve bahçeleri ve tarım arazileri olan, anıtsal mezarların ve süper zenginlerin villalarının bulunduğu bir manzaraya sahipti. Antik şarap üretimi konusunda uzman olan arkeolog Dr Emlyn Dodd, “Quintilii Villası, imparatorun Bacchus ile ilişkili eğilimlerini tatmin etmesi için lüks bir şarap imalathanesiyle tamamlanan muhteşem bir mini şehirdi” diyor.
Antik Roma şarap imalathanesinin keşfi, İtalyan Kültür Bakanlığı için çalışan arkeologlar tarafından, villanın arenasının başlangıç noktalarından birini bulmaya çalışırken tesadüfen bulundu. Arena alanı, MS 177-192 yılları arasında tahta oturan İmparator Commodus tarafından yaptırılmıştı. Daha sonraki şarap imalathanesinin, arenanın başlangıç kapılarından birinin üzerine inşa edildiği ortaya çıktı.
Sahipleri öldürüldüler
Villanın asıl sahipleri olan varlıklı Quintilii kardeşleri MS 182 ya da 183’te öldürten, kötü şöhretli Commodus’tu. Bundan sonra imparatorluk yöneticileri, kompleksi kişisel mülkiyetine aldılar, onu yüzyıllar boyunca genişlettiler ve değiştirdiler.
Arkeolog Dodd, villada yakın zamanda kazılan dikdörtgen biçimindeki ayakla üzüm ezme alanlarına dikkat çekiyor: “Genellikle bu ayakla ezme alanları su geçirmez bir betonla kaplanır. Ancak bunlar kırmızı mermerle kaplıydı. Bu ideal değil, çünkü mermer ıslandığında inanılmaz derecede kayganlaşır. Ancak, bunu her kim inşa ettiyse, şarap imalathanesinin abartılı doğasına pratik kaygılardan daha fazla öncelik verdiğini gösteriyor.”
Çeşmeden fışkıran şaraplar
Ezilen üzümler daha sonra yanlarında bulunan iki metre çapındaki iki adet mekanik preslere alınıyordu. Elde edilen üzüm şırası daha sonra bir avlu duvarına yerleştirilmiş yarım daire biçimli nişlerden fışkıran üç çeşmeye gönderiliyordu.
Üzüm şırası, fıskiyelerden aktıktan sonra açık kanallardan geniş seramik dolialara veya toprağa gömülmüş saklama kaplarına akıyordu. Bu, fermantasyonun gerçekleşeceği istikrarlı bir mikro ortam oluşturdukları için antik Roma’da standart bir şarap yapım tekniğiydi.
Bu açık avlu alanının üç yanında geniş, açık girişleri olan yemek odaları yerleştirilmişti. Arkeolog Dodd’un iddiası, burada imparatorun ziyafet çektiği ve şarap üretiminin görkemli gösterisinin tadını çıkardığı yönünde.
Muhteşem ziyafetlerin mekanı
Şimdiye kadar bu yemek odalarından sadece biri kazıldı ve duvarları ve zeminleri, ayrıntılı geometrik desenlerde çok renkli kakma mermer kaplamalarla kaplanmıştı. Dodd odaların hepsini ortaya çıkarmak için fon bulmak istiyor.
Tüm tesis, hem şarap üretiminin pratiği, hem de tiyatrosu düşünülerek tasarlanmış gibi görünüyor. Eski bir imparator olan Marcus Aurelius’un mektupları, onun şarap yapımını izlerken, belki de 48 km güneydoğudaki Villa Magna’daki lüks bir şarap üretim tesisinde, ziyafet verdiğini doğruluyor. Arkeolojik kayıtlarda yeni keşfedilen şarap imalathanesiyle tek paralellik bu. Dodd’un iddiası, imparator ve beraberindekilerin Quintilii Villası’nı her yıl ziyaret ederek o yılki bağ bozumunu bir ritüel ve muhteşem bir ziyafetle başlatmış olabileceği yönünde.