Eski Halkların Demokratik Partisi eşbaşkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ, Kasım 2016’da tutuklandıktan sonra görüşmelerinin cezaevi yetkilileri tarafından ses ve video kayıtlarının alınmasına itiraz etmiş, yerel mahkemelerde bir sonuç alamayınca konuyu Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) taşımıştı.
Demirtaş ve Yüksekdağ’ın avukatlarıyla görüşmelerinde kullanılan belgeler de cezaevi idaresi tarafından görülüyor olmasına dair Ocak 2017’de AYM’ye yaptıkları başvuruda ‘hak ihlali olmadığına’ karar verilmişti. Yapılan görüşmelerin ardından, görüşmelerin kayıt altına alınması uygulaması Şubat 2017’de sonlanmıştı.
Başvuruyu görüşen AİHM, AYM’nin Demirtaş ve Yüksekdağ hakkında verdiği kararda yeterli inceleme yapmadığını, tutuklu yargılandıkları süre boyunca terörle ilişkili suçlarla itham edilmelerine rağmen ortaya konulan delillerin bunu kanıtlamaktan uzak olduğunu belirtti. AİHM’e göre Diyarbakır’daki yerel mahkemenin verdiği ses ve video kaydı alınmasına yönelik karar da Türk hukukuna aykırı bir şekilde alındı.
AİHM, avukat-müvekkil gizliliğinin temel bir hak olduğunu, bunun ihlal edilmesi durumunda savunma hakkının da ihlal edildiğini, bu gizliliğin yalnızca olağanüstü hallerde ihlal edilebileceğini ve istismar edilmemesi için önlemler alınması gerektiğini hatırlattıktan sonra Demirtaş ve Yüksekdağ örneğinde hiçbir önlem alınmadığını, böylesine olağanüstü bir önlem alınmasına yeterli dayanak gösterilmediği, avukat görüşlerinde ses kaydı alınmasına olanak sağlayan 676 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin, bu kayıtlardan edinilen bilgilerin nasıl kullanılabileceğine dair bir çerçeve içermemesinin de eksiklik olduğuna dikkat çekti.
Mahkeme’nin, Türkiye’nin ihlal ettiğine hükmettiği Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 5. maddesinin 4. fıkrasında, ‘yakalama veya tutulma yoluyla özgürlüğünden yoksun kılınan herkes, tutulma işleminin yasaya uygunluğu hakkında kısa bir süre içinde karar verilmesi ve, eğer tutulma yasaya aykırı ise serbest bırakılması için bir mahkemeye başvurma hakkına sahiptir’ deniliyor.
AİHM, Demirtaş ve Yüksekdağ’a 5 bin 500’er euro (güncel kura göre 126 bin 666 TL) manevi tazminat ve 2 bin 500 euro da (57 bin 489 TL) mahkeme masrafı ödenmesine hükmetti. Türkiye’nin AİHM’e gönderdiği yargıç Saadet Yüksel karara katılmadı.
AİHM daha önce de Demirtaş ve Yüksekdağ hakkında ‘hak ihlali’ kararları vermişti.
Aralık 2020 ve Kasım 2022’de verilen kararlarda başvurucuların tutukluluk hallerinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5. maddesi (özgürlük ve güvenlik hakkı), 10. maddesi (ifade özgürlüğü), 18. maddesi (haklara getirilecek kısıtlamaların sınırlandırılması) ve 1 Numaralı Protokol’ün 3. maddesinin (serbest seçimler) ihlal edildiğine hükmetmişti.
AİHM 2018’de de Demirtaş’ın serbest bırakılması gerektiğine hükmetmiş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise bu karar hakkında “Bizi bağlamaz. Karşı hamlemizi yapar, işi bitiririz” demişti.