Felsefe, ‘varış’ı kavrayabilmek için yolculuğa da bakmalı der. O zaman Atatürkçü milliyetçilerin liderliğine soyunan Sinan Oğan’ın, 2 kez ihraç edildiği MHP, kendisini yumruklayan Ak Parti ve “Milliyetçilerin asla yanına gitmeyeceği” Hüda Par ile birleştirdiği yolculuğuna birlikte bakalım.

“Size cenneti vadetmiyorum ama cehennemin kapılarını birlikte kapatacağız.” Brezilya’daki sosyalist hareketin otoriter yönetimi değiştirmek için kullandığı bu sözü kendi siyasi patenti altına alarak, 14 Mayıs cumhurbaşkanlığı seçimlerinde eli hem Cumhur İttifakı’na hem de Millet İttifakı’na oy vermeye gitmeyen “Atatürkçü milliyetçiler”in adayı olarak öne çıkan Sinan Oğan, kendi siyasi hayatı ve muhtemelen ülkenin siyasi kaderi açısından da kritik bir karar aldı.

MHP’ye küskün ülkücüler ile CHP’de kendini tarifleyemeyen Atatürkçülerin lideri olmaya soyunan Sinan Oğan’ın yolculuğu artık bu iki kesimin de en tepkili olduğu Cumhur İttifakı’nda devam edecek gibi görünüyor.

Seçim öncesinde Tayyip Erdoğan’ın “diktatoryal yönetim tarzını eleştirip”, “her türlü milliyetçiliği ayaklar altına aldığını söylediğini” hatırlatarak propaganda yapan Oğan’ın, “istikrar” gerekçesiyle Cumhur İttifakı’nı destekleyeceğini açıklaması, kendisini aday yaparak Türkiye siyasi arenasında tekrar öne çıkan bir aktör haline getiren Ata İttifakı’nı da dağıttı.

14 Mayıs’ta aldığı yüzde 5,17’lik oyla “ikinci turun kilit adamı” rolüne bürünen Oğan’ın bu ani kararı üzerine çelişkileri ve geçmişi de konuşulmaya başlandı.

İşte Sinan Oğan’ın kimi zaman zigzaglarla kimi zaman ise u dönüşleriyle süren yolculuğu:

Azerbaycan ve Rusya’nın izleri

  • Oğan’ın eğitimi ve siyasete atılmadan önceki hayatında Azerbaycan ve Rusya, önemli bir yer tutuyor. Azeri bir ailenin Iğdır’da doğan bir çocuğu olan Sinan Oğan, İşletme bölümünü bitirdiği Marmara Üniversitesi’nde yüksek lisans tezini Azerbaycan’ın ekonomik yapısı üzerine yaptı. Moskova Devlet Uluslararası İlişkiler Üniversitesi’ndeise doktorasını tamamladı. Azerbaycan’ın 2. Cumhurbaşkanı önce Ebulfez Elçibey’e bir süre danışmanlık yapan Oğan, 8 yıl TİKA Azerbaycan temsilciliğini üstlendi.  Sonraki adresi ise Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM) Rusya-Ukrayna Araştırmaları Masası başkanlığıydı. Ardından Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Analizler Merkezi’ni (TÜRKSAM) kurdu ve başkanlığını yaptı.  Bu ayrıntılar önemli çünkü CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Rusya’nın seçimlere müdahale ettiği imasıyla yaptığı çıkış ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Rusya’ya laf söyletmem” cevabı, Türkiye-Rusya ilişkilerine yıllarını harcamış Sinan Oğan için karar vermede belirleyici unsurlardan biri olarak rol oynamış olabilir. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yakınlığı bilinen Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in Oğan’ı arayıp Cumhur İtifakı’nı desteklemesi yönünde telkinde bulunduğuna dair gelen kulis iddiaları da, Oğan’ın Azerbaycan ile güçlü bağları göz önüne alındığında hafifsenmeyecek bir ihtimal haline geliyor. Üstelik Sinan Oğan’ın yakın dostu olarak bilinen Yusuf Halacoğlu da “Herhalde nemalandığınız Azerbaycan’dan talimat geldi” diyerek, Oğan ile köprüleri attı.

Siyasete Bahçeli’ye rapor vererek girdi

  • Sinan Oğan’ın siyasete tam olarak girişi ise bugün onu “At pazarlığı” yapmakla suçlayan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye bir nevi danışmanlık yapmasıyla başladı. 2006 yılında Bahçeli’ye dış politika ve güvenlik konularında raporlar hazırlayan Oğan, 2011’de MHP’nin Iğdır milletvekili olarak Meclis’e girdi. 2015’teki 2 seçim ise Oğan’ın MHP’deki varlığını hem daha görünür hem daha geçici hale getirdi. 7 Haziran seçimlerinde attığı “MHP barajın altında kalabilir” tweeti ile Bahçeli ve destekçilerinin şimşeklerini üstüne çeken Oğan, 1 Kasım 2015 seçimlerinde MHP’nin büyük oy kaybı yaşadığını gerekçe göstererek partinin genel başkanlığına talip olduğunu açıkladı.

Bahçeli, Oğan’ın partiden ihracını istemiş, Iğdır İl Disiplin Kurulu Bahçeli’nin isteğine direnip ihraç kararı almamıştı. MHP Genel Başkanı bunun üzerine Merkez Disiplin Kurulu’nu devreye sokmuş ve Oğan partiden ihraç edilmişti. İhracını yargıya taşıyan Sinan Oğan, kendisini haklı bulan mahkeme kararı eşliğinde MHP’ye geri dönse de parti içindeki ayrıksılığı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin oylandığı 2017 referandumunda tavan yapacaktı. Oğan, parti içinde bu referanduma “hayır” denmesi gerektiğine dair örgütlenmeler yürüttü ve bu propaganda çalışmalarını Meral Akşener, Koray Aydın, Ümit Özdağ gibi parti içi muhalefetin markalaşmış isimleriyle devam ettirdi. 2016 yılındaki bol kavgalı kongrede başkanlığa aday olmak istedi ancak birlikte yürüdüğü bazı muhaliflerin de üstünü çizmesi sonucu partiden ihraç edildi. İkinci ihracı sonrasında da partiye, Bahçeli’ye rağmen mahkeme yoluyla döndü. İYİ Parti’nin kuruluşuna da, eski yol arkadaşı Ümit Özdağ’ın kurduğu Zafer Partisi’ne de katılmayan Oğan’ın kamuoyuna deklare ettiği “başka hiçbir partiye katılmama” sözünü tutması, MHP’nin gelecekteki genel başkanı olmaya çalıştığı şeklinde de yorumlanır hale geldi.

Sonrasında Zafer Partisi’nin Adalet Partisi, Ülkem Partisi ve Türkiye İttifakı Partisi ile yan yana gelerek oluşturduğu ATA ittifakı, 14 Mayıs seçimleri için Oğan’ı partisiz cumhurbaşkanı adayı olarak öne çıkardı.

Sineye çekilenler listesi kabarık

14 Mayıs’a kadar propagandasını Atatürkçü milliyetçilik üzerine inşa eden, “Ne Kandil dağı, ne domuz bağı” sloganıyla hem Millet İttifakı’ndan hem Cumhur İttifakı’ndan kendisini ayrı tutan Oğan’ın Cumhur İttifakı’nı destekleme kararı çelişkilerini gün yüzüne çıkardı. İşte onlardan bazıları:

  • Sinan Oğan katıldığı bir programda, kendisine yöneltilen “Şu an Devlet Bahçeli karşınızda olsa ona ne söylemek istersiniz?” sorusuna, “Türk bayrağındaki ‘Türk’ ismini (ifadesini) çıkarmayı talep eden HÜDA PAR’la Türk milliyetçileri nasıl yan yana gelebilir?” yanıtı vermişti. Ancak şimdi kendisi yan yana geldi.
  • Oğan, seçim çalışmaları boyunca Ak Parti’nin “Her türlü milliyetçiliği biz ayaklar altına aldık” söylemini hatırlatıp, o milliyetçiliği yükseltip yücelterek “dip dalga” haline getireceklerini söylemişti. Ancak dalgadan değil siyaseten güçlü olan limandan yana oldu.
  • MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 19 Mayıs Bayramı nedeniyle yayınladığı mesajda isim vermeden Sinan Oğan’ı hedef almıştı. Bahçeli açıklamasında, “Olmayan siyasi gücünü varmış gibi gösterip siyaseti at pazarına çevirenler, kamuoyuyla gün aşırı talep listeleri paylaşanlar samimi olmadığı gibi milli ve ahlaki değerlerle ters düşen fırsatçı acizlerdir” ifadelerine yer vermişti. Ancak daha yakın zamanda soyadı yanlış yazıldığı için bir gazeteciden 3 dakika boyunca zorla özür isteyecek kadar “gururlu” bir profil çizen Oğan, şimdi kendisini iki kez ihraç etmiş ve son olarak hakaretvari ifadeler kullanmış bir siyasi ile aynı çatı altında buluştu.
  • Cumhurbaşkanı Erdoğan, Oğan ile görüşmesinden önce “Taleplerine boyun eğecek değiliz” demişti. Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu ise Oğan’ın “kırmızı çizgileri olarak ortaya koyduğu kriterlerin” zaten kendi yol haritalarında da olduğunu anlatmıştı. Günün sonunda Oğan, “Millet İttifakı bizi ikna edememiştir” diyerek kararını açıkladı.

Sadece 1 hafta önce ‘farklı’ düşünüyordu

Oğan ayrıca şu sözlerin de sahibi:

2012’deki bu arbede Oğan’ın MHP içindeki süksesini de artırmıştı.

  • “Recep Tayyip Erdoğan korkusu sizde Allah korkusundan daha öteye gitmiş” (2012’de Meclis’te Ak Partililere böyle bağırdı)
  • 7 Aralık 2014’te kişisel Twitter hesabından bir paylaşım yapan Oğan, “Türkiye’de makul şüpheli olarak, hırsız dendiğinde ‘hırsız = Kaçak Saray = AKP= Erdoğan = Bakanlar’ akla geliyor” ifadelerini kullanmıştı.
  • Cumhurbaşkanı Erdoğan, ikinci tur stratejisini deprem ve depremzedeler üzerine inşa ederken, Oğan bu konuda da Erdoğan ile ayrı düşen yorumlar yapmıştı.  Sosyal medya hesabında çadır ihtiyacı giderilmeyen depremzedelerin durumunu hatırlatarak “Devletin sadece uçak kiralamaları için bu yılın ilk 3 ayında harcadığı para ile 120 bin konteyner almak ve halen çadırlarda yaşayan depremzedeleri korunaklı bir alana geçirmek mümkün. Üstelik Cumhurbaşkanlığı’na ait 13 uçak varken… Bizim dönemimizden itibardan tasarruf olacak. SÖZ!” ifadelerini kullanmıştı.
  • TC ifadesinin devlet kurumlarının tabelalarından kaldırılmasını da sıkça eleştiren Oğan, bu konuda son olarak “Türk ismini her yerden silmeye çalışanlara karşı Kızılay’ı yeniden Türk Kızılay’ı yapacağız” diye paylaşım yapmıştı.
  • 14 Mayıs’tan hemen önce sosyal medya hesabından yine bir video paylaşan Oğan, “20 yıldır iktidarı değiştirememiş bir muhalefet, 20 yıldır ülkeyi her gün geriye sürüklemiş bir iktidar… Bunların tamamını 1 oy değiştirir” ifadelerini kullanmıştı.
  • Cumhur İttifakı’na destek verecek olmasını “istikrar” üzerinden gerekçelendiren Oğan, daha yakın zamanda ekonomide bir istikrar olmaması üzerinden propaganda yapıyordu. Sinan Oğan, kilosu 30 TL’ye dayanan kuru soğan üzerinden de iktidara yüklenmiş, “Oy ver Sinan Oğan’a, muhtaç olma kuru soğana :)” paylaşımını yapmıştı.
  • MHP ile CHP arasındaki büyük gerilim unsurlarından biri olan Ülkü Ocakları eski genel başkanı Sinan Ateş cinayetinde de Oğan’ın tuttuğu saf, Cumhur İttifakı’ndan farklıydı. 14 Mayıs’tan önce Sinan Ateş suikastını hatırlatarak iktidara yüklenen Oğan, “Sinan Ateş’in ailesine ve sevenlerine sözüm var. Muhsin Yazıcıoğlu’nun dava arkadaşlarına sözüm var. Faili meçhul cinayetleri aydınlatacağımız o an geliyor” demişti.
  • Ak Partli’li Binali Yıldırım’ın dahi “Oy verenler üzerinden böyle pazarlık hoş karşılanmaz. Sinan Bey çok da havaya girmesin” diye tepki gösterdiği Oğan’ın, “pazarlık” konusundaki fikirlerinin de daha 19 Ocak’ta farklı olduğunu HDP üzerinden dile getirdiği bir iddia üzerinden görüyoruz: “2023 seçimlerinin ikinci tura kalması çok yüksek bir ihtimaldir. HDP bir pazarlık partisidir, kapatılacağının söylenmesi samimi değildir. İkinci tura kalındığında AKP ile pazarlık masasına oturacaktır. İşte o zaman HDP’nin planlarını bozacağız.”
  • Seçimden tam bir gün önce İstanbul’daki semt gezmeleri sırasında ise şimdi akla gelince düşündürücü olan şu sözü vermişti: “Bize neler teklif edildi bir bilseniz. Reddettik, yine reddedeceğiz. Ne Kandil dağı, ne domuz bağı!”

Sırada izah ve ikna var

Gelinen noktada Oğan, “Cehennemin kapılarını kapatmaya” aday olarak çıktığı yolda, “cehennem” olarak tariflediği başkanlık sisteminin “istikrarı” için Cumhur İttifakı’nı seçti.

İngiliz yazar John Berger, “Cehennem içeriden geçersiz ilan edildiğinde, cehennemliği son bulur” der, belki Oğan da son durumunu kendisine böyle açıklıyordur; ancak 14 Mayıs’a kadar peşi sıra sürüklediği tepki oylarının sahiplerine “cehennemin” artık neden makbul olduğunu nasıl açıklayacağı da, o oyların ne kadarının kendisini takip edeceği de merak konusu.

İki gün önce gece yarısı “Plana sadık kal… #OAnGeliyor” yazan Sinan Oğan için en başından beri ‘plan’ bu muydu yoksa ‘plan’a sadık mı kalmadı? Bu ifade, kendisine verilen sözlerin tutulması için bir tembih miydi yoksa kişisel bir telkin mi? Bu bulanıklık belki de önümüzdeki günlerde ortadan kalkacak. Siyasette sır kalmayacağı için sorular cevaplarını bulacak, “o an” gelecek.

Muhalefetten tepkiler yükseliyor

Tartışmaların odağındaki isim Sinan Oğan’ın Cumhur İttifakı’nı destekleme kararının ardından peş peşe açıklamalar gelmeye başladı. İktidar bloğu memnuniyetini sessizce dile getirirken, muhalefet cephesinden ve sosyal medyadan yükselen tepkiler büyük.  Ata İttifakı’nı da parçalayan ve siyasette soğuk duş etkisi yapan kararın  ve peşi sıra gelen tepkilerin ayrıntılarını bu linkten okuyabilirsiniz.

Adalet Partisi lideri ‘Ata İttifakı dağıldı’ dedi, Kılıçdaroğlu’na desteğini yineledi