Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Kızılcahamam’daki AK Parti İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’nda konuştu. Burada toplantıların önemine değinen Erdoğan 1-2 Temmuz’da yine Kızılcahamam’da belediye başkanlarıyla bir araya geleceğini duyurdu.
“Böylece yol ve dava arkadaşlığımızın, siyasi sorumluluğumuzun gereğini yerine getirmenin yanı sıra son bir yılda yaşanan 3 seçimin de kapsamlı muhasebesini yapacağız. rabbimiz, hayat rehberimiz Kur’an-ı Kerim’de ‘onların işleri kendi aralarında istişareyledir’ buyuruyor. Peygamberimiz de istişare edenin pişmanlık duymayacağını bizlere müjdeliyor. Siyasi hayatımızın her aşamasında olduğu gibi partimizin kuruluşundan itibaren de istişareye, kararlarımızı ortak akılla almaya önem verdik. Halkımızla aramıza mesafe koymadık, görünmez duvarlar örmedik” diyen Erdoğan, siyaseti millet için yaptıklarını söyledi.
Türk siyasi yaşamında istişare kültürünün AK Parti’yle beraber kazanıldığını savunan Erdoğan “Eleştiriye, özellikle yapıcı, yol gösterici eleştiriye her zaman açık olduk. Partimiz bünyesindeki demokratik mekanizmaları en iyi şekilde işlettik” diye konuştu. Seçimler arasındaki farkı kolaya kaçmadan ele alacaklarını söyleyen Erdoğan, farklı kanallardan derledikleri bilgilerle yol haritalarının da netleştiğini ifade etti.
“Her zaman edep dairesinde olduk, edepten hiç taviz vermedik ama edepsizliği de karşılıksız bırakmadık. 27 Nisan bildirisinde, Gezi olaylarında, 17-25 Aralık ve 15 Temmuz darbe girişimlerinde olduğu gibi gerektiğinde öne herkesten evvel biz atıldık” diyen Erdoğan, din, dil, ırk, mezhep ayrımı yapmadıklarını söyledi. Yüzde 52’nin oyunu alırken geriye kalan yüzde 48’in de oyu olmasa bile beğenisine mazhar olduklarını ifade eden Erdoğan, sadece oy aldıkları kesimlere değil, Türkiye’nin tamamına hizmet ve eser ürettiklerini söyledi.
Seçimlerin sadece ekonomiyi değil halkı da yıprattığını belirten Erdoğan, ekonomideki sıkıntılar başta olmak üzere Türkiye’nin meselelerini çözmeye odaklandıklarını aktardı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, 31 Mart seçimleri sonrasında, AK Parti Genel Merkezi’nde kendisini ziyaret ettiğini anımsatan Erdoğan, “Arayı uzatmadan Kurban Bayramı’ndan önce ben de kendisine iadeiziyarette bulunacağım. Sayın Özel’in ziyareti akabinde siyasette bir yumuşama arzuladığımızı, bunu teşhis etmeye çalıştığımızı ifade ettim. Bu yumuşamanın bir tarafı iktidarsa bir tarafı da muhalefettir. Biz bu konuda son derece rahatız, özgüvenliyiz. Tekrar ediyorum, biz kutuplaşmanın, kamplaşmanın, gerilimin tarafında hiç olmadık. Ama eğer yine de üzerimize düşen bir şey varsa hiç çekinmeden gereğini yaparız. Burada asıl olan muhalefetin kendi politikalarını gözden geçirmesidir. İktidarı gerilim yanlısı olarak yaftalamak kolaydır ancak asıl muhalefet kendisini bu noktada samimi bir özeleştiriye tabi tutmalıdır” dedi.
‘Kırmızı çizgilerimizden taviz verecek değiliz’
“Elbette siyaset belli bir çerçevede, belli sınırlar içinde yapılır. Yumuşama adı altında kimliğimizden, ilkelerimizden, duruşumuzdan, hassasiyetlerimiz ve kırmızı çizgilerimizden taviz verecek değiliz. Muhalefetten de böyle bir taviz beklemiyoruz. Ancak siyasetin özellikle de muhalefetin yıkıcı, yıpratıcı, ötekileştirici bir zemin üzerinde ilerlemesi Türkiye’ye fayda değil zarar getirir. Türkiye bu siyaset tarzının acısını geçmişte defalarca yaşadı, çok ağır bedeller ödedi. Vesayet güçleri ve oligarşik yapılar, siyasetin bu gerilimli atmosferinde kendilerine alan açtı, hatta demokrasiye müdahale imkanı buldu” diyen Erdoğan yumuşamaya dair şunları söyledi:
“Bu bizim için de muhalefet için de bu ülkede yaşayan her bir birey, faaliyet gösteren her bir kurum için de geçerlidir. Terör, terörü meşrulaştırmak, sırtını terör örgütlerine dayamak, şiddet, şiddeti övmek, darbe, sokak eylemleri ile darbe girişimi, hakaret ve iftira hukuk dışıdır. Çok açık söylüyorum, bizim hukuk karşısında boynumuz kıldan incedir, Şeriatın kestiği parmak acımaz. Aynı tavrı aynı tutumu muhalefetten de bekleriz. Onların da hukuka saygı duymasını isteriz.
Siyasette yumuşamaktan kastedilen hukuka, demokrasiye, insan haklarına saygı duyulmasıdır. Bizden hukuksuzluk karşısında kimse yumuşak bir tavır beklemesin. Demokrasiyi ortadan kaldırmaya, insan haklarını çiğnemeye yönelik eylemler karşısında kimse bizden yumuşak tavır beklemesin. Özgürlükleri kısıtlamaya yönelik girişimler ya da özgürlük adı altında başkalarının özgürlüğünü daraltmaya yönelik eylemler karşısında bizden kimse yumuşak tavır beklemesin. Milletin inanç değerlerine, kutsallarına, mukaddesatına yönelik karşısında kimse bizden yumuşak tavır beklemesin.
Yeni anayasa vurgusu
Türkiye’ye saldıranlar, Türkiye’nin çıkarlarına zarar verenler, ülkemizin hak ve hukukunu çiğnemeye kalkan müstevliler karşılarında kimse bizden yumuşak tavır beklemesin. Biz işte ana muhalefetten ve muhalefetten de bunu bekliyoruz. Türkiye’nin bazı meselelerinin siyaset üstü bir yaklaşımla ele alınması, gerilimi zaten kendiliğinden düşürecektir. Milletin siyaset kurumundan beklentisi de bu yöndedir. Milletimiz, bizden sandıkta kendisini temsil yetkisi verdiği siyasetçilerden ortak bir zeminde bir araya gelip derdine derman olmamızı bekliyor. Örneğin, terör karşısında iktidarı, muhalefeti, ortak bir tavır geliştirebildiğinde sadece gerilim düşmekle kalmayacak terör de artık tamamen miadını dolduracaktır. Mesela darbe anayasasının, sivil, yeni, kuşatıcı ve özgürlükçü bir anayasa ile değiştirilmesi konusunda hep beraber el ele verebilirsek sadece siyasetin havası değil inşallah ülkemizin bahtı da değişecektir.
‘Dar alanda siyaset yapılmaz’
Dar alanda siyaset yapılmaz. Sıkılı yumruklarla musafaha (el sıkışmak) olmaz. Bir elini tokalaşma için uzatıp diğer eliyle arkasında hançer tutanlarla diyalog olmaz, uzlaşı olmaz. Nitekim geçmişte olmadı. 15 Temmuz ihaneti sonrasında şahsımızın ve Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin iyi niyetli gayretleriyle tesis edilen Yenikapı ruhu ne yazık ki birilerinin ihtiraslarına kurban edildi. Aynı aktörlerin medya ve sosyal medya silahşorlerini kullanarak mevcut atmosferi kundaklamaya çalıştıklarını görüyoruz. Milletimizin umutlarını arttıran siyasetteki yumuşamanın bu sefer kelebek ömürlü olmamasını temenni ediyoruz. Her konuda aynı düşünmek, konuşmak, aynı cümleleri kurmak zorunda değiliz.”