Hollanda’nın Lahey, Deventer ve Amsterdam kentlerinde 14 Mayıs’taki seçimler için oy kullanma işlemleri pazar günü sona ermişti. Ancak başkent Amsterdam’da sandıkların kapanmasına kısa bir süre kala, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun destekçileri arasında kavga çıkmıştı. Yaklaşık 300 kişinin karıştığı arbedenin ardından Amsterdam polisi olağanüstü hal ilan etmiş, oy verme işleminin gerçekleştiği RAI Fuar ve Kongre Merkezi’ne helikopter ve ambulans sevk edilmişti.
Hollanda hükümetinden olaya ilişkin sert açıklamalar yapıldı. Aşırı sağcı Özgürlük Partisi (PVV), kavgaya karışan seçmenlerin ‘Hollanda vatandaşlığından çıkarılmasını ve ülkeden deport edilmesini’ istedi.
Hollanda Sosyal İşler Bakanı Karien van Gennip, sandık başında şiddet ve gözdağı gibi eylemlerin ‘kabul edilemez’ olduğunu söyleyerek, oy verme işleminin yasalara uyularak ‘Hollanda usulü’ gerçekleşmesi gerektiğini belirtti. Van Gennip, Türkiye seçimlerinin çok gergin olduğunu, bu gerginliğin de Hollanda’ya ‘ihraç edildiğini’ dile getirdi.
Koalisyon hükümetinin büyük ortağı Özgürlük ve Demokrasi İçin Halk Partisi (VVD) Milletvekili Bente Becker ise Türkiye kökenli Hollanda vatandaşlarının ‘çok uzun süredir Erdoğan rejiminin etkisinde kaldığını ve sindirildiğini’ öne sürerek, kavgaya AKP’ye yakın olduğu bilinen Osmanlı Ocağı’na mensup kişilerin de karıştığı iddiasına atıfta bulundu.
İktidar partisinden milletvekilleri, olaylara ‘AKP’nin militan şubesine bağlı kişilerin katıldığına dair’ işaretler olduğunu belirtti. Aşırı sağcı PVV’den milletvekilleri, Hollanda’nın Türkiye seçimleriyle bir alakası olmadığını savunarak bir daha oy kullanma işlemlerine izin verilmemesi önerisinde bulundu.
Aşırı sağcı partiden bu öneri gelse de yaklaşık 287 bin Türk seçmenin olduğu Hollanda’da 146 bin 149 kişi sandığa gitti. Böylece seçime katılım oranı 2018’deki seçimlere göre yüzde 4,3 artarak, 50,96’ya ulaştı.