İstanbul Büyük Şehir Beledi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ‘İstanbul Sanayi Odası Meslek Komiteleri Ortak Toplantısı’nda konuştu.
‘İstanbul’a ihanet’ olarak nitelediği ‘Kanal İstanbul’ gibi kentin başına bela olabilecek projeleri engelleyemedikleri takdirde tarihte ‘kötü anılacak’ yöneticiler olacakları uyarısı yapan İmamoğlu şehrin 1/100.000’lik bir plana sahip olmasının önemine dikkat çekti.
İmamoğlu önümüzdeki eylül ayında başladıklarını ilan edecekleri 1/100.000’lik planın “bir şehrin anayasası” anlamına geldiğini vurguladı.
İmamoğlu “1/100.000’lik ölçek dediğimiz şey bir kentin kültürünü tarifler, sanatını tarifler, eğitimini tarifler, doğasını, yaşamını, suyunu tarifler ve bunlara çözüm bulur. Bütün bunları çözebilmenin tek yolu var. Gerçekten akıl yolu ve bilim yoludur. Bundan sapmadığınız zaman emin olun ekonominiz de iyi olur, dış politikanız da iyi olur, ticaretiniz de iyi olur, sanayiniz de iyi olur, şehirciliğiniz de güzel olur. Bizim de tek yolumuz bu; başka yolumuz olamaz. İstanbul’a karşı sorumlu olmak insanlığa karşı sorumlu olmaktır. İnsanlığa karşı mahcup olmayacağımız güzel bir dönemi İstanbul’umuza var etmek istiyoruz” dedi.
İmamoğlu şunları söyledi:
Türkiye’mizdeki atmosfer, kurumları bazen birbirinden uzaklaştırabiliyor. Bizim yoğun çabalarımıza rağmen, arzu ettiğimiz seviyeye ulaşamadığımızı dile getirmek isterim. Şunun da altını çizeyim: İSO, bu konuda gerçekten ilgili ve işin içinde olan, İstanbul’u ilgilendiren hususlara katkı sunma ve içinde olma gayretini gösteren kurumlarımızdan olduğu için de ben buradan teşekkür ederim hem Başkanına hem yönetimine hem üyelerine. Böyle de olmalı. Çünkü bu şehir hepimizin, bu ülke hepimizin. Ülkemizde hükümetler olabilir, yerel yönetimler olabilir, kişiler gelip geçicidir, kurumlar kalıcıdır. Hele hele devletimiz bakidir, ebedidir. Ezeli olduğu kadar ebedidir. O bakımdan ülkemiz, bayrağımız, devletimiz, milletimiz gibi kutsal kavramlar üzerinizden baktığımızda, geçici olan her unsurun, dönemlerinde sanki kalıcıymış gibi yarattığı atmosfere de aldanmamak lazım. Yani biz, ezelden gelip ebediyete doğru giden böylesi kutsal emanetlerin iyi yönetilmesi noktasında, iş birliğimizi en üst seviyede ortaya koyarak, sürdürülebilir bir ortamı var etme sorumluluğuna da sahibiz. Birçok konu konuşulabilir ülkemiz adına, şehrimiz adına. Ama esas olan; ışığımızın bilim olması, teknik, akıl, evrensel değerler, çalışmalar, ulusal bazda değerlerimiz ve maneviyatımız… Her şeyin içinde olduğu bir organizasyon ile doğru kararlar alma mekanizmalarını kurabilme becerisini ortaya koyduğunuzda, her türlü konuyu, sorunu aşabileceğimizi düşünüyorum.”
İstanbul olarak birçok konuda nasıl bir yolculuğa sahip olmamız gerekir; bugünü, yarını ve geleceği nasıl konuşmamız gerekir?’ Önemli bir başlık. Az önce çevre düzeni planından bahsetti Sayın Başkanımız. İstanbul’un ne yazık ki üst ölçek çevre düzeni planı yok. 2 kere 2, 4. Ben bunu her yerde tekrar ediyorum. Çünkü bunun iyi algılanması lazım. 1/100.000’lik çevre düzeni planı niçin yok? Aslında vardı. İyi bir çalışmaydı 2000’lerin başında. Ama bu çevre düzeni planı o dönem 2009’da oy birliğiyle, meclisindeki bütün siyasi katılımcıların ortak kararıyla kabul edilmiş bir çevre düzeni planı olmasına rağmen yine yaklaşık 1,5-2 yıl sonra bir genel seçim öncesi açıklanan birçok projeyle tamamen -tabiri caizse- çöpe atılmış bir plana dönmüştür. Sadece 1,5-2 yıl sonra. Yani 2009’da başka bir İstanbul; 2011 itibariyle başka bir İstanbul tariflenmiştir her açıdan. Ulaşımı, yerleşimi, sanayi, yolları, havalimanları vesairesiyle birlikte birçok konusuyla, hatta kanalı, şusu busu; birçok projesiyle çöpe atılmış bir planlama yerine yeni bir İstanbul tariflenmiştir. Ve planlı bir tarif değildir. Sadece siyasi bir vaat üzerinden, hangi çalışmayla, hangi paylaşımla, hangi ortak kanaatle oluştuğu belli olmayan bir aşamayla, bir çevre düzeni planı yok sayılarak yeni bir bakış açısını ve bize göre çok sakıncalı, İstanbul’u tehdit eden bir bakış açısını İstanbul’a sunmuşlardır.