Yerel seçimlerde gözlerin çevrildiği İstanbul yarışıyla ilgili araştırmacılar, başa baş ve kıl payıyla bitecek bir seçim bekliyor. Ekrem İmamoğlu yarışta avantajlı ama bu avantajı o kadar da büyük değil ve dengeler değişebilir.

Yerel seçimlerde gözlerin çevrildiği İstanbul yarışının nasıl sonuçlanacağı merak konusu. Yöneylem Araştırma Genel Koordinatörü Derya Kömürcü yarışın son güne kadar kafa kafaya gideceğini düşünüyor. Kömürcü seçim sonucunun birkaç bin oyla belirlenebileceğini söyledi.

CORE Araştırma Enstitüsü Direktörü Ulaş Tol’sa İmamoğlu’nun başından beri yarışta önde olduğunu belirtti. 2019’a göre İmamoğlu’nun artık daha fazla ‘CHP’li bir figür olduğunu belirten Tol’a göre Erdoğan’la polemiğin artması da İBB başkanının dezavantajlarından.

İki isim de katılım oranındaki düşüşün İmamoğlu’nun aleyhine olacağı görüşünde.

Erdoğan’ın gözü İstanbul’da

31 Mart’ta yapılacak yerel seçimler için İstanbul’da büyük bir mücadele yaşanıyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 14 Mayıs seçimlerinin ikinci turu sonrasında partisinin ilk merkez yürütme kurulu toplantısında İstanbul’daki durumun incelenmesi ve yerel seçimler için çalışmalara başlanması talimatını vermişti. Siyasi yaşamının her anında İstanbul’a önem veren Erdoğan sıklıkla ”İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanır” sözünü tekrarlıyor. Refah Partisi döneminde İstanbul’da partisinin il başkanlığı dahil birçok farklı görevi üstlenen Erdoğan 1994 seçimlerinde de İBB başkanı seçilmişti.

Diğer yandan Türkiye genelindeki 64 milyon seçmenin 11 milyon 300 bininin yaşadığı İstanbul Türkiye’nin aynası olarak görülüyor. İstanbul Türkiye’nin en büyük belediyesi olarak en yüksek bütçeye de sahip. Bu bağlamda partiler bu kaynağa sahip olup bununla daha fazla seçmene doğrudan ulaşmak istiyor.

İstanbul’u muhalefetten geri almak isteyen AK Parti’nin adayı Murat Kurum oldu. MHP’nin de desteklediği Kurum’un karşısındaysa bu sefer 2019’daki ittifak desteğinden yoksun Ekrem İmamoğlu var.

2019’da neler yaşanmıştı?

31 Mart 2019 seçimlerinde sekizi partili toplam 24 aday vardı. CHP’nin adayı İmamoğlu o zamanlar partisinin işbirliği yaptığı İYİ Parti tarafından da desteklenmekteydi. Seçimlerde aday çıkarmayan HDP de herhangi bir işbirliği olmadan İmamoğlu’nu desteklemişti. Seçim öncesi HDP’nin tutuklu eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş ’’Varsa azıcık hatırım, ricam şudur ki, gerekirse bağrınıza taş basın, ama mutlaka sandığa gidip ‘Faşizme hayır’ anlamına gelecek oyunuzu kullanın’’ demişti.

Bu seçimlerde 4 milyon 171 bin 118 oy alan İmamoğlu 21 bin 462 oy farkla seçimi kazandı.

Ancak AK Parti ve MHP’nin itirazlarını değerlendiren YSK, ‘kamu görevlisi olmayan sandık kurulu başkan ve üyelerinin seçimde görevlendirilmesi’ gerekçesiyle seçimleri iptal etti. İlçe seçimleri içinse iptal kararı alınmadı.

23 Haziran’da yapılan ‘tekrar’ seçimi öncesi PKK lideri Abdullah Öcalan’dan HDP’ye  ‘tarafsızlık’ mektubu gelse de TRT ekranlarına Osman Öcalan gibi kırmızı bültenle aranan bir isim çıkarılsa da sonuç değişmedi.

İmamoğlu farkı 23 Haziran 2019’da 806 bine çıkardı. İki ay arasındaki puan farkı 9,22 oldu. Yeni İBB Başkanı ayrıca İstanbul’un tüm ilçelerinde oyunu artırmayı başardı, 28 ilçede birinci oldu.

Artık İmamoğlu Bahçelievler, Bayrampaşa, Beykoz, Beyoğlu, Çekmeköy, Eyüpsultan, Fatih, Gaziosmanpaşa, Sancaktepe, Şile ve Üsküdar gibi AK Parti’nin ‘kale’ sayılan ilçelerinde de öndeydi.

Muhalefet lehine olan bu tablo 14 Mayıs seçimlerinde de değişmedi. Kılıçdaroğlu iki turda da Erdoğan’ın önünde yarışı tamamladı. İkinci turda farkı açan Kılıçdaroğlu yüzde 51,78’le yarışı İstanbul’da Erdoğan’ın önünde bitirdi.

Ancak iktidar açısından 31 Mart 2024 seçimlerinde MHP’yle ittifak hali devam ederken muhalefet cephesindeyse birlik bu sefer sağlanamadı. Beş sene öncesinden farklı olarak da İstanbul’da 22 parti ve 27 bağımsız aday yarışacak.

Bu karmaşık tablo İstanbul seçimlerini daha da büyük bir merak konusu haline getiriyor.

İstanbul’daki yarışı araştırmacılara sorduk.

Derya Kömürcü: İstanbul’daki yarış son güne kadar kafa kafaya

Yöneylem Araştırma Genel Koordinatörü Derya Kömürcü İstanbul’daki seçim yarışının son güne kadar kafa kafaya gideceğini düşünüyor. Kömürcü’ye göre bu durum adayların performansından da bağımsız: ‘’İstanbul Türkiye’nin aynası gibi. Türkiye’deki kutuplaşmış ortam İstanbul’a direkt yansımış durumda. Dolayısıyla İstanbul sorunlarından ya da belediyecilik hizmetlerinden ziyade seçmenler parti aidiyetleriyle davranmaya devam ediyor. O yüzden bir adayın yaptığı gaf ya da diğer adayın çok iyi bir proje ortaya koyması çok büyük bir fark yaratmıyor gibi görünüyor.’’

‘İki isim arasındaki oy farkı hata payının içinde’

Kömürcü iki isim arasındaki oy farkının birbirine çok yakın ve hata payı içinde olduğunu belirtirken İmamoğlu’nun bir adım önde olduğunu söyledi: ‘’Bana kalırsa İmamoğlu genel tabloda daha avantajlı. Bunu puan farkı olarak ifade etmek mümkün değil. Çünkü çok yakın sonuçlar var. Hepsi hata payının içinde değerlendirildiğinde gerçekten kafa kafaya bir yarış olduğu görülüyor. Ama İmamoğlu’nun hem mevcut belediye başkanı olmasından hem de geçmiş dönemde yaptıklarından dolayı avantajı var. Hem de İstanbul seçmenini incelediğimizde muhalif seçmen cumhur ittifakı tabanıyla kıyaslandığında çoğunluğu oluşturuyor. Dolayısıyla bu seçmenler bir adayın arkasında toplanırsa ve bu da İmamoğlu olursa kazanması daha kolay olacaktır. Belki İmamoğlu için bir adım önde diyebiliriz. Ama gerçekten çok belirgin bir fark olduğunu ya da favori olduğunu söyleyeceğimiz bir tablo yok bence.’’

KONDA anketi: Ekrem İmamoğlu ile Murat Kurum arasındaki fark açıldı

‘Birkaç bin oyla sonucun belirlenebileceği bir seçim’

Doç. Dr. Kömürcü muhalefet cephesinde DEM ve İYİ Parti’nin yarattığı dezavantajın cumhur ittifakında da Yeniden Refah Partisi’nin aday çıkarmasıyla oluştuğunu belirtti. Birkaç bin oyla sonucun belirlenebileceğini belirten Kömürcü’ye göre seçmen stratejik karar verecek:

’’DEM Parti’nin, İYİ Parti’nin aday göstermesi İmamoğlu açısından bir dezavantaj oluşturdu. Ama karşı tarafta da Yeniden Refah Partisi’nin aday göstermesi cumhur ittifakı açısından dezavantaj oluşturdu. Bugün biz 2019’daki koşullarda seçime giriyor olsaydık ‘İmamoğlu 4-5 puan önde’ ya da ‘kazanması çok daha olası’ diyebilirdik. Ama bugünkü tabloda rakibiyle kafa kafaya gelmesine yol açan şey muhalefet seçmenlerinin bir biçimde bölünüyor olması. Ancak bu bölünmeyi de yanlış anlamamak gerekiyor. Örneğin DEM Parti’nin İstanbul’da yüzde 10 oyu varsa belediye başkan adayları aynı oyu almayacak. Bunların yarısı İmamoğlu’nu destekleyecek. Ama oradaki birkaç yüz binlik kayıp bile seçimin sonucunu belirleyebilir. O kadar kritik bir seçimdeyiz. Tıpkı 31 Mart 2019’daki gibi birkaç bin oyla sonucun belirlenebileceği bir seçime gidiyoruz. Son düzlükte seçmenlerin ‘gönlümdeki aday mı kazanacak aday mı’ muhasebesini yapacağını düşünüyorum. Birçok seçmen stratejik oy verecektir.’’

‘Katılım oranı da çok belirleyici’

Kömürcü’ye göre İmamoğlu açısından bir diğer önemli etken de seçime katılım oranı olacak:

’’Bence İmamoğlu ve CHP açısından seçime katılım oranı çok belirleyici olacak. Yani CHP kendi seçmenlerini ve genel olarak bundan birkaç ay önce Kemal Kılıçdaroğlu’na oy vermiş olan muhalif seçmenleri sandığa götürmeyi başarırsa bu İmamoğlu için büyük bir avantaj olur. Ama seçime katılım düşerse o zaman risk başlar diye düşünüyorum.’’

Ulaş Tol: İmamoğlu başından beri önde

CORE Araştırma Enstitüsü Direktörü Ulaş Tol ise İmamoğlu’nun İstanbul’daki yarışta başından beri önde olduğunu düşünüyor: ”İmamoğlu bu seçimlerde başından beri önde. 2019 seçimlerinde Binali Yıldırım kampanyaya önde başlamıştı. Yani 2018’de partisinin İstanbul’daki oy oranına baktığınızda avantajlı duruyordu. Şimdi tersi bir durum var. 2023 seçimlerinde Kılıçdaroğlu yarışı İstanbul’da Erdoğan’ın önünde bitirdi. Cumhur ittifakının oy oranı YRP ve BBP dahil yüzde 46 oldu. AK Parti ve MHP’nin yüzde 42’de kaldı. Yani aslında İmamoğlu 23 Haziran 2019’da aldığı yüzde 54 desteği hiç kaybetmedi. Bu yüzden bence adaylar açıklandığında İmamoğlu kafadan öndeydi. YRP’nin aday çıkarması ve DEM Parti’nin İmamoğlu’na gidecek oyları çevirecek bir aday çıkarmaması da bu farkın nedenlerinden. Ayrıca iktidar DEM Parti kozunu da fazla oynayamadı. Yani zaten böyle bir fark vardı.’’

‘Kurum kentsel dönüşümle başladı sonrası siyasete dönüp oralarda kayboldu’

Tol’a göre Murat Kurum geride başladığı bu tabloyu tersine çevirmekten çok uzak: ’’Kampanyalara da bakarsak bunu geri döndürecek bir performans göremedik. Kurum teknokrat bir isim. İstanbullu değil. İstanbul’u bilmediğini de seçmene hissettirdi kampanya sırasında. ‘Siyasi’ de değil. Çok zikzaklı bir kampanya yürüttü. Kentsel dönüşümle başladı sonra genel siyasete geri döndü ve oralarda kayboldu. Çok gaf yaptı. Bu belki önemli değil ama seçmene ‘İstanbul gibi karmaşık bir metropolü yönetecek birisi’ izlenimini yaratmadı. İmamoğlu da bunun karşısında etkili bir kampanya yaptı diyebiliriz.’’

‘Gençler bu seçimi çok takip etmiyor’

Yerel seçimlerin sönük geçtiğini belirten Tol şunları söyledi: ”Seçmen seçimlere önem atfetmiyor. Erdoğan önem atfediyor, CHP önem atfediyor. Ama eski seçimlere göre ilgi yüksek değil. Biz gençlere yönelik çalışmalar yapıyoruz. Çok takip etmiyorlar. 2023 seçimlerine giderken neredeyse tüm faaliyetlerini bırakıp seçimlere odaklanmışlardı. Şimdi oralara döndüler. Bu ilgisizlik hali 2023 sandık seçimlerinden çok da sapma olmayacağı beklentisini de getiriyor.’’

İmamoğlu’nun iki dezavantajı

2019’a göre İmamoğlu’nun artık daha fazla ‘CHP’li bir figür olduğunu belirten Tol’a göre bununla birlikte Erdoğan’la polemiğin artması İBB başkanının dezavantajlarından:

’’Bu seçimlerde İmamoğlu’nun iki dezavantajı olduğu söylenebilir. İlk olarak 2019’da CHP’li değildi İmamoğlu. Yani CHP’li bir siyasetçi algısı yoktu. Kılıçdaroğlu CHP’ydi ve İmamoğlu da farklı parti seçmenlerine hitap edebilen merkez bir figürdü. Şimdi daha CHP’li İmamoğlu. Kurultay sonrası gelişmeler nedeniyle sembolik lider haline gelmiş halinde. Bu yüzden CHP’nin yükleri ona binebiliyor. CHP hep çok tartışılır kamuoyunda. Mesela son dönemde aday tartışması yapıldı. O kararlarda da etkisi olduğu düşünüldüğü için İmamoğlu CHP’nin yükünü sırtlanmak zorunda kalıyor. Nitekim Afyonkarahisar ve Burcu Köksal olayında da İmamoğlu bunu göğüslemek zorunda kaldı. Başarılı da yaptı. Ama sürekli bu yükleri alması bir dezavantaj. 2019’a göre diğer bir fark da İmamoğlu’nun Erdoğan’la polemiğe girmesi. Bu tabii biraz o da Kurum’un etkili olmamasından kaynaklanıyor. Bir de herkesin aklı 31 Mart’ta değil. Demirtaş’ın dediği gibi 1 Nisan ve sonrası da önemli. Bu yüzden Erdoğan’ı da hedef alıyor İmamoğlu. Bu durum  İstanbul’u kazanması için çok gerekli bir şey değil. Ama Erdoğan zaten sahneye inecek ona ön almak istiyor. Ben İmamoğlu İstanbul’da kaldığı sürece daha etkili olacağını düşünüyorum. Çünkü yurttaşlar, yerel seçimlerde konunun da yerel kalmasını istiyor. Bir de genel seçimlerden çok yoruldular. Mesela muhalefet ‘köprüden önce son çıkış’ tabirini kullandılar. Bu kozla ikna olmaya açık değil muhalif seçmen. Eğer muhalifler oy verecekse İmamoğlu İstanbul’u yönetsin, AK Parti’ye geçmesin diye verecek. İstanbul’un yönetim tarzını beğendiği için verecek. Nitekim yapılanlar anlatıldıkça da muhalif seçmen daha fazla etkileniyor.

‘Çok büyük meseleler olmazsa AK Parti seçimi döndüremez’

Katılım oranında düşüş olması durumunda bunun İmamoğlu aleyhine olacağını söyleyen Tol’a göre çok büyük meseleler olmazsa AK Parti seçimi döndüremez: ‘’2019’a bir ay kala seçimler başa baştı. Binali Yıldırım biraz öndeydi. Bir ayda İmamoğlu kıl payı öne geçecek şekilde işler değişti. Bir ayda kampanyayla işlerin değişmesi kolay değil. Çok büyük meseleler olmazsa bu seçimi AK Parti’nin döndürüp kazanması zor. DEM Parti seçmenini ajite edecek ya da YRP seçmenini etkileyecek önemli bir gelişmenin olması lazım değişim olması için. Yani kampanyalar hiç yapılmasa da yaklaşık aynı sonuç olacak gibi. Genel kanının aksine bence İstanbul’da seçim sürprizli gitmiyor. 2019’da psikolojik üstünlük muhalefette değildi. Şimdi bu üstünlük İmamoğlu’nda. ‘İmamoğlu kazanır’ fikri anketlerde de gerçek oyunun üstünde.’’