Çok uluslu bir şirketin pazarlama departmanında yöneticilik yapan Seda Kaçan, isteği ve azmi sayesinde başladığı otomobil sporlarında ilklere imza attı. Çocukluğunun geçtiği Kırklareli’nde boyu pedallara basacak kadar uzadığı andan itibaren araba kaçırmaya çalışan Seda, otomobil sporlarıyla oldukça geç denebilecek 26 yaşında tanıştı. Seda, erkek egemen yarış dünyasında var olmayı başarmanın ötesinde üç yıl içinde ulusal çapta yarış kazanan bir pilot haline geldi.
30 yıl sonra bir ilki başardı
1992’de bunu başaran Ann Tahincioğlu’ndan 30 yıl sonra Türkiye Pist Şampiyonası’nda yarışan ilk kadın sürücü olan Seda, bir sene sonra da şampiyonada yarış kazanan ilk kadın pilot ünvanı aldı. Başarılı pilot, üç yarış birinciliği elde ettiği 2023 Türkiye Pist Şampiyonası’nda maksi grup klasmanını ikinci sırada tamamladı. 2023 İtalya Binek Otomobiller Şampiyonası’nın (TCR İtalya) Imola’daki son ayağında Türkiye’yi yurt dışındaki bir pist yarışında temsil eden ilk kadın sürücü olarak kayıtlara geçti.
‘Zengin sporu denince geç başlamış’
Çoğu kişinin zengin işi dediği motor sporlarına adım atışına ilişkin konuşan Seda Kaçar şunları söyledi: “Doğduğum yer, çok küçük bir yer. Eğlencesine karting alanı bile olmayan bir yer. Çevremde ve ailemde bu sporla ilgilenen kimse bulunmuyor. ‘Nereden geliyor bu istek’ diye sorulduğunda ‘içten yanmalı’ diyorum. Dış faktörlerden bağımsız, tamamen içimden gelen bir istek bu. Üniversiteyi kazanmamla beraber İstanbul’a geldim. O dönemde yarışan pilotları çok takip ediyordum. Bunlardan birinin söyleşisine gittim ve çıkışta ona ‘Arabaları çok seviyorum. Yarış pilotu olmak için ne yapmam lazım’ diye sordum. O kişi ise bana ‘Baban benim babamdan zengin değilse bu sporu yapamazsın’ dedi. O zaman ‘Demek ki benim gerçekleştirebileceğim bir hayal değilmiş’ dedim ve sporu seyirci olarak takip etmeye devam ettim. Üniversiteden mezun oldum, kurumsal şirketlere giriş yaptım. 26 yaşında hayatı sorgularken sevdiğim ve içimde tutku olan o şeyden başkası yapamazsın dediği için vazgeçtiğimi fark ettim.”
‘İlk gokartımı kredi çekerek aldım’
Performans sürüş eğitimi veren bir kursa yazılma kararı alan pilot, kadrosunda yer aldığı Bitci AMS Yarış Takımı’nın direktörü İbrahim Okyay’la tanışmasını şöyle anlattı: “Bu alanda gittiğim ilk eğitimdi. 15-20 kişi içinde tek kadındım. Çoğu kişi spor arabalarıyla gelmişti. Ben şirket aracıyla gidiyorum, herkes garip garip bakıyordu. Kurs sonunda süreleri ölçüyorlardı. O gün ilk ikinciliğimi kazandım ve orada bana altyapım olup olmadığını sordular. Ben de ‘Çok istiyorum. Kimden öğrenebilirim’ dediğimde takım direktörü İbrahim Okyay’la tanışmam gerektiğini söylediler. Ardından İbrahim Okyay’la tanışmak için beni davet ettikleri Kars’a gittim. Çıldır Gölü’nde, buzda sürüş yapıyoruz. İbrahim Okyay yanıma oturdu ve çok heyecanlandım. Hayatımın sınavıydı. Parkuru tamamladıktan sonra bana ‘Ne desem yapıyorsun, altyapın mı var’ sorusunu yöneltti ve işe kartingden başlamam gerektiği tavsiyesinde bulundu.”
Ailesinden destek görmedi
Seda Kaçar, otomobil sporlarının ne kadar zor olduğunu profesyonel karting aracına bindiğinde anladığını belirterek “Karting için ilk eğitimimi, şirketten aldığım bonusu yatırarak yapmıştım. İlk karting aracımı bankadan kredi çekerek aldım. Ailem ve çevremdeki kimse bana yardım etmedi. Etrafımdaki birçok kişiden ‘yapamazsın, yaşın çok geç, çocuklarla karting mi yapacaksın, bir kadın için çok zor değil mi, çalışırken nasıl yapacaksın’ gibi cümleler geldi. Fakat bunlara kulak asmadım. İstenince gerçekten yapılabiliyor. Annem öğretmen, babamsa asker. Baktığınızda memur bir ailenin çocuğuyum. Ben nasıl imkanım yokken ‘yapamıyorum’ diyerek kenara çekilmek yerine risk alıp, kredi çekip böyle yarışabildiysem, istedikten sonra gerçekten yapmanın bir yöntemi bulunuyor. İstisna olabilirim ama bunun aynı zamanda yapılabildiğinin de bir örneğiyim” dedi.
29 Ekim’de tarihe geçti
Seda Kaçar, yurt dışındaki bir pist şampiyonasında yarışan ilk Türk kadın pilot ünvanını aldığı TCR İtalya’nın Imola ayağıyla ilgili şunları söyledi: “Bu sene yurt dışında bir yarışa çıktım ve orada çok güzel ilkleri başardık. 28-29 Ekim’de TCR İtalya’nın Imola ayağında yarışmak istedik. Bunun iki sebebi vardı. Biri manevi değeri. Cumhuriyetin 100. yılında yarışmak. Diğeri de kendimi yurt dışında test etmek. Fakat tabii ki her isteyen elini kolunu sallayarak bu şampiyonada yarışamıyor. Çok rekabetçi bir seri. En hızlı giden pilottan yüzde 17 kadar yavaş olabiliyorsunuz. Aksi takdirde kriterlere uymadığınız için yarışa katılamıyorsunuz.”
“Kariyerini nasıl sürdürmek istiyorsun?” sorusuna pilot “Kısa vadede ilk hedefim, İtalya’daki serileri takip ederek hem oradaki F1 pistlerini öğrenmek hem de ileriye yönelik kendimi geliştirmek. Ardından Avrupa’daki rekabetçi bir seride podyuma çıkarak Türk bayrağını orada sallandırmak. Şimdilik otomobilde ilerliyoruz ama uzun vadede tabii Formula seviyelerinde kendimi test etmek isterim” yanıtını verdi.
Uğur getirdiğini ve ruh halini düzelttiğini düşündüğü bir iki şarkıyı her yarış öncesi dinlediğini aktaran Seda Kaçar, otomobil yarışlarının fiziksel ve zihinsel bakımdan zorlayıcı olduğunu belirterek, “Dışarıdan bakıldığında kolaymış gibi gözükebiliyor. ‘O da spor mu’ diyenlere yarış sonrası fotoğrafımı atıyorum. Yüzüm kıpkırmızı hatta morarmış şekilde, ter içinde. Zannedersiniz ki tulumla duşa girmişim. Hem fiziksel hem de stres yönetimi bakımından çok zor bir spor. Bu yüzden de vücudunuzun buna dayanıklı olması gerekiyor. Yarış öncesi bütün pilotlar çok sıkı bir spor programı uygular. Hem kaslarını geliştirebilmek için hem de dayanıklılık anlamında. Muhakkak ısınarak otomobile bineriz. Aksi takdirde çok fazla kas ağrısıyla karşılaşabiliyoruz. Bir de motor sporlarında normal hayatta çok fazla kullanmadığımız kasları kullanıyoruz. Mesela boyun kası çok önemlidir. O yüzden buna özel kas antrenmanları yaparak hazırlanıyoruz” diye konuştu.
F1 pilotları Ricciardo ve Hamilton’dan ilham alıyor
Imola Pisti için “Efsanevi Formula 1 pistlerinden biridir. Çok teknik, yokuş çıkmalar inmeler, rollercoaster (lunapark treni) hissi veren virajlar var. En heyecanlı, en keyif aldığım pist Imola’ydı” diyen Seda Kaçar konuşmasına şöyle devam etti: “Örnek aldığım Formula 1’de yarışan iki isim var. Biri Daniel Ricciardo. F1 dünyada sadece 20 kişinin yarışabildiği bir seri. Çok stresli ve inanılmaz gergin ama Ricciardo her an gülmeyi ve bulunduğu ortama neşe katmayı başaran bir pilot. Bir de Lewis Hamilton’ı çok beğeniyorum. Sadece pilotaj olarak değil değer verdiği, arkasında durduğu konuları her alanda söylemeye devam ettiği için.”
‘İlk kazamda kendimden çok aracı düşündüm’
Seda Kaçar, motor sporlarının bir parçası olduğunu söylediği kazalar hakkında “Benim de tek ve inşallah son olur diyeceğim bir kazam var. Körfez Pisti’nde gerçekleşti. İnanılmaz talihsiz bir kazaydı. Çünkü otomobil üç farklı açıdan bariyerlere temas etti. O an canıma bir şey olacağıyla ilgili en ufak korkum yoktu. Korkum, otomobildeki hasar ve o hafta sonu yarışıp yarışamayacağımı öğrenmekti. Kaza bu işin doğasında var. Beni korkutan, geren bir şey değil” dedi. Yarışçıların trafikte diğer sürücülerden daha güvenli araç kullandığını vurgulayan pilok konuşmasını şöyle sürdürdü: “Hız tutkumuzu pistlerde hayata geçirdiğimiz için çoğu pilot trafikte çok sakin kullanır. Günlük hayatta her beyaz yaka, kurumsal insan gibi şirket aracı kullanıyorum. Spor otomobil kullanmıyorum.”