“Kalıplar bozulunca yeni dünyalar ortaya çıkar”
Bu dize ABD’li şair Tuli Kupferberg’e ait. 2010 senesinde hayata gözlerini yuman Kupferberg, bu dizeyi elbette günümüz Türkiye Milli Futbol Takımı’nın halini öngörerek yazmadı. Ancak gelinen durum, sözün cuk oturduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Türkiye, pandemi dolayısıyla 2021’e ertelenen Avrupa Futbol Şampiyonası’na giderken gözde takımlardan biriydi. Bazı otoriteler millileri “underdog” yani sürpriz yapmaya aday takım olarak bile görüyordu. Ancak turnuva İtalya’da soğuk duşla başladı. Çoğunluğu Avrupa kulüplerinde top koşturan oyunculardan kurulu “Bizim Çocuklar” sahadan 3-0 mağlup ayrıldılar.
Aynı takım daha sonra Galler’e 2-0 ve İsviçre’ye 3-1 kaybederek turnuvadan 0 çekip elendi. Elemelerde Fransa’ya kök söktüren toplamda 3 gol yiyen yıkılmaz duvar, yerle yeksan olmuştu. Kadro değeri o güne kadar her sezon, her ay, her hafta artan milli takımın futbolcularının bazıları o günden sonra adeta serbest düşüşe geçtiler.
Bu düşüşün en fazla hissedildiği pozisyon savunma hattıydı. O zamanlar İtalya Serie A’da hırçın oyun tarzıyla izleyenleri mest eden Merih Demiral, önce Juventus’tan Atalanta’ya döndü ardından kariyerini Suudi Arabistan’a taşıdı. Yanlış anlaşılmasın özellikle Merih adına kâğıt üstündeki gerileme saha içinde o kadar da dramatik seviyede seyretmedi. Ancak bu dramayı yaşayan stoper Çağlar Söyüncü oldu.
Leicester City’de dünyanın sayılı stoperleri arasında gösterilen oyuncu, özellikle EURO 2020 sonrası serbest düşüşe geçti. 2021-22 sezonunu nispeten iyi geçirip 41 maçta süre alan Çağlar’ın Milli Takım performansı sorgulanmaya başladı. 2022-23 sezonu tam olarak kariyer dibiydi. Leicester’da yalnızca 9 maçta forma giyen oyuncu takımı küme düşerken İngiltere macerasının sonuna geldi. Bugün Atletico Madrid’de oynayan Söyüncü, bu sezon toplamda 5 maçta yalnızca 74 dakika süre aldı. Aslına bakılırsa Simeone takımına sadece 9 maç oynadığı sezonun ardından transfer yapmak bembeyaz bir sayfaya yeni bir romanın ilk cümlelerini yazmak için son derece isabetli olabilecek bir kararken, evdeki hesap çarşıya uymadı.
As stoper ikilisinin yaşadığı düşüşe ek olarak o dönem kariyerini Fransa’da sürdüren Umut Meraş da uzun vadede sol bek sorununun çözümü olamayacağını kariyer çizgisinin gittiği yerle gösterdi. Aynı turnuvada sol bekte denenen sağ ayaklı Mert Müldür de 2022-23 sezonunda yaşadığı şanssız sakatlıkla ay-yıldızlı formadan uzun süre uzak kalacaktı.
Uzun lafın kısası iki sene sonra söz konusu turnuvadan savunmaya yazılabilecek yegâne isim Roma forması giyen Zeki Çelik’ti. Zeki’nin de kariyerinin formda bir döneminde olduğu söylenemezdi. Milli Takım adına 2022 Katar biletinin alınamadığı “Bizim Çocuklar”ın artık o kadar bizim görülmediği dönemin sonu Şenol Güneş’le yolların ayrılmasına ve Stefan Kuntz’un göreve gelmesine çıktı.
İtalyan dokunuşu
İstikrarsız Kuntz günlerinin sonunu 8 Eylül’de iç sahada alınan Ermenistan beraberliği getirdi. Daha sonra Japonya’yla oynanan hazırlık maçı milli takımlar adına karar mercinin Hamit Altıntop olduğu federasyonda Kuntz için atılan son kurşundu. Ancak bu kurşunun hedefi bulmayacağı açıktı, samuray kılıcı yazılı fermana son darbeyi indirdi.
İtalyan teknik direktör Vincenzo Montella daha önceki iki sezon Adana Demirspor’u çalıştırıp Türk futboluna önemli isimler kazandırmış biriydi. Montella yöntemi, kısa vadede başarı hedefinin de varlığıyla kabul edilebilirdi. Değişim kaçınılmaz, çözüm merak konusuydu.
Türkiye, Montella yönetiminde ilk resmi maçına Hırvatistan deplasmanında çıktı. Stoper ikilisi sürprizdi. İtalyan’ın Adana Demirspor günlerinden öğrencisi Samet Akaydin’i, Galatasaray’ın formda ismi Abdülkerim Bardakcı tamamlıyordu. Sağ bekte Zeki değişmez isim, sol bekteyse Ferdi’nin yokluğunda Cenk Özkacar forma giyiyordu.
Topu rakibe bırakıp karşılama oyunu oynayan Milli Takım savunmayı geride kurdu. Stoper ikilisi bu zorlu deplasmanın altından alnının akıyla kalktı. Milliler 1-0 kazandı. 3 gün sonra oynanan Letonya maçındaki 4-0’lık zafer EURO 2024 biletini getirdi. İtalyan dokunuşu işe yaradı. Türkiye yepyeni bir stoper ikilisiyle tanıştı.
Değişim mümkün, biri hariç
Merih’in sakatlığı düşünüldüğünde EURO 2024 başlarken Samet’in yerini garanti etmek zor. Ancak Almanya’ya karşı 3-2’lik zafer gösterdi ki Türkiye, 29 yaşında olağanüstü bir sol stopere sahip. Abdülkerim Bardakcı, Ferdi Kadıoğlu’na asist yaparak milli takım kariyerinde bir ilke imza attığı maçı yüzde 87 pas isabeti, 4’te 4 hava topu kazanma ve 2 uzaklaştırmayla bitirdi. Savunmada verdiği güven bir yana topla çıkışları, hücuma yön verişiyle beğeni topladı. Galatasaray’da geçen sezon başlarken stoperde değişmez isim Victor Nelsson olarak görünüyordu. Gelinen noktada Davinson Sanchez, Nelsson yerine iyi bir ekleme, Abdülkerim ise olmazsa olmaz konumunda.
“Yabancı futbolcuya toz konduramama” klişesine girmek istemem. Ancak Almanya maçından şu çıkarımı yapmak yanlış olmaz: Davinson’un yeniden kariyer yükselişi yaşaması biraz da Abdülkerim’le ilgili değil mi sizce? Öyle ya Ozan da sırıtmadı dün yanında. Milli Takım savunması solundan sağına istikrar vadetti. Ay-yıldızlı kariyerinin ilk golünü atan Ferdi Kadıoğlu, yıllardır Avrupa büyüklerinin hedefi konumunda ve gidişi çok da uzak değil bu kesin. Ancak Ferdi’nin yaşı ve potansiyeli göz önüne alındığında bu sürpriz değil (sürpriz olan onun pozisyonuydu ve bu konuda da Türk futbolu Vitor Pereira’ya teşekkür borçlu). Sürpriz olan Abdülkerim’in gösterdiği kariyer gelişimi, kararlılığı ve azmiyle bugün geldiği nokta.
Şu unutulmasın, Burak Yılmaz, 35’inde Fransa devine transfer yaptı, PSG’yi geçip şampiyonluk yaşadı. O yüzden hiçbir şey için geç değil, böyle giderse belki kışın belki EURO 2024 sonrası Galatasaray’ın kapısı deneyimli stoper için çalınabilir.
Kıssadan hisse, Türkiye, biraz da Montella’nın sayesinde potansiyelini fark etti. Kendi içinden çözüm üretmenin, bozuk yapıyı yamamak yerine yıkıp yeni baştan yapmanın yolunu buldu. Kupfenberg’in dediğine atıfla, Türkiye savunmasında kalıplar bozuldu, yeni dünyalar yeni yetenekler ortaya çıktı.