Dazet Wilfried Armel Zaha, 10 Kasım 1992 tarihinde Fildişi Sahili’nin Abidjan kentinde anne ve babasının sekizinci çocuğu olarak dünyaya geldi. Zaha henüz 4 yaşındayken iflas eden ailesi İngiltere’ye göç etti.
Londra’ya gelmeden önce futbol merakı yeşeren Zaha, Londra’da da çocukluk aşkı meşin yuvarlağın peşinden koştu. Daha sonraları şimdilerde menajeri olan abisini de kast ederek kötü yola düşen büyüklerini örnek almadığını ve futbola yöneldiğini söyleyecekti.
Genç isim Crystal Palace’ın stadı Selhurst Park’a da yakın, siyahi nüfusun yoğun olduğu bir muhitte yaşıyordu. Beladan uzak durmak için futbola sarılan Wilfried çocukluğunu Chelsea maçlarını ve idolü Didier Drogba’yı izleyerek geçiriyordu. Oyuncu vatandaşının izinden gitmek üzere 12 yaşında girdiği Crystal Palace akademisinde emin adımlarla yükseliyor ve 2010’da 17 yaşındayken profesyonel sözleşmesine imza atıyordu. Bu imza, aynı zamanda Zaha’nın tekinsiz mahallelerin arasında Selhurst Park’ın göz alıcı ışıkları altında Palace taraftarı karşısına çıkacağını netleştiren imza oluyordu. 6 yaşında ailesinin zor durumda kalmasından ötürü evini kaybeden bir çocuk için bu yükseliş hiç de küçümsenecek bir iş değildi.
Yükseliş
2010-11 ve 2011-12 sezonlarında takımında düzenli olarak forma şansı bulan Zaha için zirve yılı 2012-13 oldu. Oyuncu tüm kulvarlarda toplam 50 maçta forma giydi ve 8 gol, 12 asistle oynadı. Crystal Palace, Premier Lig’e Championship play-off finalinde Watford’ı geçerek adım attı. Zaha, yarı final ikinci maçında 0-0’ın rövanşında Brighton’a 2 gol atmış, finalde de 1 asist yaparak takımın en üst kademeye taşımıştı. Oyuncu daha sezonu bitirmeden 2.5 senelik Championship performansı Premier Lig devlerinin dikkatini çekecekti. Sir Alex Ferguson sezon sonunda görevinden ayrılmadan önce 2013 Ocak ayında son transferini yaptı ve 11.75 milyon Euro karşılığında Zaha’yı Mnachester United’a kazandırdı.
Oyuncu az önceki hikayeden anlaşılacağı üzere 2012-13 sezonunun ikinci yarısının Palace’ta kiralık geçirdi. 2013 yazındaysa United’a katıldı. Kırmızı Şeytanlar, David Moyes yönetimine geçiş aşamasındaydı.
Anlaşmazlıklar ve magazinel geçişler
Moyes ve Zaha’nın yıldızları bir türlü barışmadı. Bunun temel sebeplerinden biri olarak oyuncu ve Moyes’un kızı Lauren arası ilişki gösterildi. Ortaya bazı fotoğraflar çıkmıştı ve Zaha’nın Lauren’la ilişkisi olduğu iddiaları vardı. Bu iddialar gölgesinde Zaha, Manchester formasıyla Community Shield maçındaki 61 dakika haricinde yalnızca 2 Premier Lig maçına çıktıktan sonra Cardiff’e kiralandı. Adeta kayıp geçen sezonda 20 maça çıkan oyuncu 1 gol ve 1 asist yapabildi. Oyuncu o günleri “Manchester United’da oynadığım dönemde, David Moyes’in kızıyla yattığım için oynatılmadığım yönünde iddialar vardı ve kimse bunun doğru olmadığını ispatlamak için bir şey yapmadı. 19 yaşındaydım, cehennemde tek başıma yaşıyordum.” diyerek anlatacaktı.
Zaha’nın özel hayatı futbol yaşamından fazla konu oluyordu. Oyuncu, Lauren’la olan ilişkisi sonrası Lavena Valentino isimli bir kadınla ilişki yaşadı. Bu ilişkisinin bittiği noktaysa Valentino’yla beraberken şu anki eşi Paige Bannister isimli Westminster Üniversitesi’nde okuyan öğrenciyle beraber olmaya başlamasıydı. Oyuncunun magazinel yaşamı, bonservisi Manchester United’da olduğundan kaynaklı olarak sürekli gündeme geliyordu. Zaha’nın çete lideri abisi Herve Zaha’nın da yıldız adayı ismin repütasyonuna pek katkıda bulunduğu söylenemezdi. İsmi çete olaylarından eksik olmayan Herve ve ilişki hayatı her an karmaşık olan Wilfried, şaşaalı olması muhtemel bir kariyeri tehlikeye atıyorlardı.
Eve dönüş ve durulma
2014-15 sezonunun başında Zaha tekrar Crystal Palace’a kiralanıyordu. Oyuncu, bu kez Premier Lig seviyesinde ilk defa düzenli forma şansı yakalayacaktı hem de evinin yakınındaki takım, altyapısından yetiştiği Crystal Palace’la.
Tüm kulvarlarda 35 maça çıkan oyuncu 4 gol attı ve 4 asist yaptı. Yıldız isim, devre arasında kalıcı olarak Palace’a transfer oldu. United’a 11.75 milyon Euro’ya giden yıldız kanat evine yalnızca 3.8 milyon Euro karşılığında dönüyordu. 2015-16 sezonu istikrar anlamına Zaha’nın kendini iyice bulduğu ve 34’ü Premier Lig olmak üzere toplamda 43 maça çıktığı sezon oldu. Bu sezonda Fildişi Sahilli yıldız 5 gol attı ve 7 asist yaptı. Palace FA Cup’ta finale kadar yükseldi ancak uzatmalarda gülen taraf Zaha’nın eski takımı Manchester United oldu.
24 yaşına gelen Zaha için 2016-17 sezonu üretkenlik anlamında bambaşka bir seviyeyi temsil etti. Hem sağ hem de sol kanatta görev alan atletik isim Premier Lig’de 35 maçta süre aldı ve 7 gol 11 asistle dikkat çekti. Zaha’nın adı yeniden büyük 6’lı denen takımlarla anılmaya başlanacaktı. Bu süreçte oyuncu, kariyerinin başındaki çalkantılı hayatı da geride bırakmıştı. Evet hala barlarda zaman geçirmeyi ve fazlasıyla para harcamayı seven biriydi ancak profesyonel futbolcunun alması gereken sorumlulukları yerine getirmeye çoktan başlamıştı. 8 kardeşin en küçüğü olması eline geçenin kıymetini bilmesini sağlıyordu. Annesine aldığı araba ve babasına aldığı evin değeri paha biçilemezdi. Ancak istikrarlı futbol performansı İngiliz kulüplerinin gözünde Zaha’nın değerini katlıyordu.
Değeri artıyor…
2017 senesiyle beraber alt yaş gruplarında oynadığı İngiltere’den vazgeçti ve ülkesi Fildişi Sahili Milli Takımı’nda oynamak adına FIFA’ya başvuruda bulundu. Zira 2 kez İngiliz Milli Takım formasını giymişti. Gareth Southgate kendisini ikna edemedi. Artık Afrika ekibi oynayacaktı.
2017-18 sezonunda uzun aranın ardından 30 maçın altında kaldı. Premier Lig’de 29 maçta oynadı ve 9 gol 5 asist üretti. Sezon sonuyla beraber sözleşmesi de sona ermişti. Everton, Chelsea ve Tottenham gibi takımla 25 yaşındaki kanat için sıraya girdi. Ancak Zaha bir süre düşündükten sonra evinde kalmaya karar verecek, haftalık 130 bin sterline Palace’ta kalacaktı.
2018-19 sezonuysa yeniden zirveye yükseleceği dönem olacaktı. Premier Lig kariyerinde ilk kez double double yaptı. 34 maçta 10 gol ve 10 asistle oynadı. Dönemin dönüşüm geçiren büyük 6’lı takımlarından Arsenal, skorer bir kanat oyucusuna ihtiyaç duyuyordu. Topçular, yeri geldiğinde sol, yeri geldiğinde sağda oynayabilen oyuncu için 45 milyon Euro gibi bir rakam önerdi. Ancak Londra’daki rakibine kapıyı 90 milyon Euro’dan açan Crystal Palace’ın bu isteği transferi imkansız kıldı. Yaz boyu süren pazarlıklar sonucunda Arsenal’ın eli boş kaldı. Everton ve Napoli gibi takımlar da Palace’ın kapısını çaldı. Sky Sports, Merseyside ekibinin 70 milyon sterlinle beraber James McCarthy ve Cenk Tosun’u gözden çıkardığını bile yazdı. Ancak tüm bunlar söylentide, Zaha ise Palace’ta kaldı.
2019-20 sezonunda Premier Lig’deki 38 maçın tamamında oynayan Zaha’nın rakamlara yansıyan hücum katkısı azalmıştı ancak ligde uzun süre kalıcı olmayı başaran orta sıra takımının lideri rolü katlanmıştı. 2020-21 sezonu 2 asistte kalacaktı fakat attığı 11 gol yine dikkat çekecekti. Fakat Zaha kaptanı olduğu Palace’la yoluna devam etti.
Takım, onun skorerliğine ihtiyaç duyduğu bir sezona daha başlıyordu. Artık asist sayıları iyice azalacak kariyeri boyunca hakkındaki en büyük soru işareti skorerliği ise kendini gösterecekti. Arsenal, Tottenham, Chelsea gibi kulüplerle hep anılageldi fakat o bitiricilik kavramı en büyük soru işaretiydi. İşte 2021-22 sezonu bu açıdan bir milat olacak, Zaha 14 Premier Lig golüne imza atarak kariyer zirvesini görecekti.
Sözleşme sonu
2022 yazında sözleşmesinin son senesine gireceği için Palace’ı düşük bonservis bedeline ikna etmek daha kolay olacak diye düşünülebilirdi. Hem Zaha da 29 yaşına gelmişti ve bir sonraki satışı büyük bir satış olmayacaktı. Dolayısıyla Arsenal söylentileri yeniden alevlendi. Fakat Gabriel Martinelli’nin yedeği olacak isim için Zaha doğru isim değildi. Oyuncu sözleşmesinin son senesini de Palace’ta geçirmek üzere takımda kaldı. Toplam 28 maça çıkan Zaha bu maçlarda 7 gol 3 asist üretti.
Yılan hikayesi
Yıllar boyunca Palace için emek veren takımının Premier Lig’e çıkma hikayesinde baş aktör olduktan sonra uzun süre Premier Lig’de kalma hikayesinin yazarlarından olan Zaha, artık Avrupa’da boy göstermek istiyordu. Uzun Londra kariyerinde bir kez bile Avrupa kupaları tecrübesi yaşayamadı. Artık hedef buydu. Zamanın çete lideri, daha sonraların menajeri Herve Zaha, Fenerbahçe-Trabzonspor maçını takip etmek üzere 18 Mayıs’ta Ülker Stadyumu’nda yerini aldı. Sports Digitale’den Yağız Sabuncuoğlu’nun haberine göre şampiyonluğu ezeli rakibi Galatasaray’a kaptıran Fenerbahçe’de Ali Koç, yeni sezon için iddialı bir kadro kurma çalışmalarına başlamış, sözleşmesi sona erecek Wilfried Zaha’yı transfer etmek için de kolları sıvamıştı.
Ancak başta imkansız gibi görünen bu transfer zamanla gayet mümkün gözükecekti. Zira Zaha ayrılmak istiyor, Avrupa’da oynayan bir takıma gitmek istiyordu. Suudi kulüpleri verdikleri olağanüstü tekliflere rağmen bu yüzden devre dışı kalıyorlardı. Masadaki en ciddi Şampiyonlar Ligi bileti olan takım Lazio’ydu. Ancak İtalyan kulübün teklifi de Fenerbahçe’yle karşılaştırılınca mütevazı seviyedeydi. Bir de Zaha’nın evi Palace vardı. Günün sonunda uzun süren görüşmelerin ardından Zaha’nın önünde iki seçenek kaldı. Crystal Palace ve Fenerbahçe. Sarı-lacivertliler oyuncuya defalarca teklif ilettiler. Ancak Fildişili yıldız düşünmek için zaman istediğini belirtti. Yeni evlendiği eşi Paige Zaha’nın Londra’da kalmak istediği ancak ağabey Herve’nin İstanbul’a gelmek istediği söyleniyordu.
Tarihler 21 Temmuz’u gösterdiğinde Palace’ın teklifini artırdığı haberleri düştü. Bunun ardından Daily Mail, Galatasaray’ın Zaha için devreye girdiğini yazdı. 23 Temmuz öğlenine gelindiğinde Fenerbahçe için Zaha ismi konuşulmaz olmuş, oyuncunun kararı son teklifin ardından sessiz bir biçimde beklenmeye başlamıştı. İlk olarak The Athletic, 17.00 sularında bomba etkisindeki haberi yayınladı: Galatasaray, Wilfried Zaha’yı transfer etti. Ardından Türk futbol tarihine geçen KAP bildirimi geldi. Belki yakın tarihin kimilerine göre Türk futbol tarihinin en büyük transfer çalımı atılıyordu. Fenerbahçe’nin mayıs sonundan itibaren transfer etmeye çalıştığı Wilfried Zaha Galatasaray’a transfer oluyordu.
Zaha adına 478 maç, 91 gol, 77 asist ve 1 Community Shield’la geçen İngiltere kariyeri böylece sonuna erdi. Türkiye kariyeri, verdiği kararla birlikte en azından İngiltere’deki kariyeri kadar sansasyonel başladı. O, artık mavi-kırmızı değil, sarı-kırmızı formanın başarısı için ter dökecek ve ilk görevi, kendi hayallerini de süsleyen Şampiyonlar Ligi bileti için takımına yardım etmek olacak. Şu kesin ki yalnızca bu transfer döneminin değil, belki de tarihin en büyük çalımı olduğu için bütün gözler, onu ayrı bir dikkatle izleyecek.