Hamburg altyapısından çıktıktan sonra St Pauli’ye giden ve oradan Süper Lig yolunu Kayserispor’la tutan Ömer Şişmanoğlu bugünlerde kariyerine Bucaspor 1928 formasıyla devam ediyor. Süper Lig’de Antalyaspor formasıyla gösterdiği performansın ardından Beşiktaş’ın yolunu tutan Ömer siyah-beyazlı kulüp tarafından Eskişehirspor, Konyaspor ve Antalyaspor’da kiralık olarak forma giydi.
Şişmanoğlu Spor Arena’ya çarpıcı açıklamalarda bulundu. Tolunay Kafkas’ın teklifiyle Kayserispor’a transfer olduğunu açıklayan futbolcu burada Şota Arveladze ile çalışmış olmanın kendisi için ayrıcalık olduğunu belirtti. Süleyman Hurma döneminde kadro dışı kaldığını ve o dönem futbolu bırakmayı dahi düşündüğünü söyleyen Şişmanoğlu tam da bu noktada kariyer dönümünü yaşayacağı Antalyaspor’a geçtiğini anlattı. Şişmanoğlu daha sonra Beşiktaş’a yükseldiğini Stoke City’ye bile gidebileceğini ancak anlaşmanın olmasına rağmen gidemediğini aktardı.
‘Bilic menajer yüzünden Eneramo’yu oynattı’
Slaven Bilic dönemi hakkında konuşan Şişmanoğlu “Slaven Bilic’in zamanında takıma Eneramo gelmişti. Bu durum benim için çok büyük bir eksi oldu. Hugo Almeida, zaten o dönem maçlarda oynuyordu. Mustafa Pektemek, fazla oynamıyordu ve genelde Hugo Almeida’nın yerine Eneramo oyuna giriyordu. Slaven Bilic bana, ‘Sen iyisin, performansın da iyi. Oyuna girdiğin anda takıma katkı sağlamaya çalışıyorsun. Her şey güzel ama kendi menajerim takıma oyuncu getirdiği için mecburen onu oynatmak zorundayım’ dedi. Slaven Bilic ve Eneramo, aynı menajere sahipti. Ben de, ‘Tamam, sıkıntı yok’ dedim ve sezon sonunda kiralık olarak Eskişehirspor’a transfer oldum” diye konuştu.
‘Ben bu işten bir şey anlamadım’
Şişmanoğlu kiralık sürecinin ardından Şenol Güneş yönetiminde de şans bulamadığını ve bu kez de Konyaspor’a kiralık olarak gittiğini aktardı. Ömer bu dönemde beraber çalıştığı Aykut Kocaman’la ilgili olarak “Konyaspor’a gitmek hayatımdaki en büyük hatamdı. Aykut Kocaman’ı kişilik olarak çok seviyorum ama teknik direktör olarak bayağı sıkıntılı birisiydi. Konyaspor’a ilk geldiğim dönem idmanlarda resmen uçuyordum. Her şeyimle çok güçlüydüm. Aykut Kocaman bana, ‘Benim için Türkiye’deki en iyi ilk 5 forvetten birisin. Çok iyi bir forvetsin. Ama sen benim için yarım forvetsin’ dedi. Ben de, ‘Hocam, Türkiye’de ilk 5’te olduğumu söylediniz ama bana yarım forvet diyorsunuz. Nasıl oluyor bu?’ dedim. Aykut Hoca, ‘Çünkü sen defans çalışmıyorsun’ dedi. Almanya’da eğitim aldığım için orada forvetler topun arkasında kalır, gereken zamanlarda baskı yapardı. Aykut Hoca’ya göre forvetler, orta saha oyuncularının arkasında kalacaktı. Ne demek istediğini gerçekten anlamamıştım. Sağdan sola doğru koşacaktım, her yere basacaktım. O zaman orta sahanın görevi neydi? Konyaspor’da çift forvet olarak oynuyorduk. Aykut Hoca’ya göre hem rakip stoperleri tutacaktık hem de bek oyuncularını kapatacaktık. Yani biz iki forvet olarak 4 rakip oyuncuyu tutacaktık. Orta sahadaki oyuncular, 8 bin metre koşuyordu. Biz ise 12 bin metre koşuyorduk. Ben bu işten bir şey anlamamıştım çünkü o zaman golü nasıl atacaktım? Gücümüz ve nefesimiz kalmazdı ki. Zaten bununla ilgili bir olay yaşamıştım. Fenerbahçe maçında Aykut Hoca’nın dediği şekilde hep koştuk. Bir kontra atak sırasında rakip oyuncuyla bire bir kalmıştım ama topu kontrol edememiştim” detaylarını anlattı.