19 yaşındaki voleybolcu Aleksandra Uzelac, ülkesinin takımı Zeleznicar’da forma giyerken Brezilya’dan transfer teklifi aldı. Fluminense’den gelen teklifi değerlendirmeye karar verdi. Belki kıta değiştirecekti ama voleybolda bir dünya markası olan Brezilya’da oynamak ona çok şey katacaktı. İlk yılında işler yolunda gidiyordu. Kulübü de ondan memnundu. Hatta sözleşme uzatma teklifi geldi. Uzelac, Brezilya’da kalıp kalmamakta kararsızdı. Rio de Janeiro’da bir gün arkadaşıyla akşam yemeğine gitti. Birlike bisikletle eve dönüyorlardı. Bisiklet yolundan giderken bir anda karşılalarına iki adam çıktı.
Sırp oyuncu, yaşadıklarını Mozzart Sport sitesine şöyle anlattı: “Bisikletliler için ayrılan yolda sürüyorduk. Yan tarafımızda kaldırım, kaldırımdan sonra ise ağaçların olduğu bir alan vardı. Yolun etrafında ağaç kökleri ve taşlar vardı daha ilerisinde ise arabaların geçtiği ve daha aşağıda, aynı seviyede olmayan bir yol vardı. Bisikletle bu yoldan çıkmak neredeyse imkansız… Önde ben, arkamda arkadaşım yolda gidiyorduk. Hızlandığım sırada iki adam bana çarptı. Gömleklerini kaldırdılar ve bıçaklarını çıkardılar. Çıkardıkları bıçaklar remen palaydı, devasa bıçaklardı. Bu bıçakları gömleklerinin altına nasıl sığdırdıklarını bile bilmiyorum. Ne yapacağımı şaşırdım ve çığlık atmaya başladım. Diğer yola doğru savruldum. Şans eseri bisikletten bile düşmedim ama araba ve motorsikletlerin olduğu yola çıktım.”
Uzelac konumasına şöyle devam etti: “Bana araba veya başka bir şey çarpabilirdi. Arkadaşım karşıya geçemedi ve düştü. Hayatımda hiç görmediğim o ağaç köklerinin üzerinden geçtim. Saldırganlardan biri arkamdan geldi, diğeri ise arkadaşımın yanına gitti. Durdum, bisikleti fırlattım. Onu bekledim ve arabaları durdurmaya çalıştım. Başka yapabileceğim bir şey yoktu. Bir taksi bizim için durdu. Bir şekilde arabaya atladık ve birlikte polise gittik. Karakolda bir şey yapmadılar, sadece bizi eve bıraktılar. Bütün bunlar polis karakolunun hemen yakınında oldu. Çok korktum, gerçekten korkunçtu ve bıçaklarla üzerimize geldikleri görüntüyü aklımdan çıkaramıyorum. Kimse bize yardım etmedi çünkü insanlar bu saldırganların aklından ne geçebileceğini ve ne yapmaya hazır olduklarını bilmiyor.”
10 gün sonra ikinci saldırı
Kulüp yetkilileri onunla ilgilendi. Bunun münferit bir olay olduğunu anlattılar. Ama 19 yaşındaki voleybolcu, 10 gün sonra bir kez daha saldırıya uğradı. Arkadaşıyla akşam yemeği yediler. Fluminense futbol takımının maçını seyrettiler. Evi, Fluminense tarafından verilmişti ve kulübe 100 metre mesafedeydi. Bir taksi çağırdılar. Erkek arkadaşı Danilo’ya her şeyin yolunda olduğunu ve 30 saniye içinde evde olacağına dair bir mesaj attı. Ancak işler bir anda değişti. Uzelac, yaşadıklarını şöyle anlattı: “Telefonuma bakarken arkadaşım elimi tuttu ve ‘Uzi, Uzi, Uzi’ diye bağırmaya başladı. Başımı kaldırdığımda önümüzde ve arkamızda birer araba yanımızda ise iki motosiklet vardı. Yüzleri maskeliydi. Üzerinde silah olan adamlar arabadan çıktı. İkisi taksinin önünde durdular, diğerleri ise her bir kapıya bir silahla vurdular. Portekizce ‘Neyiniz varsa verin!’ diye bağırdılar. Kapıları açtılar ve kafamıza silah doğrulttular. Arkadaşım da ben de çığlık attık. Dört silahlı vardı vardı ve silahlarında susturucu olanlar yanı başımızdaydı. Üzerimizi aradılar. Hatta biri arabaya girmeye bile çalıştı ama bir şekilde dışarı çıkıp koşmaya başladık. Sadece kulübe ulaşmaya çalıştık ve bundan başka bir şey düşünmedik çünkü orada güvende olacağımızı biliyorduk. Bütün bunlar benim yaşadığım sokakta oldu. Kurtulup kulübe vardığımızda bize su verdiler. Şoktaydık, ağlamaya başladık…”
Saldırganların hem kendisinin hem de arkadaşının evinin anahtarlarını aldığını söyleyen Sırp voleybolcu saldırganlardan telefonunu nasıl sakladığını ise şöyle anlattı: “Benim ne bir çanta ne de mücevherim vardı. Araba camları filmli olduğu için beni göremeyeceklerini biliyordum. Bu yüzden telefonumu arkama attım ve üzerine oturdum. Beni ararlarken telefonu fark etmediler. Kaçıp koşmaya başladığımızdaysa telefonumu şortuma koydum. Şoför de bizimle kaçtı. Arkadaşımın çantasını, belgelerini ve dairenin anahtarlarını aldılar. Bu olanları anlatmak zor. Sırbistan’da böyle şeyleri sadece filmlerde görürdük. Böyle bir şeyin ne kadar korkunç olduğunu ancak gerçekten başına geldiği zaman anlıyorsun.”
10 gün içinde yaşadıklarından sonra Aleksandra Uzelac bırakın sezon sonuna kadar Brezilya’da kalmayı hemen Avrupa’ya dönmeyi düşünüyor. Sırp smaçör, “Görüşmeler vardı ve gelecek sezon takımda devam edip etmeyeceğim konusunda hiçbir şey kesin değildi. Ama tüm bu olanlardan sonra, bu sezonu Fluminense’de bitirip bitirmeyeceğimden de emin değilim. Önümüzdeki iki ay kendime odaklanıp milli takıma hazırlanmam çok olası. Bir psikologdan yardım alırsam bu kesinlikle Sırbistan’da olur, burada değil. Kulübüm beni destekliyor, her şey için yanımda ama benim için en iyi olanı almam gerekiyor. Hayatınız tehlikedeyken bu çok zor” diyor.