Sıcak para nihayet geliyor mu? Yabancılar önceki hafta bir milyar doların üzerinde tahvil alımı yaptı (Oyak Yatırım’a göre 1 milyar 57 milyon dolar). Bu, tahvil piyasasına çok uzun bir aradan sonra ilk kez bu kadar büyük para girişi anlamına geliyor. Bu girişle yabancıların tahvil stoku 4.1 milyar dolara yükseldi. Geçmişle kıyaslandığında henüz çok küçük bir tutar. Tahvilde bir zamanlar 70 milyar dolar civarında sıcak para yani kısa vadeli yabancı sermaye yatırımı vardı. Kaçan balık büyük oldu.
Yabancılar neden tahvil alıyor? Çünkü her şeyden önce faiz yükseliyor. Geçen yıl tek haneye kadar inen devlet tahvillerinin faizi Mehmet Şimşek’le birlikte yükselmeye başladı ve yüzde 40’a kadar geldi. Merkez Bankası’nın geçen hafta yaptığı beklentilerin de üzerindeki 500 baz puanlık faiz artırımı sonrasında daha da artacak gibi görünüyor.
Aynı olgu mevduat faizleri için de geçerli. Bankalar yerli mevduat faizine geçen yıl yüzde 10’un birkaç puan üzerinde faiz veriyordu. Şu anda 3 aya kadar vade için yüksek tutarlarda yüzde 50’nin üzerinde faiz bulmak mümkün. Ortalama faiz ise yüzde 46.25’e gelmiş durumda. Merkez Bankası’nın son faiz artırımı sonrasında mevduat faizleri de biraz daha yükselecek.
Yani yabancı yatırımcıların dönüşünün önündeki en önemli engel olan faiz meselesi çözülmek üzere. Bu arada Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek geçen Cuma günü Türkiye ile Londra arasındaki Swap (Para takası) kanalının yeniden açılmasını değerlendirdiklerini de söyledi. Yabancı yatırımcıların TL varlıklara yatırımlarını bir anlamda sigortaladıkları (Finans jargonuyla “hedge” ettikleri) Swap kanalı 2020 yılında dönemin Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın talimatıyla fiilen kapatılmıştı (Türk bankalarının Londra’daki Swap piyasasına TL vermeleri engellenmişti). Şimşek’in açıklaması bu kanalın da açılacağını gösteriyor. (Her ne kadar bunun ne zaman olacağı konusunda bilgi vermemiş olsa da.)
Geriye ne kalıyor? Erdoğan’ın Şimşek’e desteğinin sürüp sürmeyeceği, 2024’te para politikasında tekrar bir U dönüşü olup olmayacağı. Bu da yerel seçimlerden sonra netleşir. Eğer Erdoğan’ın Şimşek’e desteği sürerse sıcak paranın dönüşünün önünde engel kalmaz. Adı üzerinde sıcak para hukuka, demokrasiye değil cebine bakar. Türkiye’de bir yıl içinde dünyanın başka yerlerinden daha fazla getiri elde etme imkanı varsa neden gelmesin? (Buna karşılık doğrudan yabancı sermaye yatırımları için demokrasi değil ama hukuk ön koşul olarak kalmaya devam eder.)
Yani 2024 yılında Türkiye’ye gerçekten de hatırı sayılır sıcak para girişi mümkün. Peki ama yabancıların dönüşü Türkiye ekonomisinin bütün sorunlarını çözecek sihirli formül mü? Göz ardı edilen dört nokta var:
1.Her gelişin bir dönüşün var
Yabancının sadece gelişi konuşuluyor. Oysa bu akım başladığında çift yönlü hareketlilik ve dönem dönem çıkışlar da yaşanacak. Türkiye ekonomisinin mevcut kırılgan şartlarında bunun kur şoklarını tetiklemesi kuvvetle muhtemel.
2.Yüksek faiz ne kadar sürebilir?
En önemli mesele, sıcak para geldikçe, kalması ve daha fazla gelmesi için bir zorunluluk durumu oluşacak, bu da daha uzun süre sıkı para politikası demek. Nitekim Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası – EBRD Başkanı Renaud-Basso geçen hafta Türkiye’nin yabancı yatırımcı çekmesi için para politikasındaki yeni seyrin devam etmesi gerektiğini belirterek ‘Güveni yeniden tesis etmek için faizlerin oldukça uzun bir süre yüksek seviyede kalması gerekir’ diyordu.
Bunun olabilme ihtimali nedir, düşünmek lazım. Soru net: “Erdoğan faizlerin yüzde 40-45 bandında (piyasa faizleri daha da yüksek) ne kadar kalmasına müsaade eder? Mesela bir yıl bekleme ihtimali nedir? Diyelim ki bekledi, faiz indirimleri başladığında küçük adımlara tahammül eder mi, yoksa büyük adımlarla hızlı düşüş süreci mi ister?”
Mevcut şartlarda uzun süre çok sıkı bir politika uygulanırsa ekonomide dengeler altüst olabilir. Fakat diğer yandan sıcak para bir kez girdikten sonra yaşanacak erken bir gevşeme veya hızlı bir gevşeme döngüsü tüm hesapları bozabilir, yabancı kârını alıp çıkabilir ve bu sırada yeni bir kur şoku yaşanabilir.
3.Yerliler ne olacak?
Piyasada ikna edilmesi gereken tek aktör yabancılarmış gibi görülüyor, oysa yerliler de çok önemli. Yabancı girişiyle kur düşer ve yerliler bunu alım fırsatı görürse ne olacak? Yerlilerin enflasyon beklentilerini kırmak ve ekonomi yönetimine güven duymalarını sağlamak hiç kolay olmayacak.
4.Enflasyonda tek hane kimseye yetmez
Ekonomi yönetiminin başarı kriteri enflasyonun 3 sene sonra tek haneye inmesi. Bu kimseyi kurtarmaz, kimseye (Cumhurbaşkanı, siyaset, firmalar, hanehalkı) yetmez.
Bugünkü yazıyı ustamız Abdurrahman Yıldırım’ın makalelerinde olduğu gibi bir atasözüyle bitireyim: Dereyi görmeden paçaları sıvama.