Merkez Bankası’nın politika faiz oranları 6 ayda 6. kez yapılacak artırımla, bu perşembe günü, yüzde 37.5’e ulaşacak. 6 aya sığdırılan yaklaşık 30 puanlık faiz artışı, hükümet değişikliği olsa bile yadırgatıcı. Aynı kişinin yetkisinde bu kadar kısa sürede, değişik politikalar uygulanması ise bize çok şey anlatıyor.
Perşembe günkü Merkez Bankası toplantısında politika faiz oranının yüzde 35’den 37.5’e çıkarılmasına ilişkin kesin gibi konuşuyorum. Dün açıklanan Reuters ve Bloomberg anketlerinde, katılımcıların çoğunun bu hafta faiz artışının devam edeceği, ağırlıklı bir çoğunlukla da, bunun 2.5 puan olacağı sonucu çıktı. Yani 37.5 kesin de, daha fazlası olursa da, anlatacaklarımız kuvvetlenmiş olur.
Reuters’ın anketine katılan 21 ekonomist, yüzde 35 seviyesindeki politika faizinde artış beklerken, 16 ekonomist 250 baz puan, üç ekonomist 500 baz puan, bir ekonomist 350 baz puan ve bir ekonomist ise 300 baz puan artış beklentisini dile getirmiş.
Bunun yanı sıra iki ankette de Aralık ayında faiz artışlarının süreceği beklentisinin öne çıktığı görülüyor. Anketlere katılan ekonomistler, politika faizinin ağırlıkla yüzde 40’a çıkmasını bekliyorlar. Faiz oranlarının çok daha yukarılara çıkma ihtiyacı olduğunu söyleyen iktisatçılar da var.
Tabloya bakanların güven duyması zor
Son 3 yılın Merkez Bankası faiz kararlarına ve bu kararlardan önce açıklanan yıllık enflasyon rakamlarına baktım. Baştan söyleyeyim; bu dönemdeki kararlara bakıp, aynı kişinin yönetiminde olduğumuzu düşününce, otomatik olarak yeni politikalara bir türlü güven sağlanamayacağı açıkça ortaya çıkıyor.
Örneğin Kasım 2020’de Naci Ağbal göreve geldiğinde faiz yüzde 10.25, Ekim sonu yıllık enflasyon oranı yüzde 11.77 imiş. Yani Berat Albayrak dönemi negatif reel faize dönemi başlamış. Yabancı sermayeyi de kovduğumuz için, döviz eksikliğiyle kurların yukarı çıktığı, sürekli rezerv erittiğimiz bir dönem. Ağbal, faizi yüzde 15’e çıkarmakla işe başlayıp 3 kez faiz artırımı yapmış. Son olarak 2021 Mart toplantısında yüzde 19 politika faizine çıktığında, Şubat sonu yıllık enflasyon oranı yüzde 15.61 imiş. Bu süre içerisinde kurları frenlemiş, CDS primini 230’lu seviyelere indirmiş ve yabancı sermaye girişi başlamış.
Ancak 18 Mart’ta politika faizini yüzde 17’den yüzde 19’a çıkaran kararı alan Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal, 19 Mart’ta Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından görevden alınmış.
Naci Ağbal’ı göreve getirip 123 günde, faiz artırdığı için görevinden alan Cumhurbaşkanı, aynı göreve eski AKP milletvekilli Şahap Kavcıoğlu’nu atadı. Daha sonra Lütfü Elvan’ı görevden alınca da, Bakanlığa ekonomi tarihimize geçen, Albayrak’ın Yardımcısı Nurettin Nebati’yi getirdi.
Mayıs seçimlerine kadar bu ikili görev yaptı. Faiz oranları yükselen enflasyona rağmen adım adım indirildi ve Haziran 2023 geldiğinde Merkez Bankası’nın politika faizi yüzde 8.5 iken, Mayıs sonu yıllık enflasyon rakamı yüzde 57.86 idi. Ancak Kasım 2022’de faizler yüzde 11.50’den 9’a indirilirken, yıllık enflasyon yüzde 85.51 ile tepe yapmıştı.
Mehmet Şimşek’i seçim sonrası Hazine ve Maliye Bakanı yapan Erdoğan, Haziran ve Temmuz aylarında Şimşek’in istediği atamaları yapmadığı gibi iktisatçıların ilk aşamada önden yüklemeli, 8.5’den 25’e çıkarılmasını istediği faiz oranlarının ancak 15’e kadar çıkmasına izin verdi. Temmuz’da da faiz oranlarının 2,5 puanlık artışla yüzde 17.5’e çıkarılmasına izin verdi. Bu arada baz etkisi devreden çıktığı için yıllık enflasyon 38.21’e inmişti.
Seçim hamaseti ekonomik istikrardan ediyor
Ancak geç kalındığı ve seçim ekonomisiyle büyüyen bütçe açıkları için yüksek vergi ve ek zamlar yapılıp, kurların da artışına izin verildi ve yıllık enflasyon yüzde 61.36’ya çıkmış durumda. Faiz kararı verilip ardından açıklanacak Kasım ayı enflasyonuyla birlikte yıllık enflasyonun yüzde 63’lere çıkacağı tahmin ediliyor. Merkez Bankası yıl sonu enflasyonun yüzde 65 civarında, 2024 Mayıs sonu itibariyle de yüzde 70’in üzerinde olacağını söylüyor.
Özetle; negatif reel faiz oranı son birkaç aydır azalmaya devam ediyor. Tabii ki bu gerçekleşen enflasyona bağlı yapılan hesap. Merkez Bankası ise hedeflenen enflasyona göre piyasaların yüksek enflasyon beklentisini, 2024 yılsonu için belirlediği yüzde 40’a çekmeye çalışıyor. Bunu başarabilecek mi bilmiyoruz ama sıkı duruş devam ederse, önümüzdeki aylarda yaklaşılabilir.
Asıl olarak seçim sonrası alınacak kararlar hedefe ulaşmada belirleyici olacak. Enflasyon hedefinin gerçekleşmesi için sadece faiz artışının yetmediği ortada. Buna ek olarak aynı Cumhurbaşkanı bu kadar kısa sürede bu kadar birbirine zıt kararlar aldığı için, politikalara güven sağlanamadığı açık. Bu nedenle de seçim sonrası merkez bankası bağımsızlığı gibi, geniş yelpazede reformların yer alacağı yapısal tedbirler içeren, uzun soluklu kapsamlı bir ekonomik program olmadığı takdirde, enflasyonun tek haneye inmesi hayal olacaktır.
En temel iç siyaset konularında, dış politikada sürekli zigzaglar yapmak, hamaset ve kutuplaştırma politikaları seçim için sonuç veriyor olabilir. Ancak her seferinde makro ekonomik istikrardan parçalar kopardığını da görmek gerek.