İyilik, insanlık tarihinin en temel erdemlerinden biri. Farklı kültür ve inanç sistemlerinde benzer şekilde değer bulmuş, toplumların varlıklarını sürdürebilmesi için kritik bir dayanak. Bu kavram insan ilişkilerinin en güçlü bağını oluşturmakta. İyi olmak ve iyilik, sadece başkalarına yardım etmekle sınırlı değil; aynı zamanda insanın kendisiyle barışık olması, içsel bir huzura sahip olması ve çevresine karşı sorumluluklarını yerine getirmesi anlamına da geliyor bana sorarsanız.
İnsan başkalarına iyilik yaparken kendisini de daha huzurlu ve mutlu hissetmiyor mu? İyi bir insan olmak, başkalarının hayatına dokunarak, onların da iyiliğine katkıda sağlamak demek. Bu insanın kendine ve çevresine duyduğu sevginin en somut gösterisidir. İyilik, menfaat beklentisiyle yapılmaz; gerçek değerini ancak içtenlikle ve karşılık beklemeden sunduğunda bulur. İyiliği isteyerek yapmak, samimiyeti ve anlamı beraberinde getirir.
Bazen farkında olmadan yaptığımız küçük bir iyilik büyük değişimlere yol açabilir. Gülümsemek, yardım etmek, zor anında yanında olmak gibi basit dokunuşlar insanın hayatında derin ve anlamlı izler bırakabilir. Küçük bir iyilik, insanın karamsarlıkla başa çıkmasına, umut bulmasına ya da moral kazanmasına yardımcı olabilir.
İyilik yaparak dünyayı daha güzel bir yer haline getirebiliriz
İyilik insan olmanın en güzel yanlarından biri. İyilik yaparak dünyayı daha güzel bir yer haline getirebiliriz. Bir toplumda iyilik değerinin yüksek olması o toplumun huzurlu ve sağlıklı bir şekilde varlığını sürdürmesini, güçlü bir şekilde bir arada durabilmesini sağlar. İyi bir toplumda insanlar birbirine yardım eder, empatiyle yaklaşır, birlikte büyür ve gelişir. İyilik, sözlükte “karşılık beklemeden yapılan yardım” olarak tanımlanır. İçinde pozitif birçok duyguyu barındıran iyilik kavramının temelinde eyleme geçmek var. İşte bu nedenle iyilik paylaştıkça büyür, güzelleşir, toplumu etkisi altına alır.
Amélie filmini hatırlar mısınız? İçimizi ısıtan 2001 yapımı film Paris’in Montmartre bölgesinde yaşayan genç ve utangaç bir kadın olan Amélie’nin duygusal hikâyesini anlatıyor. Amélie başkalarının mutluluğu için küçük iyilikler yapan ve aynı zamanda kendi mutluluğunu da bulmayan çalışan bir kadındır. Bu film iyiliğin bulaşıcı olduğunu, küçük mutlulukların büyük değişimlere yol açabileceğini gösteriyor. Hepimize başkalarına iyilik yapmayı ve yaşamı daha güzel kılmayı hatırlatıyor. Hadi, kendimize bir iyilik yapalım ve bu filmi yeniden izleyerek, içimizi ısıtan, ruhumuzu yükselten o güzel duyguyu yeniden hatırlayalım.
İyilik;
Huzur verir,
Mutlu eder,
İlişkileri geliştirir,
Hayata anlam katar,
Bizi iyileştirir ve
Toplumu dönüştürür.
Peki, biz ne ara sadece kendimizi düşünür olduk? Neden iyilik yapmayı, iyiliğin yarattığı sıcak duyguyu unuttuk? İnsanların hayatına minik dokunuşlarla iyilik yapmayı göz ardı etmek, bize hiçbir şey kazandırmaz. Aksine, farkında olmadan her geçen gün insanlığımızdan biraz daha kaybediyoruz. Unutmayın, iyiliğin zıttı “kötülük”tür. İyi olmadığımız her an, kötüye düşeriz. Düşüncesiz, bencil, anlayışsız ve sevimsiz biri haline geliriz. Tercih sizin…
2024’ün bitmesine çok az kalmışken, iyilik envanterimize bir göz atalım. Ve yeni yıla girerken, daha iyi bir dünya için küçük adımlar atmaya yeniden başlayalım. Bu adımların kalıcı etkilerini görmek, bizi daha güçlü kılacak, mutlu edecektir.
Unutmayın iyilik büyür ve zaman içinde etkisini arttırır. İyiliği yaymaya başladığınızda, bir bakmışsınız ki, küçük bir iyilikle kocaman bir iyilik zinciri oluşturmuşsunuz.
Hadi…
Yazıyı değerli şair Metin Altıok dizeleriyle bitirelim. Umudumuzu yitirmeyelim….
Ben bunca yıl
Bunca insan tanıdım
Yüreği zehir dolu;
Yine de insanlardan
Kesmedim umudu.
İnsan dedim
Yekindim;
Paylaştım varı yoğu.