Bu yıl mısır hasadının başlamasıyla fiyatlar yukarı yönlü seyrederken, Cumhurbaşkanlığı kararıyla 1 milyon ton mısır ithalatı için gümrük vergisinin yüzde 130’dan yüzde 5’e düşürülmesi ile bu yükseliş durdu ve hatta geriye gitti.

Bu yıl birçok tarım ürününde Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı kamu iktisadi işletmelerinin açıkladığı düşük alım fiyatları çiftçileri hayal kırıklığına uğrattı. Açıklanmayan tek ürün mısırdı. Ancak çiftçiler, Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) açıklayacağı alım fiyatlarının da düşeceğinden endişe ediyorlardı. Çünkü geçen yıl TMO, mısır alım fiyatını ton başına 6 bin lira olarak açıklamıştı. Bu yıl için de endişelerinde haksız değillerdi.
Bu yıl mısır hasadının başlamasıyla fiyatlar yukarı yönlü seyrederken, Cumhurbaşkanlığı kararıyla 1 milyon ton mısır ithalatı için gümrük vergisinin yüzde 130’dan yüzde 5’e düşürülmesi ile bu yükseliş durdu ve hatta geriye gitti. Türkiye Ürün İhtisas Borsası’ndaki (TÜRİB) fiyatlara bakıldığında karardan bir gün önce ton başına 9 bin 500 lira olan fiyatlar karardan bir gün sonra 500 lira düşerek 9 bin liraya geriledi.

Peki, bu ithalat hamlesinin arkasında ne var?

Son bir yılda serbest piyasada fiyatların yüzde 40 yükselmesi mısır alım fiyatlarının yukarı doğru gidişinin hükümet tarafından durdurulması gerekiyordu. Bunun için çözüm her zaman ki gümrük vergisinin düşürülmesi idi. Çünkü üretilen mısırın %89’u yem sanayisinde kullanılıyordu. Özellikle yem sanayisinde mısırın %80’i kanatlı sektöründe, %20’si ise büyükbaş ve küçükbaş hayvancılıkta kullanılıyor. Yem fiyatlarındaki artış ise doğrudan tavuk eti, yumurta ve kırmızı et fiyatlarını etkiliyor. Son bir ayda etlik piliç ve yumurta yemleri %6 artarken bir yılda etlik piliç yemi %36, yumurta yemi %45 oranında zamlandı. Benzer şekilde, büyükbaş yeminde süt yemi %32, besi yemi ise %39 artış gösterdi. Kırmızı et fiyatlarının zaten yüksek olduğu bu dönemde, tavuk eti ve yumurtanın da pahalı hale gelmesi, özellikle kışa girerken büyük bir sıkıntı yaratacaktı. Bu nedenle faturanın çiftçiye kesilmesi kaçınılmaz hale geldi.
Bu kararın ikinci alınma nedeni her yıl ortalama 2 milyon stok devri ile giren Türkiye’nin stoklarının azalması olabilir. Geçen yıl 25 Nisan’da gümrük vergisinin 1 Mayıs’tan geçerli olmak üzere %130’a çıkarılması mısır ithalatının 3 milyon tondan 1,9 milyon tona düşmesine neden oldu. Bu düşüş son 8 yılın en düşük ithalat miktarı idi.
Ancak bu yılın ilk 8 ayında 2,6 milyon ton mısır ithalatı yapılmıştı. Bu kararın alınmasının nedeninin stokları güçlendirmekten ziyade fiyatları dizginlemek için olduğunu söyleyebilirim. Eylül ayında yapılacak ithalat ve alınan düşük vergili bir milyon ton ithalat kararı ile yılsonuna doğru 3,7 milyon ton mısır ithal edilecek. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde 2019 yılında 3,6 milyon ton ile Cumhuriyet döneminin ithalat rekoru kırılmıştı. 2024 yılında bu rekor egale edilecek gibi görünüyor. 2000 yılından Ağustos 2024’e kadar 35 milyon ton mısır ithalatına 8,3 milyar dolar para ödedik.

Üretim tarafında ise olumlu gelişmeler var

İthalat tarafında iş böyle iken üretim tarafında iyi gelişmeler de oldu. 2000 yılında 2,3 milyon ton mısır üretimimiz 2010 yılında 4,3 milyon tona, 2020 yılında 6,5 milyon tona çıktı. 2023 yılında 9 milyon ton üretim ile Cumhuriyet döneminin üretim rekoru kırıldı. Son 3 yıldır 8,5 ile 9 milyon ton arasında üretim yapıyoruz. Ancak su kaynaklarının sınırlı olması nedeniyle Tarım ve Orman Bakanlığı üretimin 9 milyon ton eşiğini geçmesini istemiyor. Çünkü dünyayı sarsan küresel ısınma ve iklim değişikliği suya olan ihtiyacı her geçen gün artıyor. Biz de su zengini bir ülke değiliz. Türkiye’nin mısır üretiminde lider ili olan Konya, %23 üretim payına sahip ve yılda 2 milyon tonun üzerinde üretim yapıyor. Ancak bu bölgede yaşanan su sorunu ve obruk oluşumları, sürdürülebilir tarımı zorlaştırıyor. Bana kalırsa Konya ve çevre illerinde mısır üretimini yasaklarım. Çünkü ülkemizde üretilen mısırın %33’ü İç Anadolu bölgesinde yetiştiriliyor. Düşük yağış alan bölgelerde su isteyen bitkisel ürünlerin yetiştirilmesi geleceğimizi tehlikeye atıyor.
Tüm bu üretim artışlarına rağmen Türkiye, son 25 yıldır mısırda hep ithalatçı konumunda kaldı. 2015 yılı hariç, hiçbir zaman yüzde 100 yeterlilik sağlanamadı. Türkiye’nin, su yönetimini iyileştirip yerli üretimi destekleyen politikalar geliştirmesi gerekiyor. Aksi takdirde mısır ithalatı uzun süre devam edecek.
Son olarak, gıda enflasyonunu dizginlemek için çiftçinin alım fiyatlarına müdahale eden hükümet, yarın fiyatlar çok düştüğünde nasıl bir adım atacak? Kararı iptal mi edecek? Bunu yapamayacağına göre alım fiyatı açıklamak zorunda kalacak. Açıklar mı orası da meçhul? O zaman çiftçinin hali her zaman olduğu gibi “el elde baş başta” olacak demektir.

Çay, buğday ve arpa fiyatlarının ardından gözler fındıkta

 

Fındık fiyatı 130 TL açıklanınca Özgür Özel’den tepki gecikmedi: Tamamen ihanet

Fındık: Üreten biziz, tüketen biz değiliz

TZOB: Rekolte düşük gelecek, buğday fiyatı revize edilsin

 

TMO’dan düşük buğday fiyatına savunma: Maliyetin üstünde verdik