Uzun süredir çiğ süt tavsiye alım fiyatlarında beklenen güncelleme Ulusal Süt Konseyi tarafından açıklandı. Konsey tarafından alınan kararla 1 Mayıs 2024 tarihinden itibaren çiğ süt alım fiyatı litre başına 14 lira 65 kuruş oldu. Artış bir önceki süt alım fiyatına göre yüzde 8,5, geçen yılın mayıs ayına göre yüzde 72,4 oldu.
Tabii bu açıklanan süt fiyatı sektörü memnun etmeyecek. Çünkü Tüm Süt, Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği (TÜSEDAD) Ocak ve Şubat 2024 aylarına ait iki farklı yöntemle çiğ süt üretim maliyetlerini açıklamış ve bir an önce çiğ süt alım fiyatlarının revize edilmesini istemişti.
TÜSEDAD tarafından çiğ süt üretim maliyetleri ocak ayında 15,79 ve 16,85 lira, şubat ayında 16,50 ile 17,46 lira olarak açıklanmıştı. Şimdi mayıs ayından itibaren geçerli olacak fiyat ile son açıklanan maliyet arasında şimdiden 2 liralık fark var. Kısacası süt üreticisinin sattığı her litre süt başına 2 liralık zarar edecek, bu da süt hayvanlarının kesime gitmesi demektir.
Sektör tarafından süt fiyatlarının uzun süredir her bir litrelik süt fiyatı ile 1,5 kilo yem alabilmesi isteniyor. Bunu da artan yem fiyatlarına karşı üreticinin korunması ve üretime devam etmesi için bir gereklilik olarak görülüyor. Tarım ve Orman Bakanlığı ise yayınladığı raporlarda ve bugüne kadar görev yapan bakanların açıklamalarında 1 kilo süt karşılığı 1,3 kilo yem alınmasının süt üreticisi için yeterli olduğunu savunuyor.
Peki son açıklanan çiğ süt alım tavsiye fiyat artışı Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yeterli görülüyor mu? Düzenli olarak TÜİK tarafından açıklanan Tarım ürünleri üretici fiyat endeksi (Tarım-ÜFE) verilerinde çiğ süt fiyatlarında üretici tarafından satılan inek sütü fiyatlarını yem fiyatları ile karşılaştırdığımızda karşımıza çıkan tabloyu sizinle paylaşmak istiyorum.
İşte süt üretiminde yaşanan her krizin et sektörünü vurmasının ana nedeni budur. Şimdi geldiğimiz noktada süt üretim maliyetleri ve parite arasında bir uyumsuzluk var. Süt üreticilerinin açıkladığı maliyetlerle Ulusal Süt Konseyi arasındaki en az 2 liralık fiyat farkı çok büyük bir fark olup bu hesaplama yöntemlerinin açık ve net olarak kamuoyunda tartışılması gerekir.
Üretici tarafında iş böyle iken tüketici tarafında nisan ayının ortasından itibaren süt ve süt ürünlerine zam geleceği aşikar. Nereden biliyorsunuz derseniz geçen yılın aralık ayında asgari ücrete yüzde 50 zam geleceği haberlerinin yayılmaya başlaması ile marketlerde gıda ürünlerine zam maaşlar daha ele geçmeden yansımıştı.
Sonuç olarak üreticinin sütten zarar etmediği ve tüketicinin alabileceği bir dengenin sağlanması gerekiyor. Bu denge üretici aleyhine bozulduğu zaman süt hayvanları kesime gittiği için et fiyatları artıyor. Tüketici aleyhine bozulduğu zaman ise tüketicinin yeterli ve dengeli beslenmesi sağlanamıyor.
Tarım ve Orman Bakanlığı ile Ulusal Süt Konseyi tarafından Antalya’da düzenlenen “Üretim ve Üreticinin Yüzyılı Ulusal Süt Çalıştayı” ve Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın şubat ayının son haftasında 2024-2028 yıllarında uygulanacak 10 maddelik “Hayvancılık Yol Haritası” çalışmaları kağıt üzerinde kalıp ülke hayvancılığına katkı vermediği sürece son 14 yıldır yaşadığımız ithalat politikalarından kurtulamayız.
Ancak şunu biliyorum ki, üreticinin desteklenmediği, üretim maliyetlerinin düşmediği, üretimin artmadığı bir yerde biz bu sıkıntıları yaşamaya devam ederiz.