Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2024 yılı ikinci çeyrek büyüme verilerini açıkladı. Buna göre gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) ikinci çeyrekte yüzde 2,5 arttı. Ekonomistler bu yılın ikinci çeyreğinde Türkiye ekonomisinin yüzde 3 büyüyeceğini öngörüyordu. Böylece büyüme beklentilerin altında kaldı.
GSYH’yi oluşturan faaliyetler incelendiğinde ikinci çeyrekte bir önceki yıla göre diğer hizmet faaliyetleri yüzde 7,4, inşaat yüzde 6,5, tarım sektörü ile gayrimenkul faaliyetleri yüzde 3,7, bilgi ve iletişim faaliyetleri ile finans ve sigorta faaliyetleri yüzde 3,4, kamu yönetimi, eğitim, insan sağlığı ve sosyal hizmet faaliyetleri yüzde 3,2, hizmetler yüzde 2,9, mesleki, idari ve destek hizmet faaliyetleri yüzde 0,6 arttı. Sanayi sektörü yüzde 1,8 küçüldü.
Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış GSYH ise bir önceki çeyreğe göre yüzde 0,1 arttı.
Üretim yöntemiyle GSYH tahmini 2024 yılının ikinci çeyreğinde cari fiyatlarla bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 78,6 artarak 9.949 milyar TL oldu. GSYH’nin ikinci çeyrek değeri cari fiyatlarla 308.158 milyon dolar.
Yerleşik hanehalkının nihai tüketim harcamalarına baktığımızda 2024 yılının ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 1,6 artış var. Bunun yanında devletin nihai tüketim harcamaları yüzde 0,7, gayrisafi sabit sermaye oluşumu ise yüzde 0,5 yükselmiş.
Mal ve hizmet ihracatı 2024 yılının ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre hemen hemen sabit kalırken ithalat yüzde 5,7 azaldı.
Ana gruplara bakıldığında yılın ikinci çeyreğinde yavaşlamasına rağmen yine en yüksek katkı tüketimden geldi. Hanehalkı tüketimi yüzde 2,5’lik büyümeye 1,3 puan katkı verdi. Net ihracatın katkısı bu dönemde 1,3 puan. Kamu harcamaları ve yatırımların katkısı 0,1 puan olurken stoklar büyümeyi 0,2 puan küçüldü.
TÜİK verilerine göre yılın ikinci çeyreğinde sanayi yüzde 1,8 daraldı. Böylelikle 2022 yılının dördüncü çeyreğinden bu yana en kötü sanayi performansı görüldü. İmalat sanayisindeki daralma ise yüzde 2,9 ile daha belirgin.
Hizmetler tarafında da ivme yavaşlasa de büyüme performansı sürdü. Yılın ikinci çeyreğinde hizmetler sektörü yüzde 2,9 büyüdü. Bu büyüme pandemi yılının üçüncü çeyreğinden bu yana en yavaş büyüme olarak kaydedildi.
Aynı dönemde tarım sektörü ile gayrimenkul faaliyetleri yüzde 3,7, bilgi ve iletişim faaliyetleri ile finans ve sigorta faaliyetleri yüzde 3,4, kamu yönetimi, eğitim, insan sağlığı ve sosyal hizmet faaliyetleri yüzde 3,2, hizmetler yüzde 2,9, mesleki, idari ve destek hizmet faaliyetleri yüzde 0,6 büyüdü.
Yatırımlarda daralma işareti
Veriler içindeki önemli bir konu yüzde 0,5 artan yatırım harcamalarının inşaat hariç tutulduğunda daralmaya işaret etmesi. İnşaat yatırımları yüzde 8 büyürken makine teçhizat yatırımları yüzde 5,6 daraldı.
Ayrıca yılın ilk çeyreğindeki yüzde 5,7 büyüme rakamı yüzde 5,3’e revize edildi.
Açıklanan verilere baktığımızda yılın ikinci çeyreğinde beklenen büyümedeki yavaşlama belirginleşmiş ve bu belirginliğin önümüzdeki dönemde daha da artması beklenmeli.
Sanayide görülen küçülme çok dikkat çekici ve öncü göstergeler yılın üçüncü çeyreğinde de daralmanın devam ettiğine işaret ediyor.
Tüketim tarafında ikinci çeyrekle birlikte hem tüketimi öne çekme eğiliminin yavaşlaması hem de sıkılaşma sürecinin etkisiyle perakende satışlar tarafında ivme kaybı belirginleşmiş. Hanehalkı tüketim harcamaları 2020 yılı ikinci çeyrekten bu yana ilk kez bu kadar düşük seviyede büyüdü. Bu eğilimin sürmesiyle son iki çeyrekte ivme kaybının daha da belirginleşmesi bekleniyor.
İnşaat deprem bölgesindeki yenilenme çalışmaları nedeniyle büyümesini sürdüren sektörlerden biri ve bu durum önümüzdeki dönem de devam edecek.
Sonuç olarak izlenen politikaların asgari ücrete zam yapmama, emekli maaş artışlarını düşük tutma gibi halkı fakirleştiren, kredi koşullarını ağırlaştırarak kullanımını zorlaştıran, buna karşılık yaşanan enflasyonun hâlâ yüksek olduğu bir ortam yaratılarak talebin kısılmasının sağlanması büyümeyi yavaşlatmış. Bu ortamın görünürde devam edeceği düşünüldüğünde yılın son iki çeyreğinde daralma eğiliminin daha da belirginleşeceğini söyleyebiliriz. Ancak kamunun aynı disiplin içinde olmaması ve kaynakların savurganlıkla harcanması halkı fakirleştirerek sağlanmaya çalışılan talebi kısıp büyümeyi durdurarak enflasyonu düşürme politikasının önündeki engel. Kamuda harcama disiplini sağlanmazsa enflasyon istenilen düzeye düşmeyecek sadece halkın fakirleştirilmesi suretiyle yaşanan durgunluk bizi stagflasyona ve yüksek işsizlik oranlarına doğru götürecek.