Şimdi iş kurmak ve işe girişmek neredeyse tüm gençlerin kafasında ilk opsiyon oldu. Lisede, üniversitede bu konulara girenler çok, şirket kuranlar, işe girişenler var.

Zaman değişti, hem de çok hızlı. Daha da hızlanıyor, seyahat planlarımızı, hangi okula gideceğimizi hatta hangi işte daha mutlu olacağımızı artık googlamak yerine yapay zeka üzerinden öğreniyoruz.

Deneyimler, tecrübeler ve biriktirdiklerimiz ne olacak peki? Arkadaşlarımızı arayıp sormak, uzmanından öğrenmek, kitapları-kaynakları araştırmak yerine artık işin kolayı var. Sor Chatgpt’ye versin cevabı sana.

Seçeneklerin çoğalması ve hızlı öğrenme birçok kolaylık sağlıyor. Seçenekleri çoğaltıyor ve karar vermemizi kolaylaştırıyor. Teknolojiyi ve bilgiyi iyi kullanan gençlerin bizim 30-40’lı hatta 50’li yaşlarda verebileceğimiz kararları 20’li yaşlarda almasına olanak sağlıyor.

Önümüze iki alternatif konulurdu

Bizim zamanımızda yani 90’larda önümüze iki alternatif konulurdu. Kamuda çalışmak ya da özel sektöre kapağı atmak. Özellikle benim gibi işletme okuyanlar için nerdeyse sadece bu iki seçenek vardı. Aile işlerini devam ettirmek isteyenler için okuyanları saymıyorum burada. Ama şimdi baktığımda iş kurmak ve işe girişmek neredeyse tüm gençlerin kafasında ilk opsiyon oldu. Lisede, üniversitede bu konulara girenler çok, şirket kuranlar, işe girişenler var. Son dönemde mutlulukla sosyal girişimlerdeki artan rakamları görüyorum.

Peki hangi fikri hayata geçireceğiz. O kadar çok yöntemi var ki, yazın Google’a en iyi iş fikirleri diye milyon tane iş fikri veriyor. Seç seç al. Ama bu kadar basit mi?

Klasik yöntemlerde pazarı araştır, rakipleri tara, farkını ortaya koy, testini yap ve kanvasa yerleştir. Yarışmalara katıl, yatırım turuna çık. VC’ler seni bekler.

Bizler için ise gençlerden biraz farklı. Değerlerimize, birikimlerimize ve kaynaklarımıza ve networkümüze bakarak yola çıkıyoruz. Ruhumuza iyi gelmeyen, kasvetli işlerden uzak duruyoruz.

Seveceğimiz, bize mutluluk veren alanlara odaklanalım

Sadece para kazanmak ya da Unicorn olacağız diye yola çıkmak yerine, bu işe girersek kendimizle ters düşer miyiz sorusunu da kendimize soruyoruz.

Ama bu bizim hızımızı kesmemeli, yavaşlatmamalı, durdurmamalı. Çözmek istediğimiz bir konu için bir fikrimiz varsa da harekete geçmeli, bizi durdurmak isteyenlerden uzakta durmalıyız derim.

İyi olduğumuz tecrübe biriktirdiğimiz alanlar, zaten iyi olduğumuz alanlar, neyi sevip neyi sevmediğimizi de biliyoruz. Tamam o zaman seveceğimiz, bize mutluluk veren alanlara odaklanalım. Hele birilerinin ihtiyacını da çözüyorsa bas gaza.

Haaa bir de, heyecan duymadığınız fikirlerden uzak durun. Her işte, her fikirde çok emek var. Ama bittiğinde kendimizi mutlu hissetmeyeceksek ve bunu baştan gördüysek, başka bir fikre geçelim. İş hayatında bazen mümkün olmaz bu. Seçme şansımız olmaz, biz aksarsak çark dönmez. Sevsek de sevmesek de o işi yapmak zorunda kalırız. Ama kendi işimizde öyle değil. Bize iyi gelen işleri yapma şansımız var. Öyle de olmalı zaten.

Bizim için artık hem kendimize, hem başkalarına katkı sağlayacak, üretimler yapma ve dünyayı değiştirme zamanı! Aaaa yine dünyayı değiştirmek dedim; evet mümkün!