İnisiyatif al, seyirci kalma. Seyretmek değil, oynamak zevkli. En son kışkırtma amaçlı “Yaşamımın geri kalanıyla ne yapmak istiyorum” sorusunu sormuştum. Hayatımızda önemli değişiklikler yapmak ne kadar mümkün ve buna ne kadar hazırız sorularını cevaplamaya çalışmıştım.
Son yazılarımı iş için gittiğim farklı iki şehirden yazdım. Hafta sonu dahil her gün yarım gün çalışırken gün içine ve akşamlarına yeni insanlar ve maceralar sığdırdım. Sanırım başka ülkelerin sundukları fırsatları, kolaylıkları ve zorlukları gördükçe “yeni işler ve fırsatlar” konusu tekrar kafamı meşgul etmeye başladı. Bazen aradığımızı çok daha erken yaşlarda bulurken bazen aramaya devam ediyoruz, pes etmediğimiz müddetçe sorun yok.
Bana göre işin formülü “enerjik olmak.” Bana en çok sorulan soruların başında geliyor: “Bu kadar enerjiyi nereden buluyorsun?”
Yaşama bağlılık, hayata, çevrene ve kendine kattığın ufak değişimler, daha çok insanı mutlu etmek için küçük çabalar beni enerjik yapıyor. Hayata bağlıyor, sabahları zımba gibi kalkmamı sağlıyor. Yapacak işlerim, çözecek sorularım, gidecek yollarım, okuyacak kitaplarım, gezecek müzelerim, tadacak yeni yemekler listem olduğu müddetçe enerjiye ihtiyaç duyacağım.
Enerjimi çeken ortamlardan ve insanlardan kaçmayı tercih ettim
İşte, insanın kendini iyi hissetmek için bir şeyler denemesi, sevdiği ve faydalı şeyleri yapması, üretmeye ve sormaya devam etmesi, dans etmesi, spor yapması, kısacası ne derseniz deyin, enerji şart. Annemin balkon kenarına kuşlara darı koymak için her sabah erken uyanması, daha kendi aramızda “Acaba şuraya mı gitsek” dediğimiz anda sessizce odadan çıkıp üstünü değiştirip ayakkabılarını giyerek kapıda hazır olması, onun yaşı için zor olacak her teklifimize hayır demeden her işe girişmesi onu ve bizi enerjik tutuyor. Her yaşın enerjisi farklı olabilir; olmazsa sonuçları hem kendiniz hem de yakın çevreniz için hiç iyi değil. Heyecan ve enerjimi kaybettiğim işlerde ve zamanlarda işe gitmek istemedim, toplantılarda sorulara cevap vermek istemedim, enerjimi çeken ortamlardan ve insanlardan kaçmayı tercih ettim.
Gelelim yeni tanıştığım insanlara ve her yaştan değişim hikayelerine: İşte bu tanışmalar ve hikayeler beni canlı ve enerjik tutmayı başarıyor. Yakın bir arkadaşım aracılığıyla tanışıp evimizde ağırladığımız bir aile geçen hafta sonu şehirlerine gideceğimi duyunca beni evlerine yemeğe davet etti. Çok yeni tanıyorum, iyi bir başlangıç yapmışız, kırmadım ve daveti kabul ettim. Biraz sıkıntılıyım; hava çok sıcak ve boğucu, en fazla 1,5 saat oturup kalkarım diye düşünüyorum. Ama evde çok azını bildiğim hikayeleri gerçek sahiplerinden dinleyince -tam 4 saat süren- çok güzel bir yemek ve sohbet oldu.
Bana da ilham veren bu hikayelerin en iyi kısımlarını sizinle de paylaşmak isterim. Evin babası önemli bir müzisyen ve tam 40 yıl önce konser için İstanbul’a geliyor ve ekibe rehberlik yapan güzel kadına aşık oluyor. Güzel kadınla mektuplaşmayla başlayan aşk (kahramanımız İstanbul’da üniversite ikinci sınıf öğrencisi) aynı yaz evlilikle sonuçlanıyor ve ülke değiştiren kadın kahramanımız yeni üniversitesinde okulunu tamamlayıp yepyeni bir ülkede ve yeni bir dilde öğretmen olarak bugün de görevini sürdürüyor.
Almanya ve İsviçre’nin iki farklı konservatuarında ders veren erkek kahramanımız ikisine de trenle ulaşabileceği bir kasabayı mesken tutuyor. İki kızı ve bir oğlu oluyor. Çocukların hepsi iyi okullarda okuyor ve meslek sahibi oluyorlar. Müzisyen dostumuz yasalar gereği 65 yaşında emekli oluyor ve tabii ki kenara çekil(m)iyor. Tüm ülkedeki konservatuarlara ve müzikle ilgili kurumlara, yayınlara ilan çıkararak emekli olmuş 65 ve üstü müzisyenlerden bir orkestra kuruyor ve çalışmalara başlıyorlar. 50 kişilik bu orkestranın en genci 65 yaşında. İlk konserlerini başarılı bir şekilde veriyorlar, şimdi ikinci konsere hazırlık yapıyorlar. Bütün ülke basını ve müzik dünyası onlardan bahsediyor. Demek ki orkestrada bir müzik aleti çalarak geçen yıllarınızın üstüne, içinizdeki enerji ile devam edip orkestra kurmanız dahi mümkün.
Evin 30’una yaklaşan kızının iyi bir eğitimi ve işi varmış. Ama içinde kalmış ve hep yapmak istediği bir amacı var: Bisiklet yarışçısı olmak. Geçen yıllarda hobi olarak yaptığı spor dalında antrenman dozunu artırıyor ve ben yemek için ziyarete gittiğimde o da bir yarışa katılmak için yaşadığı başka bir şehirden ailesinin yanına gelmişti.
Geçen yıl aldığı kararla işten ayrılıyor, bisiklet yarışmalarına katılmaya başlıyor ve olimpiyatlar için yedekten milli bisiklet takımına kadar yükseliyor. Ekim ayında dünya şampiyonasında ülkesini temsil edecek. Biz de her buluşmamızda endişeli Türk anneyi, kızının ne kadar şahane bir iş yaptığı, amacını daha otuzuna gelmeden bulduğu ve onu desteklemesinin önemi konusunda motive etmeye çalışıyoruz.
Enerji aldığınız insanları belirleyin, yenilerini ekleyin
20’lerinin başında bambaşka bir ülkeye, kültüre ve dile doğru cesaretle giden evin annesi, en özel hikaye. Ve bu yeni ülkede iyi öğrenciler yetiştirmek için uzun yıllardır matematik öğretmenliği yapıyor. Değişim ve enerji mi demiştik? İşte karşınızda!
Ben de bu seyahatlerde bazen bireyle bazen takımlarla çalışıyorum. Kafalardaki belirsizliği kaldırmak, engellerin üstesinden gelmek, farklı ve olumlu özelliklerimizi keşfetmek, farkındalık ve gelişim peşinde olmak, cesaret ve ilham almak isteyen cesur ve enerjik insanlarla birlikte çalışmayı seviyorum. Ya da bir yemek için gidip kendime güzel dersler ve ilhamlar (ve bonus olarak bir yazı) çıkardığım güzel insanların hikayelerini dinleyip enerji almayı da.
Herkes enerjiyi farklı kaynaklardan alabilir. Ben en sürdürülebilir ve sürekli üreten kaynak olan ‘insanlar’dan almayı seçtim. Enerji aldığınız insanları belirleyin, yenilerini ekleyin. Enerjik insanlar çevrelerine de enerji ve ışık verir. Enerji veren liderleri takip etmeyi her zaman tercih ettim. Odasından çıkmayan, işi matematik problemi gibi gören, ödevleri ve işleri maillerle dağıtan yöneticiler beni pek harekete geçirmemişti.
65’ten sonra orkestra kurulur,
30’unda milli bisikletçi olunur,
54’ünden sonra psikiyatrist olmaya karar verilip eğitime dönülür,
55’inden sonra şahane bir bakan olunur,
24’ünde daha önce hiç yapmadığın ve düşünmediğin sosyal girişim kurulur,
23’ünde başarıyla sekiz girişim batırılır,
20’sinde yeni bir ülkede iş kurulur,
55’inde podcastçi olunur,
57’sinde bağ kurulur, şarap markası yaratılır ve daha neler neler.
Yeter ki enerjin olsun.
Evet, yeni yaşlar yeni işler getirir.