Uluslararası finans piyasalarındaki kriz tahminleri nedeniyle “Doktor Kıyamet” olarak bilinen yatırımcı Marc Faber, Türkiye’nin gelişen ekonomiler arasında yatırımlar açısından cazip destinasyonlardan biri olarak öne çıktığını söyledi. Faber, “Türkiye’ye ilişkin olarak iyimserim. 2021 yılının sonu 2022 yılının başından bu yana bu iyimserliğimi koruyorum” dedi. Yatırım konusunda daha önceki öngörülerinde başarılı olan Faber, mevcut varlık fiyatlarının potansiyel yatırımcılar açısından Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde fırsat oluşturabileceğini belirterek, yaşanan küresel gelişmelerin ışığında yatırımcılara portföylerini ülkeler, bölgeler ve varlıklar arasında mümkün olduğunda çeşitlendirerek riskleri dağıtmaları tavsiyesinde bulundu.
The Gloom, Boom&Doom Report’un yayıncısı ve editörü Faber, “Latin Amerika, Kolombiya, Brezilya ve Arjantin piyasaları cazip. Oldukça ucuz. Nijerya, Pakistan, Sri Lanka piyasaları oldukça ucuz” diye konuştu. Faber, ayrıca Hong Kong ve Çin hisse senedi piyasalarında yatırımcılar için alternatif fırsatların olduğunu da belirtti.
‘Enflasyonist baskılar küresel düzeyde temel sorun’
Marc Faber, küresel ekonomik görünüme ilişkin olarak, enflasyonist baskıların ve artan yaşam pahalılığının temel sorun olarak öne çıktığını ve küresel ekonomiye ilişkin görünümün pozitif olmadığını dile getirdi. Dünyada son 3 yıl içinde hayat pahalılığının çok net bir şekilde halkın gelirlerindeki artışın üzerinde yükseliş gösterdiğini dile getiren Faber, “Halk artık daha yüksek faiz, daha yüksek kira ödüyor” dedi.
Faber, Hindistan ve benzeri birkaç ülke haricinde halkın yaşam standartlarının son birkaç yıldır ciddi şekilde düşüş kaydettiğinin altını çizerek, “Küresel ekonomik görünüm pek olumlu değil” şeklinde konuştu.
‘Piyasalarda halen çok fazla likidite var’
Küresel para politikalarını da değerlendiren yatırım uzmanı Faber, ABD Merkez Bankası’nın (Fed) politika faizini artırıp, bilançosunu daraltarak dünyayı neredeyse küresel bir finans krizine sürüklemek üzere olduğunu, fakat daha sonra bankaların borçlanmasına destek olunarak durumun kontrol altına alınabildiğini belirtti. Faber, küresel likidite fazlasına dikkati çekerek, “Evet politika faiz oranları yüksek. Fakat (piyasalarda) halen çok fazla likidite var” değerlendirmesinde bulundu.
Yatırım fırsatlarına ilişkin değerlendirmede bulunan Faber, “İnanıyorum ki, gelecek iki yıl boyunca hisse senedi yatırımlarını dikkatli şekilde seçen yatırımcılar için piyasalarda yatırım fırsatları mevcut” ifadesine yer verdi.
Faber, küresel politika faiz oranlarını artmaya devam etmesini beklediğini belirterek, genel olarak 1981 yılında küresel faiz oranlarının zirve yaptığını, gelişmiş Batı ekonomilerinde ve Japonya’da o dönemden 2020 yılına kadar ise eğilimin faizlerin düşüşü yönünde olduğunu söyledi.
Marc Faber, “Bence 2020 yılında küresel politika faizleri taban seviyesini gördü. Merkez bankaları tarafından yapay şekilde düşürülen faizlerin esas olarak 40 yıllık düşüş döneminin ardından yaklaşık 40 yıllık bir yükseliş yaşaması gerekir. En azından 20 yıllık yüksek faiz dönemi oluşacaktır” değerlendirmesini yaptı. Faber, küresel politika faizlerindeki oynaklığı genel anlamda varlık fiyatlarının görünüm ve performansı açısından olumlu olmadığını da belirtti.
‘Türkiye barış müzakerelerini yürütebilir’
Ukrayna’daki savaş ortamının son bulması gerektiğini belirten Faber, “Türkiye esasen (Ukrayna ve Rusya) arasında barış müzakerelerini ilerletebilecek (yürütebilecek) konumdadır. Fakat ABD barışla ilgilenmiyor” değerlendirmesini yaptı. ABD’nin nükleer silah kullanmasında endişe duyduğunu belirten Faber, “Savaş isteyen Amerika. 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana dünyadaki tüm savaşlar ABD tarafından çıkarılmıştır” şeklinde konuştu.
Avrupa’da yaşananların bir ders niteliği taşıdığını ve Alman ekonomisinde görülen durgunluğun dikkate değer olduğunu belirten Faber, “Türk halkına, Alman hükümetine (hükümet politikalarına) bakmalarını öneriyorum. Tam bir korku filmi yaşanıyor. Avrupa’da şu anda resesyonda olan tek bir gelişmiş ülke var, o da Almanya” dedi.
Fransa’da yaşanan sokak gerilimlerini de değerlendiren Faber, göçmenler etrafında yaşanan gerilimlerin ABD tarafından dizayn edilen bir politikanı sonucu olduğunu savundu. Marc Faber, “Kısacası ABD, Avrupa’yı kontrol etmeye çalışıyor. Fakat önce onu güçsüz kılması lazımdı” dedi.
Normal koşullar altında Almanya’nın yüksek teknolojisinin Rus doğal kaynakları ile birleşiminin mükemmel bir ekonomik senaryo oluşturabileceğini belirten Faber, bu fırsatın ABD tarafından gerilimin yükseltilmesiyle bilinçli bir şekilde ortadan kaldırıldığını belirtti.
Dünyada ABD tarafından doğrudan ya da dolaylı yollarla artırılan gerilim ortamında tarafsız kalmanın son derece önemli olduğunu belirten Faber, “İngiltere’nin parlak bir geleceği olduğunu düşünmüyorum” dedi. Faber konuşmasına şöyle devam etti:
“Eğer tarafsız kalmayı başarabilirseler, gelecekleri daha iyi bir görünüm sergileyebilir. Fakat onlar da ABD’nin adamları. Eğer tarafsız kalırlarsa dünyanın geleceği için değerli bir işlevleri olmuş olur.”