43 aydır kesintisiz artan gıda enflasyonu ve sürekli yükselen kiraların etkisiyle dışarıda yemek yemek hayal oldu. Dört kişilik bir ailenin lüks bir balıkçıda akşam yemeğinin faturası 20 bin liradan başlarken orta hallilerin tercih ettiği bir lokantada iki kişilik döner dürüm ve soğuk baklavanın fiyatı bin liraya dayanmış durumda. Bu da zaten başta gıda maddeleri olmak üzere sürekli gelen zamlarla bütçeleri sarsılan vatandaşların büyük tepkisine neden oluyor. Bu tepki o kadar ayyuka çıkmış durumda ki sosyal medya platformu X dünden beri boykot çağrılarıyla yıkılıyor. #fahişyemeğeBOYKOT etiketi X’te trend topic (TT) olurken vatandaşlar bu hafta sonundan itibaren lokanta ve restoranlara gitmeyeceklerini dile getiriyor.
Bu akımı başlatanlardan biri finansal piyasalar uzmanı İris Cibre. Cibre’nin önceki gece bir anketle birlikte duyurduğu boykota büyük katılım gösteren vatandaşlar bu hafta sonundan itibaren eyleme başlayacaklarını söylüyor.
#fahişyemeğeboykot Tag’i ile tarih için anket açıyorum
Artık bize kalitesiz porsiyonu küçültülmüş yemeği, Usd bazında, dünyada görülmemiş bir hızla fiyat artırarak yedirmeye çalışanlara boykot zamanı
Hangi haftasonu başlamak istersiniz?
— İris Cibre 🐦 (@iriscibre) April 16, 2024
Biz de 30 bin noktada faaliyet gösteren binden fazla üyesiyle Türkiye’nin en büyük restoran derneği olan Tüm Restoranlar ve Turizmciler Derneği (TÜRES) Başkanı Ramazan Bingöl’e soruyoruz. Türkiye’nin dışarıda yemek konusunda dünyanın en pahalı ülkelerinin başında geldiğini belirten Bingöl “Enflasyonu artıran bir numaralı faktör hizmet sektörü” itirafında bulunuyor. Zaten Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı mart ayı enflasyonunda lokanta ve oteller yüzde 94,97 yıllık artışla, yüzde 104,07 artış gösteren eğitimden sonra fiyat artışlarının en yüksek olduğu ikinci harcama kategorisi durumunda.
Bingöl’e bunun nedenlerini soruyoruz. “Vatandaş haklı ama lokantalar da haklı” diye söze başlayan Bingöl “50’den fazla ülkeyi gezdim. Türkiye bu konuda birçok ülkeden ayrışıyor. Çünkü lokanta sahipleri personeli için büyük tazminatlar ödemek zorunda kalıyor. Önce bu kıdem tazminatı sorununun çözülmesi lazım” diyor. Bingöl’e bir lokantadaki maliyet kalemlerinin ağırlığını soruyoruz. Personel giderlerinin en yüksek ağırlığa sahip olduğunu belirten Bingöl’ün, her işletme için değişmekle birlikte ortalama hesaplaması şu şekilde:
Personel giderleri: %35-40
Gıda maddeleri: %35
Kira: %10-15
Enerji: %5
Vergi: %5
Diğerleri: %5
‘İsrafı önlemek şart’
Gıda enflasyonunun artmasının en önemli nedenlerinden birisinin de israf olduğuna dikkat çeken Bingöl şunları söylüyor:
“Yıllardır mücadele ediyoruz yasaklanması için ancak ne yazık ki hâlâ önlem alınmıyor. Mesela otellerde açık büfe ve lokantalarda serpme kahvaltı saçmalığından bir türlü vazgeçemiyoruz. Gıda enflasyonunun bu kadar yüksek olmasının en büyük nedenlerinden birisi de budur. Ayrıca dışarıda yemek bir kültürdür. Sipariş vermeden önce menü iyice incelenerek yiyebileceğimiz kadarını söylemeye dikkat etmemiz gerekiyor. Tarım ve Orman Bakanı’yla yakında bir araya gelerek fiyatı sürekli artan gıda ürünleri hakkında neler yapılması gerektiğini masaya yatıracağız. Örneğin, Türkiye’nin doğası büyükbaş hayvan için uygun değil, küçükbaş hayvan üretimine dönülmesi lazım.”
TÜRES’in Yüksek İstişare Kurulu’nda eski Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati ve Ticaret Bakanı Ömer Bolat’ın da bulunduğuna dikkat çeken Bingöl’e bu sorunların neden yıllardır çözülmediğini soruyoruz, cevap veremiyor.