Türkiye’de özellikle kadın cinayeti davalarında mahkemelerin sanık lehine uyguladığı ‘iyi hal’ ya da ‘takdir indirimi’ vicdanları yaralamaya devam ediyor.
Geçen yılın ocak ayında Bursa’nın Osmangazi ilçesi Sırameşeler Mahallesi Çatal Sokak’ta meydana gelen olayda bir kadın takıntılı bir erkek tarafından öldürüldü. Gece kulübünde solist olarak çalışan Nurcan İnan evine gitmek için mekandan ayrıldı. Arkadaşı olduğu iddia edilen İzzet Akdeniz evinin önünde İnan’ın karşısına çıktı. Bir süre sokakta konuşan ikili tartıştı ve Akdeniz belinden çıkardığı tabancayla İnan’a ateş etti.
Başından vurulan Nurcan İnan kanlar içinde yere yığıldı. “Nurcan öldüreceğim seni” diyerek bölgeden uzaklaşan Akdeniz’in 16 AV 585 plakalı otomobille kaçtığı belirlendi. O anlar kameraya yansırken Çekirge Devlet Hastanesi’ne kaldırılan kadın hayatını kaybetti. Cinayetten sonra kaçıp Yıldırım ilçesinde yakalanan Akdeniz polisteki ifadesinde Nurcan İnan’a platonik aşık olduğunu, cinayeti kıskançlık nedeniyle işlediğini itiraf etti.
Bir anda patlayan silahımla onu istemeden vurmuşum
Tutuklanan Akdeniz hakkında Bursa 7’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde ‘kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle dava açıldı. Akdeniz yargılama sürecindeki savunmasında ise Nurcan İnan’ın sevgilisi olduğunu iddia etti, aynı evde yaşadıklarını söyledi, “O gün Nurcan bana akşam iş yemeği olduğunu söyleyip ‘Beni gece al’ dedi. Gece çalıştığı mekana gittiğimde, Nurcan ve kızı Yağmur bir erkekle birlikte alkol alıp eğleniyordu. Onları beklerken yanıma gelen garson dışarı çıkmamı istedi.
Ben de ayrıldım. Bir süre sonra iş yerinden çıkan Nurcan ve Yağmur taksiyle eve gideceklerini söyledi. Öyle de yaptılar. Nurcan çok alkol almıştı. Onun için çok endişelendim. Ben de otomobilimle takip ettim. Evlerinin önünde tartışınca Nurcan ve Yağmur bana hakaretler yağdırdı. Tabancamı çıkarıp onları korkutmak için yere ateş ettim. Ardından Nurcan’a sarılarak onu sakinleştirmeye çalıştım. Nasıl oldu bilmiyorum, bir anda patlayan silahımla onu istemeyerek vurmuşum. Yağmur ‘Annemi vurdun’ diyerek bana bağırınca olayın farkına vardım. Ardından arabaya binerek uzaklaştım. Beş dakika sonra yeniden Nurcan’ın yanına döndüm ve ona ‘Seni çok seviyorum ölme’ diyerek yalvardım. Sonra da polise teslim oldum” dedi.
Annemi kafasına sıkıp öldürdü
Yağmur M. (20) ise annesinin öldürüldüğü cinayetin etkisinden kurtulamadığını söyleyerek “Evimize gelip gidiyordu ama annem yüz vermiyordu. Olay günü annem beni telefonla arayıp ‘Kızım bu akşam iş yemeğimiz var. Gel birlikte oluruz’ dedi. Onu kıramadım. İş yerine gittik. Birlikte yemek yiyip eğlendik. Çıkışta bizi rahatsız etmeye başlayan İzzet Akdeniz ile karşılaştık. Bizi otomobiliyle evine bırakmak istedi. Kabul etmeyip taksiye bindik. Bu sırada telefonla aradığı anneme hakaret etti. Evin önüne geldiğimizde bizi elinde tabancayla bekliyordu.
Yaşanacakları anladığım için annemin önüne geçip silahı bırakması için kendisine yalvardım. Buna rağmen ‘şakam yok’ diye bağırıp yere ateş etti. Ardından annemin kafasına sıkıp öldürdü. O anı hiç unutmadım, unutmayacağım da. Olayın etkisindeyim” diye konuştu.
‘Rahmetlinin ailesine başsağlığı diliyorum’
Karar duruşmasında son sözü sorulan Akdeniz “Rahmetlinin ailesinden çok özür dilerim. Başsağlığı diliyorum. Pişmanım” dedi. Kararını açıklayan mahkeme heyeti suçunu sabit gördüğü Akdeniz’e ‘kadına karşı kasten öldürmek’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. Sanığın pişmanlık duygularını söylemesi nedeniyle takdiri indirim uygulayan heyet cezayı müebbet hapse çevirdi. Mahkeme ayrıca Akdeniz’e ‘ruhsatsız silah taşımak’ ve ‘tehdit’ suçlarından toplam 5 yıl 2 ay 15 gün hapis cezası verdi.