Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci tura kalmasının ardından Cumhur İttifakı’nın adayı Tayyip Erdoğan, ABD kanalı CNN’e konuk olarak Becky Anderson’ın sorularını yanıtladı.
Türkiye Ukrayna savaşında taraflı bir tutum sergilemek yerine taraflar arasında dengeli davranmayı tercih ediyor. Bir yandan Ukrayna’ya insansız hava araçları sağlarken, öbür yandan da Batı’nın yaptırımlarına rağmen Rusya ile işbirliklerine devam etti. Erdoğan Anderson’a da, “Rusya’ya Batı’nın yaptığı gibi yaptırım uygulayacak bir noktada değiliz. Batı’nın yaptırımları bizi bağlamıyor. Biz güçlü bir ülkeyiz ve Rusya ile pozitif ilişkilerimiz var. Rusya ve Türkiye’nin mümkün olan her alanda birbirine ihtiyacı var” dedi.
Batı’nın Rusya’ya tavrını da eleştiren Erdoğan, “Batı çok da dengeli bir yaklaşım sergilemiyor. Rusya gibi bir ülkeye dengeli bir yaklaşım sergilemek daha hayırlı olur” diye de ekledi. Tahıl Koridoru Anlaşması’nın iki ay daha uzatılmasının da, ‘Putin ile özel ilişkileri sayesinde mümkün olduğunu” belirtti.
Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nu ise Türkiye’yi Rusya’dan ‘koparmaya çalışmak’ ile suçladı. Kılıçdaroğlu birinci turdan önce yabancı basına verdiği demeçlerde Türkiye’nin bir NATO ülkesi olduğunu, dolayısıyla birliğin attığı adımlara uygun hareket etmesi gerektiğini söylemişti.
Seçimden bir gün önce ise Rusya’nın seçimlere müdahale etmemesi gerektiğini, “15 Mayıs’tan sonra dostluğumuzun devam etmesini istiyorsanız ellerinizi seçimlerin üzerinden çekin” sözleriyle ifade etmişti.
Röportajda İsveç’in sürüncemede kalan NATO durumu da gündeme getirildi. Finlandiya, resmen NATO üyeliğine kabul edilirken, bu yola beraber baş koyduğu İsveç, aşırı sağcı Rasmus Paludan’ın Kuran yakma olayından sonra bir nevi Türkiye’nin kara listesine girdi.
Erdoğan, röportajda İsveç’in NATO üyeliğini onaylamak için henüz hazır olmadıklarını belirterek, “İsveç Türkiye’deki terör örgütlerinin Stockholm sokaklarında rahat rahat dolaşmasına izin verdiği müddetçe İsveç’in NATO üyeliğine iyi gözle bakamayız. Çünkü bir NATO ülkesi konu terörle mücadele olduğunda güçlü bir duruş sergilemeli” dedi.
Erdoğan röportaj sırasında ABD Başkanı Joe Biden’ın 2020 seçim kampanyasında kendisine ‘otokrat’ demesini de eleştirdi. Konuyu gündeme getiren Erdoğan, “Bir diktatör seçimi ikinci tura bırakır mıydı?” diye sordu.
Türkiye, Suriye’deki faaliyetlerine devam edecek
Türkiye dört milyondan fazla Suriyeli mülteciye sahip. Dolayısıyla seçimlerde seçmenler, adayların Suriye politikasına da önem verdi. Röportajda bu konunun açılması üzerine Erdoğan, muhalefetin mültecilerin sınır dışı edilmesi çağrılarına kulak kapayarak, bunun yerine yaklaşık bir milyon mültecinin ‘gönüllü bir şekilde’ ülkelerine dönmesini sağlayacaklarını belirtti.
Mültecilerin geri dönüşlerini kolaylaştırmak için Suriye’nin Türkiye’nin faaliyet gösterdiği savaştan zarar gören kuzey bölgesine altyapı ve evler inşa edildiğini söyleyen Erdoğan, “Bir milyon mülteciyi anavatanlarına geri dönmeye teşvik ediyoruz” dedi.
Öte yandan Türkiye’nin Suriye ile başlattığı normalleşme adımları da dikkat çekiyor. ABD’nin karşı çıktığı ve hatta yaptırım uygulamakla tehdit ettiği bu normalleşme adımlarının sonuncusu seçim öncesi 10 Mayıs’ta dışişleri bakanları düzeyinde gerçekleşmişti. Söz konusu toplantıdan uzmanların oluşturacağı bir yol haritası kararı çıkmıştı.
“Sayın Putin ile dostluğum sayesinde özellikle yakın işbirliği ve dayanışmanın gerektiği Suriye’nin kuzeyindeki terörizmle mücadelemizde bir kapı açabileceğimizi düşündük” diyen Erdoğan, “Eğer bunu başarabilirsek, uzlaşmanın önünde hiçbir engel görmediğimi söyledim” dedi.
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın normalleşme için her seferinde Türkiye’nin Suriye topraklarından çekilmesini şart koşmasına rağmen Erdoğan, Türkiye’nin Suriye’deki varlığını sürdüreceğini söyledi.
Rus basını Russia Today’e konuşan Mikdad, “Normalleşme ancak Türk kuvvetlerinin Suriye’den çekilmesinden sonra mümkün olabilir” dedi. Mikdad, Erdoğan ve Esad’ın görüşmesinin de yine Türk askerinin Suriye’den çekilmesine bağlı olduğunu söyledi.