Winner kavramı zaman zaman fazlasıyla tartışılır. Winner kimdir? Girdiği her yarışı kazanan mıdır? Yoksa kritik anlarda sahne alıp takımını zafere götüren midir? Bir kulüp yapısı içinde ele alındığında ne tür takımlara winner denir?
Bu sorular uzun uzadıya cevaplana dursun iş Alman futboluna geldiğinde en büyük winner Bayern Münih denebilir. Öyle ki 11 senedir ligin zirvesinde inmeyen takım bu süreçte iki kez Şampiyonlar Ligi zaferi yaşayarak Avrupa’nın en büyük takımlarından biri olduğunu kanıtladı. Futbol tarihinin en özel yapılarından bir olan Bayern kendi içinde kuralları olan bir kulüp. Dünyanın en iyi teknik direktörlerinden Pep Guardiola dahi Almanca öğrenme şartıyla takımın başına getirildi. İstikrarın ve başarının ilk şart olduğu kulüpte kimler geldi kimler geçti, ancak bilhassa 2000’lerin ortasından sonra başarı hep kalıcı oldu.
Jupp Heynckes, geçen haftalarda kaybettiğimiz Franz Beckenbauer, Karl Heinz Rummenige ve daha nice efsane kulübün farklı kademelerinde hep başarı için mücadele etti. Ancak son dönemde bu başarı için verilen çaba yerini istikrarsızlıktan kurtulma çalışmalarına bıraktı. Niko Kovac sonrası Hansi Flick’le yakalanan başarı rüzgarı dindiğinde belirsizlikler silsilesi aldı başını gitti. Geleceğin süper yıldız teknik direktörü olması beklenen Julian Nagelsmann beklenen etkiyi yaratmadı. Yerine gelen Thomas Tuchel ise bu sezon itibariyle tam bir hayal kırıklığı oldu.
Bayer Leverkusen’in Bundesliga’da şampiyonluğunu ilan etmesiyle Bayern’in 11 senelik serisi bitti. Geçen sezon dahi son haftaya Borussia Dortmund’un gerisinde giren bu winner kulüp rakibinin puan kaybı sonrası zafere uzanmıştı. Üstelik sezon ortası teknik direktör değiştirmelerine rağmen bir şekilde sonuca gitmişlerdi. Ancak bu sezon öyle bir girdaba girdiler ki ellerinde sadece Şampiyonlar Ligi ihtimali kaldı. Ki orada da favori olduklarını söylemek fazlasıyla zor. Yarın evlerinde ağırlayacakları Arsenal dahi -ki 14 senedir bu seviyenin uzağında kalmış bir kulüp olarak- eşleşme başlamadan önce onların önünde gösteriliyordu.
Kupa orucu devam etti
Tabii ki sosyal medyada bu başarısızlığın dalgası epey geçiliyor. Başarısızlığın temel sebebiyse kadro istikrarsızlığı vs olmaktan öte bir oyuncuya bağlanıyor. Takımın en skorer ismi ve geçen yazın en flaş transferi Harry Kane. Kariyerinde altı gol krallığı bulunan ve yedincisine koşan Kane’in henüz profesyonel seviyede kupası yok. Oyuncu Bayern öncesi kariyerinin büyük kısmını Tottenham’da geçirdi. Londra kulübüyle her seferinde bir kupanın ucundan tutup kaybetmesiyle ünlendi. Oyuncu dünyanın en kupa canavarı kulüplerinden biri Bayern’e imza atınca artık bu orucunu bozacağı düşünüldü. Ancak gelinen noktada Bayern’in 11 senelik şampiyonluk serisi bitti, kulüp Almanya Kupası’nda üçüncü lig takımı Saarbrücken’e elenerek şoku yaşadı.
Hal böyle olunca winner olarak tanımlanana kulübün kayıpları daha önce hiç winner olamamış Kane’e yazıldı. Üstelik oyuncu şu ana kadar çıktığı toplam 39 maçta 39 gol atıp 12 asist yapmış ve 29 Bundesliga maçında 32 gol atmıştı. Kadrodaki tek Tottenham’lı Kane değildi. Eric Dier devre arası transfer döneminde sürpriz bir şekilde takıma imza atmıştı. Oyuncu rotasyonda Kim Min-jae’nin önüne geçecek kadar Thomas Tuchel’in planlarında yer ediyordu.
Çift haneli serilere balta
İki Tottenham oyuncusu ancak elbette ön plana çıkan Kane hamlesi şampiyonluğun gelmemesiyle beraber gündemin ilk maddesi oldu. Öyle ki Harry Kane yalnızca Bayern’in değil bireysel anlamda olağanüstü rekora sahip Kingsley Coman’ın da serisine balta vuruyordu. PSG, Juventus ve Bayern Münih gibi takımların formasını giyen, 2015’ten bu yana Almanya’da oynayan futbolcu 10 sezondur bulunduğu ligde şampiyonluk yaşıyordu. Profesyonel kariyerini şampiyonluklar üzerine inşa eden 27 yaşındaki futbolcunun olağanüstü serisi 10 sene sonra bozuldu. Bu serinin bozulduğu yerin Bayern olmasıysa şaşırtıcı. Zira Juve ve PSG bir süre önce liglerinde rakiplerine şampiyonluk kaptırdılar. Bayern ise 11 senelik hükümdarlığını sonsuza dek sürdürecek gibi görünüyordu. Ancak elbette böyle olmadı. Başta Harry Kane olmak üzere hareketli transfer dönemleri geçiren Bayern eski gücüne bir türlü kavuşamadığı sezonda bitime beş hafta kala şampiyonluğu 119 senelik tarihinde ilk kez mutlu sona ulaşan Bayer Leverkusen’e kaybetti. Hem Bayern hem de Coman’ın çift haneli serileri böylelikle sona erdi.