Dikkat: Birazdan okuyacaklarınız, Succession dizisinin, 4’üncü sezonunun 8’inci bölümü olan ‘America Decides’ hakkındadır. Bu bölümü izlemediyseniz yazıyı okumayın.
Tüm Türkiye’nin seçim sonuçlarına kilitlendiği 14 Mayıs Pazar’ı, 15 Mayıs Pazartesi’ye bağlayan gece, tüm dünyanın merakla beklediği, muhteşem dizi Succession‘ın 4’üncü sezonunun, 8’inci bölümü yayınlandı.
Aynı anda yaşanan iki şeyin ortak noktası dünyada günün aynı kısmına denk gelmeleri değildi sadece. ABD yapımı dizinin yayınlanan bölümünün konusu da ABD’deki başkanlık yarışı ve oy sayımının yapıldığı geceydi.
Dizinin bize gösterdiği, biz fanilerin tüm insani duygularıyla seçimleri heyecanla takip ederken arka planda dönenlerin ne kadar mide bulandırıcı olduğuydu. Her sahne, söz konusu çıkarlar olunca, başka her şeyin nasıl önemsiz hale geldiğini canımızı yakar şekilde gösterdi.
Bölümde yaşananlar, Türkiye’de de seçim gecesi yaşandığı öne sürülen tartışmalara benzerlikler içeriyordu.
Diziye dönelim, yaşayarak ilerleyelim, kıyaslama size kalsın.
Succession’da babaları öldükten sonra şirketin geleceği için çıkış yolu arayan Roy kardeşler, Elon Musk’vari teknoloji zengini Lukas Matsson‘la şirketleri Waystar Royco’yu satmak için anlaşsalar da birkaç bölümdür hissedarları üzmeden bu işi baltalamanın bir yolunu arıyorlar. Bu da adalet sisteminin bu anlaşmayı bozmasından geçiyor. Fakat bunu gerçekleştirmek kolay değil. Çok üstten bir emir gelmesi ya da sistemin o yöne doğru çalıştırılması şart. Yani ABD Başkanı, bu kadar büyük bir anlaşma üzerinde düşünecek ve sistemi bu anlaşmayı bozmaları konusunda manipüle edecek.
Hangi aday benim adayım?
Ellerinde üç aday var. Cumhuriyetçi aday Jeryd Mencken, Demokrat Daniel Jimenez ve seçimde hiçbir etkisi olmayan abileri Connor Roy.
En küçük kardeş Roman Roy, tüm söylemleriyle insanları dehşete düşüren, seçilirse ülkeye her anlamda kötü günler yaşatacak ve ABD’de Donald Trump dönemine benzetilen bir başkanlık sergileyecek olan aşırı sağcı Cumhuriyetçi aday Jeryd Mencken’den, eğer seçilirse bu anlaşmayı bozacağına dair garantiyi alıyor.
Diğer başkan adayı Demokrat Daniel Jimenez’den bu sözü almaya çabalıyorlar ancak başaramıyorlar.
Burada işin içine diğer rekabet giriyor: Şirketin satılmasını önlemek isteyen Roman ve Kendall’a karşı, şirketi satın almak isteyen Matsson’la arka planda işbirliği yapan kızkardeşleri Shiv Roy’un kendi ajandaları.
Yani esasında ABD seçimi değil şirketin geleceğine dair istediklerini yapmayı söz veren kişinin kazanması önemli.
Ve bu kişilerin ellerinde ABD Başkanlık seçimlerini manipüle etmek için bir enstrümanları var: Ülkenin en çok izlenen haber kanallarından ATN.
Ve bölüm boyunca işte biz, seçim gecesi oylarda durum nedir diye yana yakıla haberleri karıştırırken arka planda böyle dünyaların da yaşanıyor olabileceğini izliyoruz.
Siyasiler bol bol “Sürece saygı gösterin” açıklaması yapıyor. “Tüm oylar sayılmalı” çıkışları birbirini izliyor.
2020’de FOX News, 2023’te kurgu ATN
Kısa süre önce FOX News’ün, mevcut ABD Başkanı Joe Biden’ın seçildiği seçimde oy sayımının hileli olduğunda dair yayınları nedeniyle 787 milyon dolar tazminat ödemeyi kabul ettiğini görmüştük.
Kurgu ATN televizyonu da gerçek hayattaki FOX News’ü aratmayacak şekilde hem seçim güvenliğine dair endişeleri körüklüyor hem de seçimin kaderini etkileyecek hamleler yapıyor.
Wisconsin’de oyların sayımının yapıldığı merkezin yanması, postayla gönderilen oyların kül olduğu anlamına gelirken, ATN’in sahibi olan Roy kardeşler kritik kararlarını veriyorlar. Bir öngörü olarak, bu eyalette kimin kazandığını açıklayacaklar. Ve bu kişi yarışta öne geçecek. Onlar da büyük kavgalar sonucunda, kendi şirket anlaşmalarını sabote etmeyi kabul eden Cumhuriyetçi adayın o eyaleti resmi olmayan sonuçlara göre kazandığını söyletmeye karar veriyorlar.
Ardından oyların birbirine yakın seyrettiği çekişmeli eyaletler Georgia ve Arizona’da da benzer şekilde, Cumhuriyetçi adayı erkenden galip ilan ediyorlar ve gecenin sonunda ABD Başkanı’nı ATN kanalı olarak aşırı sağcı Cumhuriyetçi aday Jeryd Mencken olarak duyuruyorlar.
Bu sürede yaşanan tartışmalarda şirket menfaatinin nasıl her şeyin üstünde olduğunu görüyoruz. Kendall Roy’un Asya kökenli kızı, Mencken’in yöneteceği bir ABD’de çok zor bir hayat yaşayacak ama o bunu asla umursamıyor mesela.
Shiv ısrarla Demokrat Jimenez’in daha iyi bir ABD vaat ettiğini anlatıyor fakat onun da gerçekten iyi bir ABD mi yoksa şirket satışının gerçekleşmesini mi istediği sorusunun cevabını bildiğimizden, canımız bir parti daha sıkılıyor.
Şirketin menfaati her şeyin üstünde
Gecenin sonunda kanal çalışanları bile içleri kan ağlayarak, Cumhuriyetçi aday Mencken’in kendi projeksiyonlarına göre yeni ABD Başkanı olduğunu duyuruyorlar. Zafer konuşması yapan Mencken, galibiyetinin nasıl oldubittiye getirildiğini de güzel anlatıyor: “Başka bir gün başka bir zamanda başka bir sonuç çıkabilirdi. Ama güvenilir bir kaynak seçimi kazanmış olduğumu belirtiyor.” Güvenilir kaynak, Roy kardeşlerin kanalı ATN.
Kardeşler ABD’nin menfaatlerini ve şirketlerinin menfaatlerini tarttılar ve kararlarını verdiler. The Wire, The Sopranos ya da Mad Men gibi dizilerde bunu çok görürdük, dizide sempati beslediğimiz bir karakterin aslında tam olarak ne olduğu, neyi temsil ettiğini tüm çıplaklığıyla bize gösterip, kendimize gelmemizi sağlarlardı. Succession’ın 4’üncü sezon 8’inci bölümü olan America Decides tam olarak böyle bir bölüm oldu.
Bölüm sonunda dersi, Kendal Roy karakterinin, gizemli şoförü Fikret’e söylediği sözle alıyoruz: “Bazı insanlar bir türlü iş bitiremiyor, Fikret.”