“Affedersiniz ama, sanat bir kodak fotoğrafı değildir.”
Bu cümle Türk resim tarihinin en önemli isimlerinden Hüseyin Avni Lifij’in kendi imzasıyla yazdığı bir yazıdan. Türkiye’de modern resmin kurucusu kabul edilen 1914 Kuşağı’nın önemli isimlerinden biri Hüseyin Avni Lifij.
Biz Lifij’i kendine özgü ışığıyla, gizemli atmosferler kurduğu büyük boyutlu kompozisyonlarıyla tanısak da aslında o bir fotoğraf tutkunu. Resimle ilgilenmeye başladıktan sonra fotoğraf da hayatına giriyor. Araştırmalara göre 1905 ya da 1908 yılında İstanbul’a gelen bir arkadaşının fotoğrafında, fotoğraf çekerken rastlanıyor sanatçıya.
Ressamlığı ve sanat eleştirileriyle bilinen Lifij’in fotoğrafa ilgisi biliniyor, ancak bu yönü çok fazla aydınlatılmadı. Belki hatırlarsınız, 2019 yılında Sakıp Sabancı Müzesi’nde açılan Avni Lifij. Çağının Yenisi adlı sergi sanatçıların resimlerinin yanı sıra yazı ve fotoğraf alanlarındaki çalışmalarını da hatırlatmıştı. O sergide Avni Lifij’in 1922 yılında çektiği iki Atatürk fotoğrafı da vardı.
Ancak şimdi Lifij’in fotoğraf albümünde daha derine sızabiliriz!
Sanatçının 1900-1920 yılları arasına ait olduğu tahmin edilen fotoğrafları 100 yıl sonra aile koleksiyonundan çıktı. Bu seçki de Affedersiniz ama, sanat bir kodak fotoğrafı değildir adlı bir sergi olarak 1851.gallery’de kapılarını açtı.
Küratör Necmi Sönmez Lifij’in eserleri üzerine çalışan bir isim. İki yıl önce Lifij’in fotoğrafları üzerine bir kitap yayımladı. Bu süreçte sanatçının ailesi olan Sirel Ailesi’yle bağlantı kurdu, Lifij’in arşivini özenle koruyan aileyle çalıştı. Özellikle de Lifij’in yeğeni Şazi Şirel ile. Şirel, sanatçının arşiv ve belgelerini 60 yıla yakın süre boyunca sakladı. Ancak Sönmez’in kitabını göremeden hayatını kaybetti. Şazi Şirel’in oğlu Osman Sirel’le de bağlantısı olan Sönmez, sanatçı hakkındaki çalışmalarına devam etti.
Derken bir gün Osman Sirel, babasının evinde iki cam negatif buldu, Sönmez’le iletişime geçti. Sönmez de eski fotoğraf teknikleriyle ilgilenen arkadaşı Kerim Suner’le bağlantıya geçti. Negatifler onun da ilgisini çekince ‘Ne yapabiliriz’ diye kafa kafaya verdiler. En sonunda da yaklaşık altı aylık bir çalışmayla, tamamı ilk kez sergilenen bu fotoğraflardan oluşan bu sergi çıktı.
Lifij’in alametifarikası: otoportreler
Necmi Sönmez’in küratörlüğünde gerçekleşen sergide Avni Lifij’in eşi Harika Hanım’ın ve aynı zamanda sanatçının arkadaşları olan Mehmet Ruhi Arel, Atatürk heykelleriyle bilinen Harika Hanım’ın kardeşi Nijat Sirel ve İbrahim Çallı gibi Türk sanat tarihine iz bırakmış birçok sanatçının yüzlerini göreceğiniz kareler var. Ayrıca bol bol manzara fotoğrafı da göreceksiniz. Sanatçının 1900’lerde İstanbul’da, ardından 1920’lerde Ankara’da çektiği fotoğraflarla bir zaman yolculuğu yapabilirsiniz. Fakat serginin en etkileyici fotoğrafları sanatçının otoportreleri. ‘Kırmızı Kitaplı Otoportre’, ‘Pipolu Adam’, ‘Sanatkarın Kendi Portresi’ gibi resimleriyle bilinen Lifij fotoğrafla da otoportrelerine devam etmiş. Biraz dikkatli bakınca kolu sökülmüş kazağını da göreceksiniz, bohem duruşunu da…
Küratör Sönmez, “Avni Lifij, fotoğrafı bir desen, yağlı boya ya da heykel gibi araç olarak görüyor” diyor. Siz de bu fotoğraflara baktıkça Lifij’in fotoğrafı, resimden ayırmadığını fark edeceksiniz. Sanatçı, çektiği fotoğrafların birçoğunu kendi resimlerinde esin kaynağı olarak kullanmış. Nasıl derseniz, örneğin Yavuz Selim’den Beyoğlu ve Topkapı sarayı isimli fotoğrafı çekiyor sanatçı önce. Daha sonra ona bakarak bir de bu manzaranın tablosunu yapıyor. Sergide söz konusu fotoğraf ve tablo da yan yana.
Sönmez’e göre Lifij yağlı boya ya da desenden farklı görmüyor fotoğrafı. Türk resim tarihinde fotoğrafı, görme biçimi olarak geliştiren bir öncü Lifij. Ancak resimleriyle sunduğu dünya ile objektifin arkasına geçip ölümsüzleştirdiği dünya epey farklı.
Sanat tarihini değiştirecek güçte fotoğraflar
Küratör Sönmez “Çok iddialı ama söylemekten çekinmeyeceğim” diyor ve serginin önemini şu sözlerle anlatıyor: “Bu fotoğrafların varlığı, bizi mevcut sanat tarihi yazımına tekrar bakmaya çağıracak.”
Sergideki otoportrelerden bahsetmiştik. İçlerinden biri küratör Sönmez’in de gözdesi. O kare, sanatçının ölümünden kısa bir süre önce çektiği bir fotoğraf. Sönmez, “Yüz ifadesi, ‘Ben bu dünyadan gidiyorum’ bakışı beni çok etkiledi” diyor.
Lifij bu fotoğrafı çektikten sonra bir de portresini yapmaya başlamış. Ölümünden sonra yatağında bulunuyor. Bu portre, çok sevdiği Harika Hanım’a duyduğu derin aşkı anlatan sözcükleri de arkasında yazdığı bir veda.
Yeni bir sanat alanı: 1851.gallery
Galeri’nin ismine aşina olmayabilirsiniz. Zira 1851.gallery de kapılarını bu sergiyle açtı. Kerim Suner tarafından kurulan 1851.gallery, tarihi ve el yapımı tekniklerle fotoğraf üreten sanatçıların çalışmalarına ağırlık verecek. Suner, Galeri Lebriz’i kuran aileden gelen ve ilk sanat portalı lebriz.com’un kurucusu. Kendisi 2016 yılından beri tarihi ve el yapımı tekniklerle fotoğraf üreten sanatçılar ve üretimleri üzerine çalıştığı bir atölyeyi de yürütüyor.
📍Ressam Avni Lifij’in fotoğrafları 18 Ocak 2025’e dek 1851.gallery’de ziyarete açık. Ulaşım da oldukça kolay. M2 metro hattını kullanarak Levent’ten aktarmayla Nispetiye durağında ineceksiniz. Sonrasında beş dakikalık bir yürümeyle Edin & Suner Plaza’ya ulaşacaksınız. Apartmanın üçüncü katında Avni Lifij sizi bekliyor.
10Haber sergi ajandası
Resim Heykel Müzesi’nden iştah açıcı bir sergi
📍Tat ve Sanat: Lezzetli Resimler, Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi: Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi ikinci süreli sergisi Tat ve Sanat: Lezzetli Resimler ve yeni hikayelerle kapılarını açtı. Türk resminin öncülerinden Şeker Ahmed Paşa’nın parlak sarı ayvaları, Selahattin Teoman’ın her biri kırmızının farklı tondaki meyveleri, Fikret Otyam’ın enginar çiçekleri, soyut çalışmalarıyla bilinen Zeki Faik İzer’in yeşil rengiyle dikkat çeken balıkları, Feyhaman Duran’ın her biri ağız sulandıran meyveleri, Şeref Akdik’in muntazam şekilde dizilmiş incirleri iştah açıcı halleriyle ziyaretçileri bekliyor.Tarladan sofraya uzanan serüveni aralarında Osman Hamdi, Abidin Dino, Selahattin Teoman’ın da bulunduğ 204 eserle anlatan sergi iştah açabilir, baştan uyaralım.
Taviloğlu’nun devasa koleksiyonu İstanbul’a sızdı!
Mustafa Taviloğlu’un 903 sanatçının 2400’ün üzerindeki eserlerinden oluşan koleksiyonu herkese açık! Tek bir müzeye sığmayan koleksiyon, bir süredir yedi farklı mekanda sergileniyor. Rotanızı Artİstanbul Feshane, Galeri Eyüpsultan, İstanbul Resim ve Heykel Müzesi, İstanbul Sanat Müzesi, İş Sanat Kibele Sanat Galerisi, Mecidiyeköy Likör Fabrikası ve Müze Gazhane’ye kırın Taviloğlu’nun zengin koleksiyonuna sızın deriz. Biz de peyderpey sergileri geziyoruz.Ayrıca sergi sürecinde 16 panel/konuşma hayata geçirilecek. Tarihi Likör Fabrikası ve Artİstanbul Feshane’de çocuklar ve gençler için eğitim programları düzenlenecek. Bir de sergiyle ilgili İş Bankası Kültür Yayınları’nda çıkacak kitap var. 15 Aralık’a kadar vaktiniz var. Girişlerin ücretsiz olduğunu da hatırlatalım.
Sosyalizme tercüme!
📍Sosyalizme Tercüme, Salt Galata: Yugoslavya’da Türkçe konuşan topluluğun az bilinen tarihini gündeme getiren ‘Sosyalizme Tercüme’ sergisi kapılarını açtı. Sergi, Kosova ve Makedonya odağında Yugoslavya’da Türkçe konuşan topluluğun az bilinen tarihini ele alıyor. Çok uluslu bir toplumsal bağlamda sosyalist ideolojinin, Yugoslavya’da Türk kimliğinin inşasına ve dönüşümüne etkisini irdeliyor. Sergi, 3 Şubat 2025 tarihlerinde Salt Galata’da görülebilir.
Sınırları zorlayan Doug Aitken’i gördünüz mü?
📍Doug Aitken: İçimdeki Şehir / Borusan Contemporary: ABD’li multidisipliner sanatçı Doug Aitken’in İstanbul’daki ilk sergisi devam ediyor. Aitken tam anlamıyla sınırları zorlayan biri. Nasıl derseniz… Sanatın var olabileceği tüm biçimleri deniyor, bireysellik nedir, özgürlüğün sınırları var mıdır sorularının peşinden gidiyor, şehirleri, insanı ve bugünün toplumlarını anlamaya çalışıyor. 90’lı yıllardan bu yana üretimlerine devam eden Aitken kavramsal yolculuğunun özeti niteliğindeki ‘İçimdeki Şehir’ 17 Ağustos’a kadar Perili Köşk’te ziyaretçilerini ağırlamaya devam ediyor.
Bir usta Sabancı’da
📍Georg Baselitz: Son On Yıl / Sabancı Müzesi: İddialı bir başka sergiyle devam edelim. Sabancı Müzesi sezonu Alman ressam, heykeltıraş Georg Baselitz ile karşılayacak. Kendisi Alman sanatına büyük etkisi olan bir isim. 1960’larda figüratif, etkileyici resimleriyle tanınır hale gelen Baselitz 1980’den bu yana uluslararası sanat dünyasında önemli bir isim haline geldi. Sanatçının çalışmaları da doğrudan ülkesinden ilham alıyor. Almanya tarihine özgü çalışmalarında Nazi döneminden kalan sıkıntıları, yıkıntılar, asiler, çobanlar, ağaçlar ve savaş gazileriyle resimlerine taşıyan Baselitz’in son 10 yılda ürettiği eserler 2 Şubat’a kadar Sakıp Sabancı Müzesi’nde.
Japon sanatçı Chiharu Shiota dünyayı ipliklerle örüyor
📍 Chiharu Shiota, Dünyalar Arasında, İstanbul Modern: Japon sanatçı Chiharu Shiota hafıza ve varoluş temalarını işlediği Dünyalar Arasında sergisiyle İstanbul Modern’de. Sanatçının hafızanın peşinde koştuğu ve kırmızı ipliklerle kurduğu dünya 20 Nisan 2025 tarihine kadar ziyarete açık. Daha fazla bilgi isteyenler buyursun.
Bu notu okumayı unutmayın!
📍Tasarımcının Notu / Salt Beyoğlu: Türkiye’de grafik tasarımın gelişimi nasıldı, hangi yolları aştık merak edenleri Salt Beyoğlu’na alalım. Türkiye’de grafik tasarımın gelişimini kitap ve kültür yayıncılığı üzerinden ele alan ‘Tasarımcının Notu’ 11 Eylül’den itibaren Salt Beyoğlu’nda olacak. Yazar ve editör Eda Sezgin tarafından programlanan sergi, 2 Şubat 2025 tarihine kadar Salt Beyoğlu’nda. Biz de sergiyi ziyaret etmiştik.
Bu serginin ilham kaynağı Birkan Keskin
📍Yeryüzü Halleri/Yapı Kredi Galeri: Yeryüzünde özenle, dikkatli ve nazikçe yaşamanın gerekliliğine inanan Yeryüzü Halleri ekolojiye dayanan eserler üreten, 11 güncel sanatçıyı bir araya getiriyor. İsmini Birhan Keskin’in insan dışı canlıları merkeze alarak yazdığı şiir kitabı ‘Yeryüzü Halleri’nden alan sergide resim, performans, fotoğraf, video, vitray, heykel ve yerleştirme gibi çeşitli disiplinlerden eserler izleyicilerle buluşuyor. Yeryüzü Halleri sergisi, 30 Mart’a kadar Yapı Kredi Galeri’de ziyarete açık.
Venedik’ten İstanbul’a…
📍Karaya Çıkmak Yasaktır/ Arter: Maaria Wirkkala’nın 2007 yılında 52. Venedik Bienali’nde sergilenen ve aynı yıl Arter Koleksiyonu’na dahil edilen Karaya Çıkmak Yasaktır başlıklı yerleştirmesi ilk kez İstanbul’da! Görmek isteyenleri 23 Şubat’a kadar Arter’in 1. kat galerisine alalım.
Komet seçkisi Casa Botter’de
📍Solo Botter: Komet, Casa Botter: Kapsamlı bir restorasyon çalışması sonrası kapılarını ziyaretçilerine açan İstiklal Caddesi’ndeki Casa Botter, çağdaş Türk resminin büyük ismi Komet’in eserlerinden oluşan bir seçkiyi Solo Botter: Komet adlı sergide sanatseverlerle buluşturuyor. Sergi 12 Ocak’a kadar ücretsiz gezilebilecek. Raimondo D’Aronco imzalı tarihi binada açılan serginin öne çıkan yönü sadece tablolardan değil o tabloları tamamlayan şiirlerle tamamlanması.
Pera’da birtakım hesaplar ve tesadüfler!
📍Hesaplar ve Tesadüfler: Dóra Maurer, Vera Molnár, Gizella Rákóczy – Macaristan Ulusal Bankası Koleksiyonu’ndan Algoritma Sanatı / Pera Müzesi : Pera Müzesi bilgisayarla sanat olur mu; hesap kitap sanatın içine girer mi diyen düşünenlerin fikrini değiştirmeye yönelik bir sergiye ev sahipliği yapıyor. Bilgisayar sanatının üç öncü ismi Dóra Maurer, Vera Molnár ve Gizella Rákóczy’nin eserleri izleyicilerini bekliyor. 2024 Macar-Türk Kültür Yılı etkinlikleri kapsamındaki sergi üç öncü sanatçının algoritma ve soyutlama ile sanatlarına nasıl yön verdiklerine tanıklık etme fırsatı sunacak. 10Haber kültür sanat ekibinden İhsan Dindar sergiyi ziyaret etmişti.
Sanayi bölgesinde sanat var!
📍Çölde olduğunu söylemenin anlamı yok / İMALAT-HANE:Bursa Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan İMALAT-HANE Burak Kabadayı’nın Çölde olduğunu söylemenin anlamı yok başlıklı kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor. Küratörlüğünü Deniz Kırkalı’nın üstlendiği sergi, yansıma ve serap gibi algı yanılmalarını ve bunları fark etmenin sınırlarını sorguluyor. Kabadayı’nın sergi için ürettiği üç yeni video çalışmasının yer aldığı sergi, 11 Ocak’a dek İMALAT-HANE’de görülebilir.
Murat German sunar
2.5B / YUNT: Murat Germen’in küratörlüğünü üstlendiği 2.5B başlıklı sergi, YUNT’ta. Geçen sene Sultanbeyli’de kapılarını açan YUNT bu kez Tanzer Arığ, Gökçen Ataman Tanyer, Nora Byrne, Gizem Çeşmeci, Nermin Er ve Semih Zeki’nin eserlerini bir araya getiriyor. Sergi, izleyicileri iki boyut ile üç boyutun ara noktasındaki bir temsil yöntemi olan iki buçuk boyut evrenini keşfetmeye davet ediyor. Bu keşif için 6 Aralık’a kadar vaktiniz var.
İzmir’de büyük buluşma
📍Arkas Sanat Merkezi, Nejad Devrim & Mübin Orhon: İki İmge Yolcusu: İzmir’in önde gelen sanat merkezlerinden Arkas Sanat Merkezi, yeni sezona Türk resminin iki büyük ismini buluşturan sergiyle merhaba demişti. Yaşamlarının büyük bir bölümünü Paris’te sürdüren Nejad Devrim ve Mübin Orhon’un yapıtlarının yer aldığı sergi, Necmi Sönmez’in küratörlüğünde kapılarını ziyaretçilerini ağırlamaya devam ediyor. Nejad Devrim & Mübin Orhon: İki İmge Yolcusu sergisi, iki ressamın ağırlıklı olarak Paris yıllarında yaptıkları çalışmalara ev sahipliği yapıyor. Sergi 18 Şubat’a kadar açık.
Leylâ Gediz The Pill’in konuğu
📍Stagehand, The Pill: 2023 yılında halk oylamasıyla Portekiz Egemen Sanat Ödülü’ne değer görülen ve işleri prestijli kamu ve özel koleksiyonlarda yer alan Leylâ Gediz’in Stagehand adlı yeni kişisel sergisi The Pill’de. Sergi Gediz’in uzun süredir devam eden, temsil çerçevelerinin dışında tutulan destek yapıları ve süreçleri üzerine odaklandığı resimsel araştırmalarında, bu kez tiyatro üretimine odaklanıyor. Türkçeye “sahne görevlisi” olarak çevrilen Stagehand sergisinde sanatçı, arşiv görüntülerinden ve tiyatronun destek yapılarından kesitler seçiyor. Sergi 16 Kasım’a dek açık.
Işığın ve gölgelerin gücü adına!
📍Çağrı Odabaşı, şık. Gölge. Sahneler: Sanatçı Çağatay Odabaş’ın yedi yıl aradan sonra gerçekleştirdiği kişisel sergisi “’şık. Gölge. Sahneler’ Ruzzy Gallery’de. Sanatçı bu sergide konik sinematik sahneler üzerinden zamanın akışkanlığını eserleriyle gözler önüne seriyor. 25 Aralık’a dek ziyarete açık.