Titanik’teki 705 yolcunun hayatını kurtaran kaptanın saati rekor fiyata satıldı
ABD sahil güvenliği, pazar günü yaptığı açıklamada Titanik'e giderken kaybolan Titan denizaltısının basınçtan çökmesine neyin yol açtığını belirlemek üzere bir soruşturma yürüttüğünü bildirdi.
Titanik keşfine çıktıktan kısa bir süre sonra temas kurulamayan, dört günlük arama kurtarma çalışmaları sonucunda parçaları bulunan Titan denizaltısının basınçtan ötürü içe çökmesine neyin neden olduğunu öğrenmek için soruşturma açıldı.
ABD’li başmüfettiş Jason Neubauer, Titan denizaltısının bulunan parçalarını denizden çıkarma çalışmalarının devam ettiğini ve kaza bölgesinin haritasını çıkardıklarını söyledi. Deniz Soruşturma Kurulu’nun toplandığını belirten Neubauer, bunun ABD sahil güvenliği tarafından yürütülen en üst düzey soruşturma olduğunu açıkladı.
Neubauer, soruşturmayı yürüten yetkililerin ABD Ulusal Ulaşım Güvenliği Kurulu, Kanada Ulaşım Güvenliği Kurulu, Fransız Deniz Kazaları Araştırma Kurulu ve Birleşik Krallık Deniz Kazaları Araştırma Birimi de dahil olmak üzere hem ulusal hem de uluslararası soruşturma makamlarıyla yakın işbirliği içinde olduğunu sözlerine ekledi.
ABD Donanması ise pazar günü yaptığı açıklamada Titan denizaltısını kurtarma çalışmalarında kullanılan büyük kurtarma ekipmanının kullanılmayacağını bildirdi. FADOSS denilen gemi kurtarma sistemi, tek parça halinde olsaydı Titan’ı yüzeye çıkarabilecek kapasiteye sahipti. Ancak Titanik’ten 1600 fit uzakta şimdiye kadar bulunan beş parça, Titan’ın tek parça olmadığını kanıtlar nitelikte.
Titan’ı 16 Haziran’da denize bırakan kontrol gemisi Polar Prince’de 17’si mürettebat, 24’ü diğer personel olmak üzere 41 kişi bulunuyordu. Kanada Ulaşım Güvenliği Kurulu, denizaltının kayboluşuyla ilgili olarak Polar Prince’dekilerle görüştüğünü açıkladı.
Öte yandan Kanada Kraliyet Atlı Polisi, tam bir soruşturmanın gerekli olup olmadığına karar vermek için batmaya neden olan koşulların araştırıldığını söyledi. Yetkililer, tam teşekküllü bir soruşturmanın ancak cezai, federal ve eyalet yasalarının çiğnenmesi halinde açılacağını ifade etti.
Bununla birlikte derin deniz keşfine yönelik düzenlemelerin yetersiz olmasından dolayı genel soruşturmanın nasıl ilerleyeceği henüz belli değil. OceanGate’in Titanik’e dalışlarını sınırlayan pek bir düzenleme yoktu çünkü bu faaliyetler, uluslararası sularda yürütülüyordu. Ayrıca Titan, ne bir ABD gemisi ne de güvenliği düzenleyen uluslararası kurumlara kayıtlı bir deniz aracıydı. Gövde yapısı gibi konularda standartları belirleyen kurumlar tarafından da sınıflandırılmamıştı.
İnfilak eden aracın içinde olan OceanGate CEO’su Stockton Rush, daha önce yaptığı açıklamalarda düzenlemelerin yenilikleri engellediğini savunmuş, OceanGate de internet sitesinde deniz araçlarının sınıflandırılmasının gereksiz olduğunu öne sürmüştü. Halbuki uzmanlar, altı metre uzunluğundaki Titan’ın standartları karşılamayan dikdörtgen şeklinin ve karbon fiber yapısının okyanus tabanına tekrar tekrar dalış yapmak için çok tehlikeli olduğu konusunda uyarmıştı. Çoğu denize dalış aracında titanyum gibi bitişken maddeler kullanılıyor ve fazla yolcu taşınmasını önleyen küre şekli tercih ediliyor.
Şimdilik çözüme kavuşan soru, içe doğru çökmenin ne zaman gerçekleştiği. Üst düzey bir ABD Donanması yetkilisi, Titan’ın kaybolduğunun bildirilmesinin ardından donanmanın geriye dönük akustik verileri analiz ettiğini ve pazar günü, iletişimin kesildiği sırada aracın bulunduğu yerin çevresinde bir patlamayla uyumlu ‘anomali’ görüldüğünü söyledi. Bu arada Washington Post’a göre ABD hükümeti denizaltıyı aramak için şimdiye kadar 1.2 milyon dolar harcadı.
Columbia Üniversitesi’nden oşinograf William Ryan, Inverse’e verdiği demeçte, “Deniz yatağında Titanik’inkine eşdeğer derin deniz araçlarının kurtarılması, kesin konum bildiğinde rutin bir işlemdir. Derin deniz tabanından sandalye kadar küçük de kanepe kadar büyük de araçlar çıkarmışlığım var” dedi.
Ryan, Titan’ın kurtarılmasını ‘rutin’ bir faaliyet haline getirecek teknolojiden yoksun olduğunu söyledi. Uzmana göre bu standart teknolojiler arasında akustik pinger (tekrarlayan ses titreşimlerini denizaltının kontrol gemisine ileten cihaz) ve denizaltının ana güç kaynağına bağlı olmayan konum belirleyici radyo sinyalı var. Ryan, “Bu denizaltıda bağımsız çalışacak akustik pinger ve konumunu belirlemek için radyo işaretinin bulunmaması işletmeci şirketin hatası” dedi.
Denizaltının iniş sırasında ‘feci bir içe çökme’ sonucu yok olduğu göz önüne alındığında bu özel arama araçlarının hayat kurtarmada pek bir etkisi olmayacaktı. Yine de Titan’ın patlamaması ve elektrik kesintisi ya da balık ağına yakalanması gibi bir senaryoda bu teknolojilerle arama kurtarma ekipleri kolayca kayıp denizaltıyı bulabilirdi.