Ekrem İmamoğlu ile Kemal Kılıçdaroğlu’nu birleştiren nokta: Millet İttifakı’nı bir arada tutmak
Seçimden beri çoğu insan gibi ben de siyasi gelişmeleri, özellikle de muhalefet kanadında ve CHP içinde yaşananları göz ucuyla takip ediyorum. Burada da bir seferinde yazdım, CHP içi gelişmelerden daha sıkıcı bir konu ancak Kıbrıs sorunu olabilir artık; bu parti içinde kimin ne dediği ve son dedikodularla kimsenin ilgilendiğini düşünmüyorum, hayal kırıklığına uğrayan seçmen neticeye bakacaktır bu saatten sonra, siyaset esnafının güne göre kıvırmalarına değil.
Seçimin ertesi sabahı görevinden istifa etmiş olması gereken Kemal Kılıçdaroğlu, baktığınızda hala sanki bir anlam ifade ediyormuş gibi nutuklar atıyor, kendince ince mesajlar veriyor ve açıkçası koltuğunu korumaya çalışıyor.
Onun en büyük rakibi olarak öne çıkan Ekrem İmamoğlu ise temkinli adımlarla bir kampanya yürütmeye başladı. Dün açtığı internet sitesi yoluyla vatandaştan CHP’de yaşanmasını istenen değişime ilişkin görüş toplamaya başlaması, bu kampanyanın ilk adımı olsa gerek.
İlginçtir, hem Kemal Kılıçdaroğlu hem de Ekrem İmamoğlu dün aynı konunun üzerine bastılar, aynı şeyi öncelik olarak ele alacaklarını ilan ettiler: Seçimde Kemal Kılıçdaroğlu’na oy veren yüzde 48’lik ‘muhalefet’ bloğunu bir arada tutmak.
Dün de biraz yazmaya çalıştım: Bu kaçınılmaz bir siyasi gerçek zaten. Muhalefetin geri kalanı, en iri yarısı olan İyi Parti’den en ufak tefeği olan Demokrat Parti’ye kadar herkes, yüzünü dönmüş CHP’nin kararını bekliyor, önümüzdeki birkaç ay boyunca da beklemeye devam edecek.
CHP’nin seçeceği isim ise kaçınılmaz biçimde eskinin 6’lı masasını mümkün olduğunca eksiksiz bir arada tutmak isteyen, hatta o masaya Ümit Özdağ gibi figürleri de eklemeye çalışan bir isim olacak.
Yani CHP’den gerçek bir ‘sol’ siyaset yapmasını, kendi kimliğini ayrıştırmasını bekleyenler yanılıyor. Siyasetin gerçekleri, CHP’yi tam tersine merkezin daha da sağına doğru gelmeye zorluyor. Ve dün gerek İmamoğlu’nun gerekse Kılıçdaroğlu’nun sözlerini okuyunca, bu tercihin çoktan yapıldığı, ‘değişim’den kastedileninse aslında bu olduğu izlenimi doğuyor.
Bu tercih eminim özellikle CHP çevresinde çok tartışmaya neden olacak, bu partiye yakın duran medyadaki yorumcular arasında ciddi bölünmeler yaşanacak, hatta tercihin parti içinde bölünmeye neden olması bile söz konusu.
Baksanıza, partinin sağ kanadından, açıkça ırkçı ayrımcı ve kadın düşmanı tavrıyla tanınan Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan bir yandan bir adalet yürüyüşü yapıyor; partinin ‘sol’ kanadından olduğunu sürekli söyleyen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer gidip Ekrem İmamoğlu’nun düşüncelerini öğrenme ihtiyacı duyuyor; parti genel başkanının grup konuşmasını çoşkusuz bir kalabalık dinliyor…
Bilmiyorum insanlar Ekrem İmamoğlu’nun web sitesine neler yazacak, kaç kişi yazacak, İmamoğlu ekibi bu yazılanları ne ölçüde dikkate alacak ama bildiğim şu: CHP kendi tarihi açısından bir yol ayrımında ve seçimi de ‘eldeki bir kuş’ ile ‘daldaki iki kuş’ arasında sanki ve iki rakip aday daha şimdiden gözlerini eldeki bir kuşa dikmiş durumda.