Hollywood oyuncuları patronlarına karşı değil teknolojiye karşı grevde
Bu dünyada en çok tükettiğimiz şey ne biliyor musunuz? Hemen cevabını vereyim: Hepimizin başka hiçbir şeyle kıyaslanamayacak kadar çok tükettiğimiz şeyin adı ‘içerik.’
Örneğin siz de, şu an bu yazıyı okuyarak içerik tüketiyorsunuz. Çünkü biz insanlar öykü anlatan ve öykü dinleyen/tüketen varlıklarız.
Birisi karşınıza geçip zaten bildiğiniz bir fıkrayı anlatmaya başladığında içinizi nasıl bir sıkıntı kaplıyor; halbuki tersi olduğunda, yani daha önce duymadığınız bir şey anlatıldığında nasıl bir ilgiyle dinliyorsunuz?
Zaten özünü bildiğiniz bir haberi yeniden okumuyorsunuz; daha önce okuduğunuz kaç romanı sonra dönüp yeniden okudunuz? Kaç edebiyat dışı kitaba yeniden baktınız? Kaç sinema filmini, TV dizisini yeniden izlediniz?
Hep daha yeni, daha önce görmediğiniz, duymadığınız, okumadığınız öyküler istiyorsunuz. Sadece siz değil elbette; bu dünyada yaşayan herkes istiyor.
Evet, elbette bazı ölümsüz gibi gözüken, binyıllardır tekrar tekrar okunan içerikler var. Mesela kutsal kitaplar buna en iyi örnek. Ama hiç düşündünüz mü, o kitabın o bölümünün yeni bir yorumunu yapan insanlar neden bu kadar ilgi görüyor? Öykü belki eski ama hala ona yeni yorumlar, yeni bakış açıları arıyoruz.
Dev içerik yaratma endüstrisinin parçasıyız
Gazetecilerden şairlere, reklam yazarlarından sinema yönetmenlerine, müzisyenlerden tiyatroculara, sinema oyuncularından sosyal medya kullanıcılarına, YouTube yaratıcılarından senaristlere, roman yazarlarından stand-upçılara veya artık burada sayamayacağım kadar çok insana kadar uzanan devasa bir içerik yaratma endüstrisi var dünyada.
Bu dev endüstri, insanların hiçbir zaman tatmin olmayan ve olmayacak içerik tüketme arzusunu karşılamak için var.
Ama şimdi bu dev endüstri son derece varoluşsal bir tehditle karşı karşıya. Tehdidin adı ‘üretici’ (veya ‘yaratıcı’ çünkü İngilizce’deki ‘generative’ kelimesini nasıl tercüme ettiğinize bağlı bu) yapay zeka.
Şiir okuyup anlayan ve kötü şiir yazan yapay zeka
‘Üretici yapay zeka’ esasen 90’lı yıllarda geliştirilmeye başlanmış olan ve adına ‘deep learning’ (‘Derin öğrenme’ tercümesinden şüphelerim var) denen yeni nesil bir dizi algoritma ve teknoloji sayesinde ortaya çıkmış bir şey.
En zor bölümü, bu teknolojinin dil öğrenmesi, bir dilde okuduğunu anlaması ve sonra da anlamlı yazılar ortaya koymasıydı. İşte aylardır hepimiz ChatGPT adı verilen uygulamanın bu konuda ne kadar başarılı olduğunu konuşuyoruz; okuduğu içi metafor ve imgelem dolu şiirleri bile anlıyor, çok isterseniz size gayet banal şiirler bile yazabiliyor. (Dünyada insanlar tarafından her gün yazılan şiirlerin ezici bir çoğunluğunun da kötü veya banal şiirler olduğunu unutmayın.)
‘Deep learning’ teknolojisinin görece daha kolay başarılabileceği alan ise fotoğraf, resim ve video işleme alanıydı. Nitekim karşımıza önce ‘deep fake’ adı verilen fotoğraf ve videolar çıktı. Hepimiz bunları konuştuk ama sinema filmlerinde, TV dizilerinde aynı teknolojiyle yaratılan şeyleri nedense pek konuşmadık.
Sinemadaki adı CGI
Sinema ve dizi sektörü çok uzun zamandan beri ‘CGI’ kısaltmasıyla (Computer Generated Imagery – Bilgisayar tarafından üretilmiş görüntüler) anılan teknolojiyi kullanıyor. Eskiden sinemada ‘özel efekt’ler vardı; onun yerini tamamen bu CGI aldı. Üstelik uzun zamandır bu teknoloji var.
İşte yukarıya fotoğrafını koydum, Avengers filminde başta Kaptan Amerika olmak üzere kahramanlarımız ormanda kendilerini kovalayan büyük bir kalabalıktan kaçıyorlar. Oysa kapalı bir stüdyoda sadece 4 oyuncu yeşil ekran önünde koşuyor; arka plandaki Hulk dahil yüzlerce, belki binlerce kişi ve ormanın kendisi oraya bilgisayar tarafından yerleştirildi.
Bir de 1959 yapımı, ünlü BenHur filminden koyduğum şu sahneye bakın. Hiçbir şeyi oraya bilgisayar yerleştirmedi. O dört nala koşan atlar da, at arabalarının üzerindeki dövüşler de hep gerçek atlar ve gerçek insanlarla çekildi. Aynı filmde müthiş kalabalık arena tribünü sahneleri de var. Her biri birer figüran gerçek insan o tribünde oturanların. Bugün aynı sahne çekilecek olsa bir tane bile gerçek insan olmaz o tribünde; hepsi bilgisayarda üretilir.
Senaristler ve oyuncular grevde
Az önce söyledim ya, devasa içerik üretme endüstrisi kendisini yapay zeka tehdidi altında hissediyor diye. İşte o tehdidi hissedenlerin başında, Hollywood’un içerik üreticileri, senaristler ve oyuncular geliyor.
Amerikalı senaryo yazarları bir ayı aşkın süredir grevde. Grevin nedenlerinden biri yapay zeka uygulamalarına senaryo yazdırılmaya başlanması. Şimdi onlara Amerikan Perde Oyuncuları Sendikası da katıldı. Bu grevin de sebeplerinden biri, CGI teknolojisiyle oyuncu yaratılmaya başlanması.
Bu kavga, büyük olasılıkla o dev içerik üretme endüstrisinin her bir parçasına tek tek yayılacak. Daha yeni başlıyor…