Merkez Bankası’na bilimin ve aklın mütevazı geri dönüşü
Tayyip Erdoğan iktidarı, Merkez Bankası’ndan aklı ve bilimi 6 Temmuz 2019 sabahı Merkez Bankası Başkanlığına Murat Uysal adlı kişiyi atayarak kovdu. Arada kısa süreliğine Naci Ağbal’la akıl ve bilim geri geldi ama bu 5 aylık dönemi 20 Mart 2021’de Şahap Kavcıoğlu’nun bankanın başına atanmasıyla kesin biçimde sona erdirdi.
Şimdi, yıllar sonra Merkez Bankası’na yeniden akıl ve bilim gelmiş gibi duruyor. Henüz son derece mütevazı bir bilim ve akıldan söz ediyoruz ama.
Gaye Erkan’ın başkan olarak atanması, dün açıklanan enflasyon raporunun hiç değilse bir ölçüde kendi iç tutarlığına sahip olması, yine Gaye Erkan’ın basın toplantısındaki konuşmaları, akıl ve bilimin bankaya geri geldiği konusunda en azından beni ümitlendirdi.
Dün gece yarısı Merkez Bankası’nın üç başkan yardımcısı değişti; atanan yeni başkan yardımcılarından biri, Cevdet Akçay benim yakından tanıdığım bir isim. Ümitlerim iyice arttı. Cevdet, bunca yıldır yetiştirdiği binlerce öğrenci de söyleyecektir, başka hiçbir şey değilse bile bilim ve akıl dışının en büyük düşmanıdır.
O Cevdet Akçay’ın daha birkaç ay önce gayet yerinde bir biçimde söylediğine göre, Türk ekonomisinde hiçbir fiyat gerçeği yansıtmıyordu. Yani ne doların fiyatı, ne enflasyon, ne Hazine Bonosu, ne cari faizler, hiçbir şey. Gerçeği yansıtan yegane fiyat, o da olduğu kadarıyla, Türk Hazinesinin yurt dışından borç alırken oluşan faizdi. Gerisi yalandı.
Peki bütün bu büyük yalanın, koca bir ülkeyi yalanlarda yaşatmanın nedeni neydi?
Elbette uygulanan faiz politikasıydı.
Merkez Bankası’nın son olarak yüzde 8’e kadar indirdiği faizler ülkede her şeyin fiyatını kademe kademe bozmuştu.
Bu analizin doğal sonucu, o faizi olması gereken ‘gerçek’ noktaya çıkarmak. Ama bu dile kolay.
Biz, ekonomide 2019’dan beri yalanda yaşıyoruz. 4 yıl çok uzun bir süre. Ekonominin bütün ama bütün aktörleri, buna sokaktaki vatandaş dahil, bu yalana uyum sağladı. Onlar da kendilerine bir başka düzen kurdular. Çünkü herkes Tayyip Erdoğan’a bakıyordu, o orada durduğu sürece bu yalan düzeninin devam edeceğini varsayıyordu ve herkes kendince hayatta kalmak ve hatta hayatını ileri götürebilmek için yollar aradı. Bulanlar buldu, bulamayanlar kaybetti. Kaybedenlerin bir temsilcisi, bir süreliğine kendisini ‘orta sınıf’ mensubu sanan Diyanet İşleri Başkanı’nın kızı. Onun çocuklarıyla ilgili yaptığı paylaşım, aslında genel olarak ülkemizdeki sabit gelirli orta sınıfın durumu hakkında çok şey söylüyor. Bu konudaki haberimizi okumanızı tavsiye ederim.
Ekonominin başlıca aktörleri, yani şirketler ve bankalar ile büyük mevduat sahipleri yalanda yaşamaya uyum sağladığı için bu yalandan bir günde gerçeğe ve bilim ile akıla çıkmak da mümkün değil. Kaldı ki zaten bu çeşit bir ani geçişe ciddi siyasi engel de var, kendi hükümetinin ve atadığı isimlerin çıkıp Tayyip Erdoğan’ı eleştirecek, onu yerden yere vuracak, söylediği sözleri gömecek hali yok.
Dolayısıyla dün Gaye Erkan’ın basın toplantısında da gördük; evet akıl ve bilim Merkez Bankası’na geri döndü, hele Cevdet Akçay’ın ikna olup o kadroya girmesiyle bu izlenim ciddi biçimde pekişti ama bana soracak olursanız o akıl ve bilim bir süre sahne gerisinde duracak.
Daha önce burada çeşitli kısıtları yazmıştım, bir tanesini tekrar edeyim: Büyümeyi yavaşlatmadan enflasyonla mücadele edilecek.
Bu önermenin kendisi bence akıl ve bilim dışı. Merkez Bankası’nın dünkü enflasyon raporunda da var, bugünlerde ekonomik büyümenin yegane motoru tam gaz devam eden iç tüketim. İç tüketimin bu denli hızlı olmasının nedeni ise enflasyon.
Enflasyonla mücadele için iç tüketimi baskılayacaksınız. Bunu yaptığınız anda büyüme de yavaşlamaya başlayacak.
Ben ‘akıl ve bilim merkez bankasına döndü’ diyorum ama yanlış anlamayın, gerçekte dönmedi, döndüğü ümidini verdi. Çünkü bugün itibarıyla bile Merkez Bankası kendi politika faizini yükseltmeden Türk lirasının fiyatını yükseltmeye çalışıyor. Ne saçma değil mi, o faiz TL’nin fiyatı aslında. Ve o fiyat bize yalan söylüyor.
Durum da bu zaten: Kendi kuyruğunu ısıran bir yılan gibi.